Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen ve üç gün süren “2. Avrupa Müslümanları Buluşması”nın sonuç bildirgesi okundu.
Almanya‘nın Köln kentinde düzenlenen ve üç gün süren “2. Avrupa Müslümanları Buluşması”nın sonuç bildirgesinde FETÖ, DEAŞ, PKK, Boko Haram ve Eş-Şebab gibi terör örgütlerinin, İslami kavramları istismar ettiği ve bunların bütün Müslümanlar için küresel bir tehdit olduğu vurgulandı.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Merkezi’nde düzenlenen ve çok sayıda ülkeden 100’den fazla din alimi ve temsilcinin katıldığı “2. Avrupa Müslümanları Buluşması” sona erdi.
Buluşmanın ardından 18 maddelik sonuç bildirgesi yayımlandı.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, toplantının ardından sonuç bildirgesini okudu.
“Müslümanların varlığı için küresel bir tehdit ve musibet”
Erbaş, “İslam coğrafyasında, fitne, tefrika ve anarşi unsuru olan FETÖ, DEAŞ, PKK, Boko Haram, Eş-Şebab gibi terör örgütleri, İslami kavramları ve insani değerleri istismar etmektedir. Söz ve eylemleri ile sürekli Müslümanları hedef alan ve İslam’ın aydınlık yüzünü karalamaya çalışan bu terör örgütleri yeryüzündeki bütün Müslümanların varlığı için küresel bir tehdit ve musibettir.” dedi.
Söz konusu gruplara karşı bütün Müslümanların bilinçli ve özverili biçimde ve iş birliğiyle mücadeleye devam etmelerinin önemli olduğunu vurgulayan Erbaş, “Güven ve huzur ortamını bozmaya dair hiçbir söylem, eylem, tutum ve davranışın İslam’dan referans bulması asla mümkün değildir.” diye konuştu.
Erbaş, Avrupa Müslümanları arasında sağlıklı ve hızlı iletişimi sağlayacak, vizyon üretecek, iş birliği ve organizasyonlara öncülük edecek, bölgesel ve küresel düzlemde koordinasyona katkı sunacak, diğer sivil ve resmi kurumlara muhatap olacak, ortak çalışmalar için gerekli planlamaları yapacak bir koordinasyon kurulunun oluşturulması gerektiğini vurguladı.
“Saldırıların her geçen gün artarak devam etmesi kabul edilemez”
Müslüman karşıtlığıyla tebarüz eden bir ayrımcılık türü olan İslamofobinin düşmanlığa dönüşerek fiili bir boyut kazanmasının kaygı verici olduğunun altını çizen Erbaş, şu ifadeleri kullandı:
“İslamofobik tavırlar olarak kadınlara, erkeklere hatta çocuklara yönelik fiziki şiddet, hakaret ve psikolojik baskıların, kılık-kıyafet, ibadet ve inanç özgürlüğü alanındaki kısıtlamaların, günlük hayatta iş, konut, eğitim gibi konularda yaşanan zorlukların, camilere, dini-kültürel müesseselere, kutsal mekanlara, hatta mezarlıklara yönelik saldırıların her geçen gün artarak devam etmesi kabul edilemez bir durumdur. İnsanlığın iyiliğe ve geleceğe dair ümitlerini azaltan bu yaklaşım, Avrupa’nın çok kültürlülüğünü, birlikte yaşama hukukunu, barış ve huzurunu da tehdit etmektedir. Bunun için hak ve özgürlükleri hiçe sayan bütün yaklaşım ve uygulamalar, faili kim ve amacı ne olursa olsun reddedilmelidir. Bilhassa inanç ve ibadet özgürlüğüne yönelik her türlü şiddeti engellemek, istisnasız bütün devletlere, uluslararası kurum ve kuruluşlara düşen ertelenemez bir sorumluluk olarak görülmelidir.”
Haklar ve sorumluluklar dengesi eşit ve adil olmalı
Erbaş, Avrupa’da kökleri tarihin derinliklerine giden bir maziye sahip olan Müslümanların, bugün de Avrupa kıtasının ayrılmaz bir parçası olduğuna işaret etti.
Müslümanların, Avrupa’nın bugünü ve geleceğini olumsuz etkileyecek herhangi bir iç ya da dış unsurun yanında yer almasının mümkün olmadığını belirten Erbaş, “Bununla beraber Müslümanlar, yaşadıkları toplumda sosyal, siyasal, ekonomik, akademik düzlemlerde haklar ve sorumluluklar dengesinin eşit ve adil şekilde gerçekleşmesini istemektedir.” şeklinde konuştu.
Erbaş, evrensel bir değer olan hukukun bütün insanları koruduğu gibi azınlık, zayıf, sahipsiz ve korumasız olanları himaye etmesi gerektiğini kaydederek, “Hukuka ve demokratik ilkelere bağlılığı ile öne çıkan Avrupa’nın, Müslüman varlığını bir güvenlik meselesi olarak ele alması, sosyal, kültürel ve toplumsal tehdit olarak görmesi düşünülemez. Zira ilmî, akademik ve sosyal gerçeklikle bağdaşmayan böyle bir tavır, demokratik toplum anlayışına da aykırıdır.” ifadelerini kullandı.
“Kitlesel paniklere neden olacak”
Yetkili ve sorumlulardan, ırkçılık ve İslam düşmanlığı üzerinden Müslümanlara yönelik ayrımcılık, ötekileştirme ve düşmanlık faaliyetlerine karşı daha duyarlı olmalarının beklendiğini söyleyen Erbaş, “Irkçı tepkilere maruz kalanların kendini yalnız ve korumasız hissetmesi, saldırganları cesaretlendirdiği gibi, mağdurlarda bireysel bunalımlara hatta kitlesel paniklere neden olacaktır. Saldırıya uğrayan, şiddet gören, baskıya maruz kalanların psikolojik olarak desteklenmesi, hukuki olarak koruma altına alınması ve maddi-manevi mağduriyetlerinin giderilmesi en tabii vatandaşlık hakkıdır.” ifadelerini kullandı.
Sekretarya kararı
Erbaş, Avrupa’da doğru din eğitimi modellerinin ortaya konması için ortak müfredatın belirlenmesi ve buna göre yazılı, görsel ve dijital literatür-yayınların oluşturulması gerektiğini vurguladı.
Avrupa Müslümanları Buluşması’nın iki yıllık periyotlarla düzenlenmesi gerekliliğinin vurgulandığı bildirgede, Avrupa Müslümanları Buluşması’nın kurumsallaşması ve toplantı sonuçlarının takibi amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bir sekretarya oluşturulmasının kararlaştırıldığı aktarıldı.
Toplantıya Avrupa Fetva ve Araştırma Meclisi Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Muhammed Halaveh, İngiltere İmamlar ve Camiler Kurulu Başkanı Kari Muhammed Asım ve İspanya Azzagra Kültür Vakfı Başkanı Prof. Samed Antonio Romero gibi önemli isimler katıldı.