İletişim Sanatı

Bir sultan, bir gece rüyasında ağzındaki tüm dişlerin döküldüğünü gördü. Sabah alimlerden birisini huzuruna çağırdı ve rüyasını yorumlamasını istedi. “Sultanım” diye cevap verdi alim. “O kadar uzun yaşayacaksınız ki, bütün oğullarınızın ölümünü göreceksiniz.”
Sultan, oğullarının ölümünden bahseden alimin sözlerine o kadar öfkelendi ki, muhafızlarına adamı zindana atmalarını emretti. Sonra, başka bir alimi çağırdı ve aynı soruyu ona da sordu. Alim, “Sultanım, Allah size o kadar uzun ve bereketli bir ömür hediye edecek ki, evlatlarınızın hepsinin mutluluklarını göreceksiniz ve hepsinden uzun yaşayacaksınız” dedi. Sultan bu habere çok sevindi ve alime kese kese altın ihsan etti.
İki alim de aynı şeyi söylemişti; ilki söyleyeceklerini incelikten uzak, yanlış bir üslupla dile getirmiş, ikincisi ise insan duygularını gözeten ince bir dil kullanmıştı…

İletişim, insanı insan yapan ve diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik. Anne babamız, eşimiz, çocuğumuz, dostumuz, arkadaşımız, komşumuz, çalışma arkadaşımız, patronumuz, tanımadıklarımız, sokakta gördüğümüz çocuk, yolda görmezden geldiğimiz dilenci kısacası çevremizdeki herkesle ilişkimizi belirleyen; ifadeleri aktaran kişinin zihninde tasarladıklarıyla başlayıp hiç bitmeyen bir süreç.

İletişim kelimesi Latince bir fiil olan “communis”den gelmekte ve buna göre, açığa vurmak, iştirak etmek, paylaşmak anlamını taşımaktadır. 200’den fazla tanımı olan İletişimin en yaygın tanımı ise, “göndericinin sahip olduğu duygu, düşünce veya bilgilerin her türlü yolla alıcı bireye veya bireylere aktarılması süreci”dir.

İnsanlar genellikle iletişimi sadece karşılıklı konuşmak olarak algılarlar. İletişim karşılıklı konuşmaktan çok, ne söyleyeceğimizi bilmek; bunu ne zaman söylemenin daha uygun olacağına; nerede söylemenin doğru olduğuna karar verme; en iyi nasıl söyleyeceğini düşünmek; olayları basitçe anlatabilmek; akıcı bir dille ve karşımızdaki kişiyle göz kontağı kurarak konuşabilme; dikkati yoğunlaştırmak ve verdiğimiz mesajların alınıp alınmadığını farkedebilmektir. İnsanlarla güzel ilişkiler kurmak istiyorsak dinlemeli, konuşmalı ve konuşurken de üslubumuza dikkat etmeliyiz. Karşı tarafla ilgili aklımıza takılan şeyler varsa susup kendi istediğimiz şekilde yorumalamak yerine (ki bu yorumlamalar daha ileriki dönemlerde “ama sen bana şunu şöyle demiştin” tarzı yüklere neden olarak ilişkileri kalburlaştırıyor) soru sorarak o problemi karşı tarafın açığa çıkarmasına zemin hazırlamalıyız.

İnsan ilişkilerinde ilk olarak kabul edilmesi gereken; her insanın birbirinden farklı yaşam modelleri ve dolayısıyla tutumları, davranışları, yorumlama biçimleri, duyguları ve ümitleri olduğudur. Her ilişkinin özünde ihtiyaçların karşılanması vardır. İlişkilerde öncelikli olan insanlar birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmelidir, isteklerini değil. İletişim uzmanı İbrahim Zeyd Gerçik ihtiyaç ile istek arasındaki farkı şöyle açıklıyor, “Susuzluğu gidermek bir ihtiyaçtır, susuzluğu su, şerbet, çay veya ayran ile gidermeye çalışmak istektir. İhtiyaçlar sınırlı, istekler sınırsızdır”.

