Kuzey Makedonya Dışişleri Bakanlığı, “Kuzey Makedonya, kısıtlayıcı önlemlere tabi tutulacak olan iki kişi (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda [TPAO] araştırmadan sorumlu müdür ve müdür yardımcısı) hakkındaki güncellenmiş karara uyacaktır.” dedi.
Ülkedeki bazı medyalarda, AB Konseyi’nin 31 Mart 2020 açıklamasına atıfta bulunularak “Kuzey Makedonya’nın Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulayacağına” yönelik iddialar çıktı.
– http://timebalkan.com/kuzey-makedonya-hukumetinden-turkiyeye-yaptirim-aciklamasi/
Bu açıklamada, “AB’ye üye olmaya aday ülkeler olan Kuzey Makedonya, Karadağ, Arnavutluk, İzlanda ve Ermenistan, Konseyin bu kararına uyacaklar. Bu ülkeler, kendi ulusal politikalarının Konseyin bu kararına uyumlu olmasını sağlayacaklar. Avrupa Birliği bu taahhüdü memnuniyetle karşılamaktadır.” ifadelerine yer verilmişti.
Bu iddiaların doğru bir şekilde açıklanması adına AA muhabiri, Kuzey Makedonya Dışişleri Bakanlığına ilettiği yazılı sorusunda, Kuzey Makedonya’nın Türkiye’ye karşı herhangi bir yaptırım kararı alıp almadığına yönelik somut bir açıklama talep etti.
AA muhabirinin sorusuna yanıt veren Kuzey Makedonya Dışişleri Bakanlığı, “AB’nin ortak dışişleri ve güvenlik politikaları çerçevesinde, AB’ye üye olmaya aday bir ülke olarak Kuzey Makedonya, AB’nin açıklama ve kısıtlayıcı önlemler gibi oy birliği ile sergilediği ortak tutuma uyma yükümlülüğü bulunmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanlığının yanıtında, “AB’nin tutumlarına düzenli uyum çerçevesinde, Kuzey Makedonya 2019 yılının Aralık ayında AB Konseyi’nin 11 Kasım 2019 tarihli ve 2019/1894 sayılı kararına uymuştur. Bu karar kapsamında, ‘Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yetkisiz sondaj/mineral ham madde araştırma faaliyetlerine’ yönelik kısıtlayıcı önlemler uygulanmaktadır. Bu kararla, söz konusu faaliyetlerde yer almış tüzel ve özel kişilerin AB ülkelerine girişi ve transit geçişinin engellenmesi ve söz konusu kişilerin finansal ve diğer ekonomik kaynaklarının dondurulmasına yönelik kısıtlayıcı önlemler uygulanmaktadır.” denildi.
AB Konseyi’nin Kasım 2019 tarihli kararında, kısıtlayıcı önlemlerin hangi kişilere yönelik olduğunun belirtilmediğini vurgulayan Bakanlık, AA muhabirine verdiği yanıtın devamında şunları kaydetti:
“2020 yılı Şubat ayında AB, Kuzey Makedonya’nın daha önce uyduğu bir önceki kararı (AB Konseyi’nin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yetkisiz sondaj/mineral ham madde araştırma faaliyetlerine yönelik kısıtlayıcı önlemler uygulanmasına hakkındaki 2020/275 sayılı karar) güncelleyerek, ek maddeye kısıtlayıcı önlemlere tabi tutulacak iki kişi (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda [TPAO] araştırmadan sorumlu müdür ve müdür yardımcısı) eklenmiştir. Temel kararın uygulanması çerçevesinde AB’nin talebi üzerine Kuzey Makedonya, söz konusu iki kişiye yönelik güncellenmiş karar uymuştur. AB’ye üye olmaya aday ülkelerden, ulusal politikaların kısıtlayıcı önlem uygulama kararlarına uyumlu olmasının talep edildiği göz önünde bulundurulduğunda, iç hukuk düzeninde söz konusu iki kişiye yönelik kısıtlayıcı önlemlerin uygulanması yönünde ilgili kurumlar arasında istişare devam etmektedir.”.
Öte yandan, Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları (MATÜSİTEB), Türk Milli Birlik Hareketi (TMBH) ve Dünya Makedon Kongresi, Kuzey Makedonya’nın bu karar uymasına karşı tepki gösterdi.
