YTB’nin yabancı bursiyerleri Türkiye’deki deneyimlerini paylaştı

Polis Akademisi Uluslararası Güvenlik Bölümü öğrencisi Bangladeşli Sabbir Hasan, “Türkiye Bursları, akademik hayatın dışında sosyal bir çevre kurma imkanı da tanıyor.” dedi.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) Türkiye Bursları programı kapsamında Türkiye’deeğitim gören uluslararası öğrenciler, Türkçe öğrenimi, akademik çalışmaları ve sosyal yaşantılarıyla ilgili deneyimlerini anlattı.

YTB’nin Türkiye Bursları programı kapsamında Polis Akademisinde Uluslararası Güvenlik Bölümü lisans öğrencisi Bangladeşli Sabbir Hasan, Ankara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde lisans eğitimi alan Amerikalı Amanda Rewerts ile Ankara Üniversitesi İlahiyat Bölümü lisans öğrencisi Mozambikli Muhammed Ranjit, Türkiye’de bulundukları süre içerisinde yaşadıkları deneyimleri AA muhabiriyle paylaştı.

Sabbir Hasan, 2015’te Türkiye Bursları almaya hak kazandığını belirterek, programla hayallerinin gerçekleştiğini söyledi.

Türkiye Bursları’nın, uluslararası burs programlarından farklı olduğunun altını çizen Hasan, “Türkiye Bursları, akademik hayatın dışında sosyal bir çevre kurma imkanı da tanıyor. Burs programı sayesinde uluslararası öğrenciler olarak akademik programlara katılıp şehir dışlarına gidiyoruz.” dedi.

Hasan, Türkçeyi, Türkçe ve Yabancı Dil Araştırma ve Uygulama Merkezinde (TÖMER) öğrenmeye başladığını vurgulayarak, Bengalce ile Türkçenin aynı dil ailesine ait olduğunu ve bu yüzden Türkçeyi kolay öğrendiğini ifade etti.

Türkiye’de birçok sosyal faaliyete de katıldığını belirten Hasan, Gençlik ve Spor Bakanlığı, YTB, Kızılay ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) sosyal sorumluluk projelerinde yer aldığını dile getirdi.

“En çok Konya’yı ve tandır kebabını sevmiştim”

Hasan, akademik çalışmalarının dışında makale ve yazılarının da çeşitli kitap ve dergilerde yayımlandığını aktardı.

Türkiye’de 21 farklı şehri ziyaret ettiğini ve her bölgenin ayrı bir güzelliği bulunduğunu belirten Hasan, “En çok Konya’yı ve tandır kebabını çok sevmiştim. Türkiye’nin doğusundaki yemekler bizim yemeklerimize çok benziyor. Biz de baharatlı yemekler yiyoruz.” dedi.

“ABD’de bu tür burs imkanı yok diyebilirim”

ABD’li Amanda Rewerts ise internet ortamında eriştiği YTB Türkiye Bursları programına 2015’te katılarak kasım ayında Türkiye’ye geldiğini söyledi.

Rewerts, “Burs imkanı çok iyi. ABD’de bu tür bir burs imkanı yok diyebilirim. Kendimi çok şanslı hissediyorum. Türkiye’ye önceden de gezi amaçlı gelmiştim. Gelmeden önce ailem üzgündü ama ben çok heyecanlıydım.” diye konuştu.

Türkçeyi burada öğrenmeye başladığını dile getiren Rewerts, Türkiye’ye geldiği ilk zamanlar diyalog kurmada problem yaşadığını ancak şimdi çok daha iyi olduğunu belirtti.

Rewerts, uluslararası arkadaşlarının yanı sıra samimi Türk arkadaşlarının da bulunduğuna dikkati çekerek, “Türk arkadaşlarımla kahve içmeye ve alışverişe gidiyorum. Türk kahvesini çok seviyorum. Bazı arkadaşlarımın köylerine gittim ve Türkiye’nin her bölgesini çok sevdim.” dedi.

“Trabzon’da köyde insanlar çok sıcakkanlıydı”

Denizi olduğu için İzmir’i çok sevdiğini belirten Rewerts, şehrin havasını da beğendiğini kaydetti.

Rewerts, “Arkadaşımın memleketi Trabzon’a da gittim ve orada çok güzel ormanlar vardı. Trabzon’da doğa yürüyüşü yaptım ve eski köylere gittim. Oradaki insanlar bize horon çaldı. Trabzon’da köyde insanlar çok sıcakkanlıydı ve farklı aksanları vardı. ABD’de köylerde insanlar apolitik olmasına rağmen Türkiye’dekiler siyasete ilgi duyuyor.” diye konuştu.

“Ailemiz bize nasıl bakıyorsa YTB de öyle bakıyor”

Mozambikli Muhammed Ranjit de 2012’de burs programına katıldığını belirterek, önceden böylesi bir programı kazabileceğini hiç düşünmediğini söyledi.

Ranjit, “YTB bir aile gibi. Ailemiz bize nasıl bakıyorsa YTB de öyle bakıyor. Bize hem maddi hem de manevi açıdan destek oluyor.” ifadelerini kullandı.

Ana dilinin Portekizce olduğunu dile getiren Ranjit, bu dilin Türkçeden tamamen farklı olması nedeniyle ilk etapta bazı sıkıntılar yaşadığını kaydetti.

Ranjit, “Özellikle ilk iki ayda Türkçe öğrenirken ağladım. İstediğim şeyleri söyleyip kendimi ifade edemiyordum. Her şey zamanla oluyor. Arkadaşlarım da çok yardımcı oldular. Türkçeyi hala öğreniyorum.” dedi.

Türkiye’ye gelmeden önce en çok İstanbul’u merak ettiğini aktaran Ranjit, “En çok İstanbul’u görmek istememe rağmen gittiğim ilk şehir Çanakkale oldu. O güne kadar Türk tarihiyle ilgili çok bir bilgim yoktu, orada bazı şeyler öğrendim. Sonrasında İstanbul’a gittim. Toplam 7 şehre gittim. İstanbul’da beni en çok şehir yapısı ve tarihi etkiledi. İstanbul hakkında hala videolardan yeni şeyler öğreniyorum. İstanbul’da en çok boğazı ve Ayasofya’yı sevmiştim.” diye konuştu.

Ranjit, Türkiye’de ırkçılık ve ayrımcılığa hiç rastlamadığını belirterek, “Türkiye benim ikinci evim ve memleketim oldu.” ifadelerini kullandı.

“Eve ulaşmak için tam dört saat yürüdük”

Türkiye’de bulunduğu süre içerisinde unutamadığı iki anısı olduğunu kaydeden Ranjit, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birincisi, 15 Temmuz darbe girişimi. Ben burada değildim ve hamile ablam buradaydı. Ben çok korkmuştum. Hem ablam hem de Türkiye için korkmuştum çünkü Türkiye benim ikinci memleketim. İkincisi ise bir kere arkadaşlarla sinemaya gittik ve film gece 12’den sonra bitti. O zamanlarda Etimesgut’ta kalıyorduk. O saatte hiçbir dolmuş yoktu ve cebimizde paramız da yoktu. Bir şekilde eve gitmemiz lazımdı ve yürümeye karar verdik. Eve ulaşmak için tam dört saat yürümüştük. O anı hiç unutamam.”

 

AA

Read Previous

‘Mehmetçik Zeytin Dalı Harekatı’nda destan yazmıştır’

Read Next

Karadağ 13 yıl sonra ilk kez gönüllü asker alacak

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *