YTB Başkanı Eren, Bulgaristan’dan zorunlu göçün 32. yılını değerlendirdi: Bu acıları gençlerimiz bilsin, öğrensin

YTB Başkanı Eren, son 100-150 yıla bakıldığında Balkanlar’ın göçlere ve acı hatıralara sahip olduğunu belirterek, “Bu acıları özellikle gençlerimiz bilsin, öğrensin, tarihe not düşülsün ki bir daha da yaşanmasın.” dedi.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, Bulgaristan’da 1944-1989 yıllarında iktidarda kalan komünist rejimin, ülkedeki Türk ve diğer Müslümanlara uyguladığı asimilasyon kampanyasının yol açtığı “zorunlu göç” nedeniyle yaşanan acıların zihinlerde hala taze olduğunu belirterek “Bu acıları, bu yaşanmışlıkları asla bir kin haline getirip geleceğe taşımak gibi bir niyetimiz yok. Fakat özellikle gençlerimiz bilsin, öğrensin, tarihe not düşülsün ki bir daha da yaşanmasın.” ifadesini kullandı.

Eren, Bulgaristan’dan Türkiye’ye zorunlu göçün 32. yılı vesilesiyle AA muhabirine yazılı değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’nin Balkanlar’la tarihi ve kültürel ortak geçmişe sahip olduğunu belirten Eren, Bulgaristan’ın asırlardır soydaşların yaşadığı, Türkiye’ye komşu bir ülke olduğunun altını çizdi.

Eren, Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’nin yüzyıllar boyunca varlık gösterdiği bir havza olduğunu da ifade ederek şöyle devam etti:

“Balkanlardan Osmanlı Devleti’nin çekilmesiyle birlikte geride önemli oranda bir Türk azınlık kalmıştır. Son 100-150 yıllık zaman dilimine baktığımızda da maalesef Balkanların bizler için göçlere ve acı hatıralara sahip olduğunu görüyoruz. Bu göçler maalesef Balkanlarda kalan Türk ve Müslüman ahalinin gördüğü baskı ve zulümden Anadolu’ya yönelmek zorunda kalması şeklinde olmuştur. Balkanlardan gelen göçlerin biri de Bulgaristan’dan olmuştur.”

Eren, Bulgaristan’daki Türklerin göç tarihinin “93 Harbi Sonrası Göçler, 1912-1913 Balkan Savaşları Sonrası Göçler, 1950-1951 Göçüne Kadar Gerçekleşen Göçler, 1950-1951 Zorunlu Göçü, 1968 Yakın Akraba Göçü ve 1989 Zorunlu Göçü” şeklinde 6 başlıkta tanımlanabileceğini de kaydetti.

Bu göçlerden tarihi bugüne en yakın olan ve yaşananların zihinlerde hala taze olanının “1989 Zorunlu Göçü” olduğunu belirten Eren, “O dönem Bulgaristan’da yönetimde olan komünist rejim Bulgaristan’daki Türklere yönelik baskı ve asimilasyon politikasına girişmiştir. Bu zulme karşı çıkan soydaşlarımız ise türlü eziyetlere maruz kalmış, Belene Adası’nda insanlık dışı muamelelere maruz bırakılmış, son çare dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da çabalarıyla Türkiye’ye zorunlu göçte bulunmuştur. O dönem 360 binin üzerinde soydaşımız Türkiye’ye gelmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

“Tarihe not düşülsün ki bir daha da yaşanmasın”

Eren, YTB olarak soydaş ve akraba toplulukların yaşadıkları ve maruz kaldığı acılar unutulmasın diye anma programlarından sözlü tarih çalışmalarına birçok faaliyet yürüttüğünü belirterek bu doğrultuda Kırım Tatar Sürgünü, Ahıska Sürgünü gibi olayların yanında Bulgaristan’dan zorunlu göçe dair de özel çalışmalar yaptıklarını kaydetti.

YTB’nin 2019’da Bulgaristan’dan zorunlu göçün 30. yılı kapsamında özel anma programları düzenlediğini belirten Eren, 1989 Belene Belgeseli, Belene Kitabı Sözlü Tarih Çalışması, sergiler, basın faaliyetleri gibi çalışmalar yürütüldüklerini vurguladı.

Eren, şunları kaydetti:

“Bu yıl bu acı sürgünün 32. yılında, komünist rejimin uyguladığı baskı ve asimilasyona rağmen kimliğinden, inancından vazgeçmeyen soydaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Bu sürecin simgesi olan ve komünist rejimin uygulamalarına karşı soydaşlarımızın gösterdiği protesto esnasında annesinin kucağında şehit edilen Türkan bebeği, özünden asla geri adım atmayıp şehadete ulaşan tüm soydaşlarımızı ve Belene’de yitirdiğimiz canlarımızı rahmetle anıyorum. Rabb’im bir daha böyle acılar yaşatmasın. Son olarak şunu da belirtmek istiyorum; bu acıları, bu yaşanmışlıkları asla bir kin haline getirip geleceğe taşımak gibi bir niyetimiz yok. Fakat özellikle gençlerimiz bilsin, öğrensin, tarihe not düşülsün ki bir daha da yaşanmasın.”

AA

Read Previous

Sokağa çıkma yasağına 6 kişi uymadı, maske kullanmayan 212 kişiye ceza kesildi

Read Next

Bosnalı İbro Zahirovic’in çektiği görüntüler savaşta yaşananlara ışık tutuyor