İnsanlar iletişimde konuşmanın en önemli olduğu yanılgısında düşerler fakat iletişim becerilerinin en önemlisi olarak sayabileceğimiz dinlemek, diğer insanlar ile sağlıklı bir iletişim kurmak isteyen herkes için önem taşımaktadır. Mevlana sağlıklı iletişimin formülünü şöyle veriyor, “Konuşmak için önce dinlemek gerekir. Konuşma semtine dinleme yolundan gir”. Dinlemek, sadece karşımızdaki kişinin söylediklerine kulak vermek gibi pasif bir eylem değildir. Aksine ilgiyle ve etkin biçimde dinlemek son derece aktif bir eylemdir. Dinlemek, karşımızdaki kişiye dikkatimizi vermemizi kapsayan pozitif bir faaliyettir. Maateessüf bizim toplumumuzda karşımızdakini dinlemek yerine o daha sözlerine başlar başlamaz biz kafamızda vereceğimiz yanıtı çoktan hazırlamış bulunuyoruz.

Toplumumuzda sıkıntısını çektiğimiz diğer bir mevzu da tanıdığmız ya da tanıdığmızı zannettiğimiz kişilerin yaptıkları hareketleri kendi bakış açımıza göre yorumlamak. İletişim diliyle söylersek zihin okumak. Zihin okuma, karşıdan gelen iletinin, nasıl bir amaçla veya niyetle gönderilmiş olduğunu bilme yanılgısıdır. Burada Peygamber Efendimiz’in (sav), “Su-i zan etmeyiniz. Su-i zan, yanlış karar vermeye sebep olur” hadisini hatırlamakta fayda var. Soru sorulmadan devam eden etkileşimlerde, devreye sıklıkla giren bir eğilim “zihin okumacılığı”dır. Zihin okumacılığının iletişim sürecindeki seçeneği soru sormaktır. Soru sormak, karşımızdaki kişiye, anlama gayretimizi en somut bir şekilde yansıtmamıza yardımcı olacaktır.

İnsan, iradesi olan ve diğer insanların isteklerine hayır diyebilme hakkı olup nerede ne yapacağı önceden kestirilemeyen, matematiğe dönüştürülemeyen ilginç bir varlıktır. Şair Nazım Hikmet dünyanın en tuhaf mahlukunu şöyle betimliyor:

“Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi…
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun
kardeşim..
bir değil
beş değil
milyonlarcasın maalesef”

İnsan ilişkilerinde yakınlıklar, genel kanının aksine, konuşmanın değil, dinlemenin sonucunda oluşur. Etkin dinleme yaparak insanları anlayan, değer veren insan, bir güven ve anlayış ortamı yaratır ki bu ortam içinde herkes tarafından özlenen, izlenen, beraber olunmak istenen bir insan olur. Etkin iletişimde, önemli olan karşımızdaki kişinin düşüncelerini onaylamak değil bu düşüncelerin “ona ait” ve “bizden farklı” olduğunu kabul etmektir. Okumasını becerirsek her insan birbirinden farklı bir kitaptır.

Aslında İletişim dediğimizde, iletişimin ne olduğunu anlamaya çalıştığımızda çok basit görünen daha doğru bir ifadeyle basitliğinden görmezden gelinen bir husus. Halbuki bugün insanların mutsuzluğunun, sağlıklı ilişkiler kuramamanın, insanlarla barışık olamamanın temel nedeni, en evvela kendi kendimizle buna bağlı olarak da diğer insanlarla olan iletişimsizliğimizdir. Ne diyordu Özdemir Asaf:

“Dün sabaha karşı kendimle konuştum.
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
Yokuşun başında bir düşman vardı.
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum.”

Read Previous

Talat Caferi mecliste iftar yemeği verdi

Read Next

Makedonyalı kick boksörler 3.Dünya kupası için Rimini’de

32 Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *