Priştine Yunus Emre Enstitüsü Salonunda dün 23. Uluslararası Türkçem Dergisi 2021 Yılın Ödülü Töreni düzenlendi. Genç tiyatro sanatçısı Sonay Buş’un sunduğu törende ünlü şair, yazar, çevirmen Arif Bozacı’ya ödülü Türkçem Dergisi sahibi ve Genel Yayın yönetmeni Zeynel Beksaç, Kosova Yazarlar Birliği Başkanı Prof.Dr. Şüçri Galica ve Kosova Kültür Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilisi Esin Şişko birlikte takdim ettiler.
Tören, öğretmen Nadide Bırvenik’in Arif Bozacı’nın şiirlerinden hazırlamış olduğu, Priştine Elena Gjika 9.sınıf öğrencileri;Aynur Çaycıoğulları, Emriye Defne Kemik, Abdül Melik Kosova, Erna İliyaz ve Berrin Gülderen tarafından okunan mini bir resitalle başladı.
Programda bir konuşma yapan Türkçem Dergisi sahibi ve Genel Yayın yönetmeni Zeynel Beksaç şu ifadelere yer verdi:
“Balkanlarda anadili zevkini sürdürmek doğrultusunda yol alan, Kosova, Makedonya ve Balkanlar ağırlıklı olmak üzere yaşatılan Türk edebiyatını gündemde tutmak ve yeni gelişmelere kucak açmak, kardeş edebiyatlarla gönül bağlarını daha bir perçinleşmeye yönelik çalışmalar içinde olmak ve illaki Kosova’da Türkçe’ye zenginlik katmak için çabalarını her geçen gün yoğunlaştırarak yayın hayatını sürdüren Türkçem dergisi, bir yandan da yıllardır geleneksel hale getirdiği Türkçem dergisi yılın ödülünü vermeye devam etmektedir. Ödül, bilindiği üzere çocuk edebiyatının gelişmesine katkı sunanlara verilmektedir. Çok sayıda şair yazar ve bir şekilde çocuk edebiyatına katkısı geçenlere değişik ortamlarda bu ödülü verdik. Kosova, Balkanlar, Türkiye yanı sıra Türk Dünyasına da açıldık. Özbekistan, Çuvaşistan, Kırım, Azerbaycan, İran’da da hak edenlere bu ödülü ulaştırdık. Ve elbette bu yöndeki çalışmalarımız hız kesmeden devam edecektir. Prof.Dr. Mustafa İsen, Leyla Şerif Emin, Aziz Serbest, Seyhan Murtezan İbrahimi, Dr.Taner Güçlütürk, Canan Özer ve Zeynel Beksaç’tan oluşan bu yılki Seçici Kurul 23. Uluslararası Türkçem Dergisi 2021 Yılın Ödülü’nü Kosova ve Makedonya’da önde gelen şair yazarlarımız Arif Bozacı ve Avni Engüllü’ye verilmesini karara bağladı. Ve bugün burada değerli şair, yazar, çevirmen Arif Bozacı için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Avni Engüllü için de inşallah Üsküp’te ayrı bir tören düzenleyeceğiz. 1982 yılında kaleme aldığı “İLKYAZ SÜRGÜNÜ VE ARİF BOZACI” adlı yazısında İdriz Güven Kaya diğerleri arasında: “Arif Bozacı için barışın, sessizliğin ve sakinliğin ozanıdır demek yerinde, bir deyim olur kuşkusuz…” der…
Gene aynı yıl İlkyaz Sürgünü kitabı için Hasan Mercan “Sevdiğim kitapların getirdikleri” adlı yazısında Tan gazetesinde şunları dile getirecektir: “İlkyazı, ilkyaz çocuklarını olduğu kadar, doğayı da sergileyen ozan Arif Bozacı’nın bu kitabı, çocuk yazınımız için bir kazanç demektir. “ diyecek ve “Yazınımızda kendine özgü bir yer sağladığını söylemekten geri kalamıyoruz” diye de ekliyecektir.
