İNSAMER Balkanlar araştırmacısı Emin Emin’in “Korona Günlerinde Balkanlar’da Siyaset” konulu analizini ilginize sunuyoruz.
ANALİZ
2020 yılının başlarında Çin’in Wuhan şehrinde başlayan ve kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüsünün etkileri Balkanlarda da yoğun bir şekilde hissediliyor. Neredeyse tüm Balkan ülkelerine İtalya’dan gelen kişiler aracılığıyla giriş yapan Korona virüsü ülkelerin farklı tedbirler almasına neden oldu. İlk olarak acil durum ilan eden ülkeler akabinde önlemleri her geçen gün artan vaka sayısına paralel bir şekilde arttırdı.
Bu çerçevede tüm ülkelerde eğitime ara verilip uzaktan eğitim modeli uygulamaya başlandı, bahar aylarında yapılması planlanan seçimler ertelendi, toplu etkinlikler iptal edildi. Vaka sayılarının önemli derecede artmasıyla birlikte hükümetler tarafından sınır kapılarının kapatılması, havayolu ulaşımının durdurulması, ekonomik paketlerin devreye sokulması, toplu şekilde yapılan ibadetlere ara verilmesi, olağan üstü hal (OHAL) ve son raddede de sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi gibi sert önlemler uygulanmaya başlandı.
– Kosova’da iç çekişme
Birlik ve beraberliğin olması gereken böylesi zor günlerde bazı ülkelerde siyasiler halkın çıkarlarından ziyade kendi çıkarlarını ön planda tutmaktan çekinmiyorlar. Örneğin Kosova’da yeni seçilen ve kendisini halen ister ülkesinde isterse uluslararası arenada kabul ettirememiş olan Başbakan Albin Kurti ve Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi arasında yaşanıyor. Ülkede Korona virüsüne karşın önlemler ilk vaka tespit edilmeden önce hat safhada seyrediyorken ilk vakaların tespit edilmesinden sonra Cumhurbaşkanı Thaçi Güvenlik Konseyi toplantısı düzenleyip hükumetin olağanüstü hal (OHAL) kararı alması talebinde bulunmuştu. Her ne kadar başbakan Kurti OHAL kararının alınmasına gerek olmadığını belirtse de koalisyon ortağı LDK saflarından olan içişleri bakanı Agim Veliu OHAL kararını desteklemesi ve korona virüsü hakkında halkı paniğe sürükleyecek açıklamaları sonrasında Başbakan Kurti tarafından görevden alındı. İçişleri bakanının görevden alınması aynı zamanda zar zor kurulan ve pamuk ipliğine bağlı Vetvendosje ve LDK koalisyonunun bozulmasına neden oldu.
Kosova’daki krizin aşılması adına LDK partisi lideri ve eski başbakanlardan İsa Mustafa, başbakan Albin Kurti’nin özür dilemesini, Sırbistan ürünlerine yönelik yüzde yüzlük verginin kaldırılmasını ve görevine son verilen İçişleri Bakanı Agim Veliu’nun tekrar göreve alınmasını şart koştu.
Hem cumhurbaşkanı Hashim Thaçi hem de son seçimlerde ikinci en fazla oy alan LDK partisinin lideri İsa Mustafa son hamleleri sonrasında halkın antipatisini kazanmaktadırlar. Diğer taraftan LDK partisinin son seçimlerdeki başbakan adayı Vjosa Osmani, Kurti hükumetinin düşürülmesi için gensoru önergesi oylamasına katılmadığını açıklaması LDK partisinde yapılacak bir sonraki lider seçimliğinde kendisini güçlü bir aday olarak konuşlandırmak olarak yorumlanabilir.
Yaşanan tüm bu tartışmaların ardından dünya genelinde sağlık görevlilerini desteklemek üzere insanlar belirli saatlerde balkonlarından alkışlarla destek oluyorken, Kosova halkı iktidar kavgasına giren siyasileri balkonlarda tencere tava çalarak protesto ediyor.