– Türkiye tepki göstermişti
Türkiye, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Konseyi’nin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine yönelik uygulamayı planladığı kısıtlayıcı tedbirler için kabul ettiği çerçeve belgesine 11 Kasım 2019’da tepki göstermişti.
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarlarını, “Avrupa Birliği’nin tüm izan dışı adımlarına rağmen” korumaktan vazgeçmeyeceğinin daha önce de defalarca ve kuvvetle vurgulandığı anımsatılmıştı.
Açıklamada, AB Dış İlişkiler Konseyi’nin toplantıda bu konuda aldığı kararların, Konseyin 15 Temmuz ve 14 Ekim’deki toplantılarının ardından Türkiye’nin verdiği mesajların hiçbirinin yerine ulaşmadığını gösterdiği kaydedilmişti.
Türkiye ve KKTC’nin, 2004’ten bu yana Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının bir gerginlik değil, istikrar unsuru haline gelebilmesi için iyi niyetli bir çaba gösterdiği ve tüm yapıcı ve olumlu girişimleri üstlenen taraf olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedilmişti:
“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve maksimalist pozisyonlarına alet ettiği AB ise bu süreçte ne gerçekleri görebilmekte ne de uluslararası hukuka ve hakkaniyete uygun bir karar alabilmektedir. Haklarımızın tek taraflı olarak gasp edilmesine tabiatıyla izin vermeyeceğimiz, 2004’ten bu yana istikrarla dile getirilmiştir. AB tarafından, hükümsüz ve geçersiz bir yönetime uluslararası hukuk hiçe sayılarak verilen karşılıksız ve anlaşılamaz destek ile Doğu Akdeniz’de önemli bir iş birliği fırsatının rehin alınması gerçekten ibret vericidir.”.
Türkiye’nin, kalıcı istikrar ve Doğu Akdeniz bölgesinde yaşayan tüm insanların refahı için uluslararası hukukun temel ilkelerinin uygulanması ve bölgedeki iş birliğini teşvik etmeyi sürdüreceği vurgulanan açıklamada, “Bununla birlikte, daha önceden Kıbrıs sorununun çözülmesine katkıda bulunabilecek tarafsız bir aktör olma vasfını çok uzun süre önce yitiren AB’nin, Doğu Akdeniz’de de yapıcı ve yararlı bir tutum alabilmesinin mümkün olmayacağı görülmektedir.” denilmişti.
Açıklamada, “2004’ten bu yana Türkiye ve KKTC’nin egemenlik ve meşru haklarına saygı gösterilmesi çağrılarımız karşısında pervasız bir tutum benimseyen AB’nin, biz de faaliyete başladıktan sonra iyi komşuluk ilkesine saygı gösterilmesine atıfta bulunması, en hafif tabirle ironiktir. Ülkemizin tehditlere boyun eğerek, Doğu Akdeniz’deki haklarından geri adım atmasını ummak beyhude bir beklentidir. Bu itibarla Doğu Akdeniz’deki arama ve sondaj faaliyetlerimize aynı şekilde devam edeceğimizden kimse şüphe duymamalıdır.” İfadelerine yer verilmişti.
– Kısıtlayıcı tedbirler
Geçen yılın Kasım ayında Brüksel’de toplanan AB Dış İlişkiler Konseyi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerini ele aldığı toplantıda, kısıtlayıcı tedbirler için bir çerçeve belgesinde anlaşmıştı.
Toplantı sırasında AB Konseyi’nden yapılan yazılı açıklamada, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yaşa dışı sondaj faaliyetlerine cevap olarak uygulanması planlanan kısıtlayıcı tedbirler için bir çerçeve belgesi kabul edildi.” ifadesine yer verilmişti.
Toplantı sonrası dönemin AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, AB üyesi ülkelerin çerçeve belgeyi kabul etmesinin ardından atılacak adımlara değinerek, “AB, tedbir listesine alınacak kişi ve kurumları belirleyebilir. Bunun yapılıp yapılmayacağına ve ne zaman olacağına ise bakacağız.” diye konuşmuştu.
NOT: Anadolu Ajansı Makedonca yayından tercüme edilmiştir.
Mütercim: Furkan Abdula