1997 yılında Almanya’da “İyilik Piramidi” adlı dergide Ferdinand Laholli, Arif Bozacı’nın bir şiiriyle ilgili şöyle bir görüşü savunacaktır: “Şairin bu şiirinde basit bir söyleyiş tarzı görülse bile, onlar tekdüze değildir, onlar bir fırtına öncesi tedirginliğin veya suskunluğun sesidir…”
2004 yılında “Arif’in Şiirleri Evrensel Şiir Boyutundadır”başlığı altındaki yazısında Arnavutluk’ta kaleme alan Şpetim Golemi diğerleri arasında şunların altını çizer:
“Tutsak Kelebek” şiir kitabı elime geçti. Bir solukta okudum. Çok kısa, özlü, içerikli, güçlü imge ve simgelerle donatılmış şiirlere rastladım. Büyük bir sanat birikimine sahip olduğunu gördüm bu şairde. O günlerde Tiran’da yayınlanan “Çağdaş Japon Şiiri” antolojisini okuyordum. Tekrar elime aldım o antolojiyi ve Arif Bozacı’nın şiirleriyle kıyaslamaya başladım. Gördüm ki en büyük Japon şairlerinin şiirleri, sanat dorukları seviyesindeydi Arif’in şiirleri. Buna gel de sevinme. Sevincimden yüreğim bir ormana dönüştü. Bende bu şiirler derin bir izlenim bıraktı..şair Arif Bozacı’nın şiirlerini bir kez okuyan, artık belleğinden hiç silinmeyecektir. Şiirin büyüleyici güzelliği burada yatar. Evrenselliği de…”
Yakın arkadaşı, Tan gazetesinde birlikte gazetecilik yaptığı Bayram İbrahim de, Arif’in şiirleri üzerine durur. Onun görüşüne göre güçlü şair ve yazar Arif Bozacı birçok engelleri aşmayı başardığını, gerek özgün şiir ürünleriyle, gerek de Arnavutça’dan Türkçe’ye yapmış olduğu şiir çevirileriyle sanatseverlerin ve okuyucuların yakın dikkatini çeken bir sanatçı olduğunu, hele hele çocukların barış içinde, savaş işkencesi, şiddet baskılarından uzak yaşamaları için devamlı mücadele verir ve mutlu bir dünyayı şiirlerinde dile getirir…der.
2004 yılında Agim Vinca, “Hoşgörülü Bir Ses Getiren Ozan” başlığı altında bir yazı yazar. Arif Bozacı’nın şiiriyle ilgili diğerleri arasında şunları karalar:
“Kosova kültürel ortamında Arif Bozacı, günümüz dünyasında örneği sık sık görülen, iki dilde şiir yazan bir ozan olarak bilinir. Arnavut ve Türk kültür birikimlerinden etkilenen ozan; bu iki kültürde en güzel değerlerini şiirlerine dökmeye başarmıştır. Arif Bozacı’nın şiir dünyasında değişik konular yer alır; uçan kelebekler, ateşböcekleri, güvercinler, kırlangıçlar, çiçekler, gülüşler…vs. en fazla ağırlık verilen konulardır. O şiirleriyle hoşgörünün, insancılığın, güzelliğin egemen olduğu bir dünya tasarlar. Sevgiyi ve hoşgörüyü ünlü Türk ozanı Nazım Hikmet’in şiirlerindenesinlenerek şiire döker. Aslında Arif Bozacı, lirik ve duygusal bir ozandır.”
Agim Rifat Yeşeren der ki: “Kafayı karıştıran şiirleri sevmez Arif Bozacı. Net, açık, yalın, pürüzsüz ve lirik şiirdir onun bel bağladığı…Ve yine der ki Yeşeren:”Arif Bozacı’ya şiirden söz açtığın an onun her şeyini bırakıp teslim olduğu andır.”
Mercan Avdüli, Arif Bozacı’nın, Arnavut ve Türk kültür değerlerini birbirine pekiştirmeyi başaran bir misyoncu olduğunu, öz vatanı Kosova olduğu, onun için vatan bir sabah gülü, aydınlık kuşu, güneşin bayrağıdır. Hemen hemen bütün şiirlerinde insanlık, vatanseverlik, özgürlük duygularının ağır bastığına dikkati çeker…
Evet, 2006 yılında Arif Bozacı için yazmış olduğum bir yazımla konuşmama devam etmek istiyorum. O yazımda şunları dile getirmiştim:
Bir aslan avını pusuya düşürmesini nasıl pür dikkat beklerse, bir balkçı oltasına balığın takılmasını sessiz ama heyecanla nasıl beklerse, Arif de sözcükler sözkonusu olunca o denli amansız bir sözcük avcısıdır. Şiirini adeta bir kuyumcu tezgahında işler. Bu denli titizlik olunca, şiirleri ekonomiktir. Yani az ama öz sözle düşüncesini şiire aktarır. Her sözcüğün başlı başına bir değer taşımasına büyük özen gözterir…Sarraf gibi…
Tam 48 yıl önce Arif’le Tan Gazetesi’nde gazeteciliğe beraber başladık. Daha o yıllarda şiire tam anlamıyla bir karasevdalıydı. Müzikle de içiçeydi. Hem Priştine Radyosu solisti, hem de “Gerçek” Derneği’nin konserlerine solist olarak katılıyordu…Büyük dilcimiz merhum Süreyya Yusuf’un öğrencisi olarak haliyle Türkçe’ye aşıktı. O yıllarda bir de Dağlarca hayranıydı. Sanırım ilk şiirlerinde yer yer bu ünlü ozanın etkisi sezilmektedir…
Şiir, gönül dergahına konuk olmuşsa o gün, redaksiyondaki tüm gazeteciler Arif’in gönül dalgalarının şiir limanlarında sahili dövdüğünü sezinlerdi. Tsunamiye kapılmış bir şiir tutsağı olmuştur artık. Yüksek sesle yazdığı şiiri okur, gözlerinden adeta mutluluk resmi fışkırır olurdu…
İnsanın, insancıllığın, barışın, sevginin ozanıdır Arif Bozacı. O, yüreği barışçıl rüzgarların ülkesidir. Kinle beslenen haritalarda yerinin olmasından yana değildir. İster ki, içindeki sonsuzluk otunun dostluk yağmurlarına susamış tarlalarda bitiversin. Çünkü, ona göre, sevginin boyutu sonsuzdur. İlle sevgidir derdi, ille ki barış yanlısıdır.arif’in kaygısı her yerde insancıllık ve özgürlük türkülerinin söylenmesidir. Çocuk, onun şiirlerinin vazgeçilmez konusudur. Arif’e göre çocuk, , ruhu ışıyan bir ufuk gibidir. Çocuk eşittir açık yürek. Böyle olunca, şair, yetişkinlerin o adresten insanlık dersi almalarının gereksinimine dikkar çeker gibi…Güzelliği arayan, güzelliğin kaçınılmaz bir liman olduğunu, bundan insanın buraya sallamasının kaçınılmaz olduğunu boyuna anımsatır…
Daha öteler, yani uzaklar da onu ilgilendirir. Örneğin, geceleri yıldızların nasıl bir giz fısıldadıkları şairin ilgi alanındadır…
Sözün kısası, Arif Bozacı Kosova’da şiirin çok önemli bir durağıdır. Ama o bir tek bu durakta kalmadı, yol aldı, evrensel, bir dünya şairi olmayı başardı. Öteden beri “Minyatür şiirin dev şairi” demeyi seviyorum kendisine. Her dizesi bir hazine. Şiirini, dörtlüğünü okumaya başladığınızda sanırsınız ki bir sandalla öbür kıyıya geçiyorsunuz. Halbuki öyle değil, bir iki kürek çektikten sonra, kendinizi hemen bir ummanda buluyorsunuz…Daldıkça, yol aldıkça dizeler sizi sarıp sarmalıyor, bırakmıyor, bir, daha bir okumak ihtiyacını duyuyorsunuz. Bir derinlik, bir enginlikte kaybolup gidiyorsunuz..Gene de tüm yollar barış, özgürlük, insanlık ve kardeşlikle kesişiyor…
Arıf Bozacı’nın son yıllarda şiirde attığı yeni adımlar, onun şiirde vardığı düzeyi en iyi bir şekilde ortaya koymaktadır. Düşüncesiyle, betimlemesiyle ve şiirin içerdiği diğer enginliklerle Arif’in bu alanda daha nice kalıcı dizelerle şiirseverleri muştulayacağına inancım tamdır…
Sana, ailenle ve sevdiklerinle birlikte daha nice sağlıklı, mutlu, huzur ve şiir dolu günler diliyorum dost…Ve sözlerime senin bir şiirinle son vermek istiyorum:
Türkçem
Nefesimde kök salmış
Hudutsuz bir ışığın
Uygarlığı
Törenin devamında Arif Bozacı üzerine İskender Muzbeg, Bayram İbrahim, Dr.Taner Güçlütürk, Kosova Yazarlar Birliği Başkanı Şüçri Galica ve Arif Bozacı’nın kızkardeşi birer konuşma yaptılar. Hepsi de bu ünlü şairimizin şiirde varmış olduğu düzey ve başarısına vurgu yaptılar. Kosova şiirinin gelişmesinde Arif Bozacı’nın kendine özgü katkısının olduğunun altını çizdiler. Ayrıca Türkçem Dergisinin yıllardır sürdürmüş olduğu bu etkinliğinin her türlü övgüye layık olduğunu da vurgulamaktan geri kalmadılar.