– Bulgaristan’da OHAL tartışmaları
Bulgaristan’da da benzer bir şekilde hükumet ve Cumhurbaşkanı arasındaki anlaşmazlık salgın esnasında da devam ediyor. Bulgaristan hükumetinin 13 Mart tarihinde almış olduğu OHAL kararı Cumhurbaşkanı Rumen Radev, yönetime denetimsiz bir yetki vereceği ve basın özgürlüğünün sınırlandıracağını öne sürerek veto etti.
Siyasi alanda birlik beraberlik gösteremeyen bir diğer ülke de Bosna-Hersek oldu. Devlet yönetimi birçok farklı parçaya bölünmüş olan ülkede salgın esnasında dahi ortak politika izlenemiyor. İki entite arasında koordinasyon eksikliğinin daha bariz bir şekilde hissedildiği bu günlerde salgınla mücadele de bir o kadar daha zor hale geliyor. Ülkenin iki entitesinden biri olan ve en fazla vakanın görüldüğü Sırp Cumhuriyeti’nde belirli saatlerde sokağa çıkma yasağı getirilirken Bosna-Hersek Federasyonunda sadece afet durumu ilan edildi.
Siyasilerin ortak hareket ettikleri ülkelerde yok değil Makedonya ve Sırbistan örneklerinde olduğu gibi 12 ve 26 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilecek olan erken seçimler halk sağlığını riske atmamak adına henüz belirlenmeyen ileri bir tarihe ertelendi.
Vaka sayısının 250’nin üzerine çıktığı Hırvatistan’da ise başkent Zagreb’de 21 Mart tarihinde 5,3 büyüklüğünde meydana gelen deprem şehirde paniğe yol açtı. 5.500 üzerinde yapının hasar gördüğü deprem sonrasında evlerine dönmeye çekinen halk uzmanlar tarafından bir buçuk metrelik mesafeyi korumaları yönünde uyarıldı.
Korona virüsü sadece insan sağlığını değil aynı zamanda küresel sistemi ve aktörleri de etkiliyor. Özellikle gelişmiş ülkelerin salgın karşısında ilk başlarda izledikleri virüsü görmezden gelme tutumları sonucunda kendi ülkeleri salgının merkezi konumuna yükseldi. Diğer taraftan virüsün ortaya çıktığı konumunda olan Çin ise salgını diğer ülkelere kıyasla uyguladığı sert önlemlerle göreceli olarak kontrol altına almayı başardı ve diğer ülkelere de yardımda bulunmaya başladı.
– Çin’den Balkan ülkelerine yardım
Virüsten en fazla etkilenen Ortadoğu ülkesi İran’a yapmış olduğu tıbbi malzeme yardımı sonrasında Çin, Korona virüsünden en fazla etkilenen ve aynı zamanda AB üyesi olan İtalya’ya da tıbbi malzeme yardımında bulundu. Diğer taraftan salgın öncesinde iyi ilişkiler geliştirmeye başladığı Balkan ülkeleri arasında yer alan, Yunanistan ve Sırbistan’a da yardımda bulunmakla birlikte, Bulgaristan’a da yakın zamanda Çin’den yardım geleceği bildirildi. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, Çin tarafından Sırbistan’a yapılan tıbbi malzemenin bir kısmını Bosna-Hersek içerisinde yer alan Sırp Cumhuriyetine hibe etti.
AB’nin söz konusu ülkelere Korona virüsü ile başa çıkma konusunda yalnız bırakmasının ardından Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç’in “Avrupa dayanışması tatlı bir masaldan başka bir şey değil” sözlerine diğer Balkan ülkelerinin yanı sıra çoğu AB ülkesinin de katıldığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Çin her ne kadar dünyayı etkisi altına alan bu sorunun kaynağı olsa da izlediği politika neticesinde siyasi anlamda en fazla kazanç elde edecek ülke konumuna yükselmekte. Balkan ülkelerinin bu zor günlerinde Çin’in yanı sıra Türkiye de bölge ülkelerine tıbbi malzeme yardımında bulunmaktadır. Diğer taraftan Trump yönetiminin izlemiş olduğu politika sonucunda küresel jandarma konumundan feragat etmek isteyen ABD ve yakın coğrafyasındaki etkisini kaybetmek istemeyen AB’nin salgınla başa çıkma konusunda başarısız olmaları küresel siyasetteki etkinliklerini kaybetmelerine de neden olacaktır.