Törende İskender Muzbeg de, “Şiir olmasaydı biz bunu pandemi döneminde veya pandeminin sona ermekte olduğu bu dönemde burada bir araya gelemezdik. Şiir ve “Türkçem” Dergisi 2021 Ödülü bizi burada bir araya getirdi. Arif Bozacı’yı kutluyorum. Bundan beş yıl önce Prizren’de “Doğru Yol” Türk Kültür ve Güzel Sanatlar Derneği’nde bir Arif Bozacı toplantısı yapmıştık. Kosova Türk Yazarlar Derneği ve “Doğru Yol” “Nazım Hikmet” Yazın Kolu olarak beş yıl önce düzenlediğimiz etkinlikte Arif Bozacı hakkında bir konuşma yapmıştım, burada o konuşmadan bölümleri okuyacağım.
Bozacı’nın yaratıcılığı ve şiir sanatı hakkında bugün biraz önce Zeynel Beksaç kapsamlı bir değinme okudu, Arif’in sanatına derli toplu bir bakış attı. Ben burada Zeynel Beksaç’ı da bu yazısı için kutluyorum.
Arif Bozacı altmışlı yıllarda sesiyle kültürümüzün o güçlük dolu ama aydınlıklı yolunda yürümeye başlamış, neden sonra sözüyle de – dizeleriyle şiirimize, dolayısıyla Kosova şiirine, genel olarak dünyada şiir gelişmelerine elinden geldiği kadar katkı sunmuştur, bu katkıyı bugün de dizeleriyle sunmaya devam etmektedir.
Arif Bozacı’nın bir başka özelliği de iki dilde şiir yazmasıdır: Türkçe ve Arnavutça…Dünya edebiyat tarihinde şair ve yazarların farklı dilde şiiri söyleyebildiklerini veya yazıyı yazabildiklerini biliyoruz.
Örneğin: Belh’ten Konya’ya gelen Mevlana eserlerini çoğunlukla Farsça yaratmış ama Türkçe de şiirler yazmıştır; ve Mevlana bir Türk aydını, felsefecisi ve şairi olarak bilinmektedir.
Tebriz’de Divanı yayınlanan Seyid Aziz Şirvani Türkçe ve Farsça yazmıştır,
Ünlü İngiliz romancısı Cozef Konrad bir Polonyalı olup İngilizce yazmıştır;
Semyüel Beket ilk dönem eserlerini İngilizce yazmış, II. Dünya Savaşı’ndan sonra edebi dil olarak Fransızca’ya yönelmiştir;
Prag’da doğan ve “Almanca benim anadilim ancak Çekçe kalbime yatıyor” diyen Franz Kafka eserlerini Almanca kaleme almıştır;
Yine bize, bizim yazarlarımıza dönelim… Cengiz Aytmatov Türkçe (Kırgız Türkçesi’nde) ve Rusça yazmıştır; İlhami Emin 1956’yılına kadar Makedonca yazmıştır, bu tarihten itibaren, ölümüne kadar Türkçe eserler vermiştir vs.
Anlaşılacağı üzere, iki dilde şiir yazmak, şiirin artısı olsa gerek. Arif Bozacı şiiriyle hem Kosova Türk edebiyatına hem de Arnavut edebiyatına katkılar sunmaktadır. Bir kez daha kendisini kutlarım” ifadelerine yer verdi.
Kosovaport