Yeni hükümette ismi bakan olarak geçen Salih Murat’tan önemli açıklamalar

Kuzey Makedonya’da Başbakan Zoran Zaev’in istifasının ardından geçtiğimiz günlerde yeni hükümet kuruldu. Yeni hükümette Türk bakan olarak görev alacağı iddia edilen Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı Salih Murat yeni hükümette bakan olarak görev alıp almayacağı haberlerini, bu süreçteki gelişmeleri, Türk siyasi partilerinin bu konudaki tutumunu ve bakan olmakla neyi hedeflediğini TIMEBALKAN’a açıkladı.  Yeni hükümette görev alma teklifinin kendisine yapıldığını kaydeden Murat, “Kişisel haz ve hırsları geride bırakmış bir insanım. Bundan dolayı teklif edilen görev beni yüceltmekten ziyade Makedonya Türk toplumuna önemli kazanımlar getirebilecek bir görevdi. Esas olan millete hizmet edebilmektir.” İfadelerini kullandı.

TIMEBALKAN ÖZEL

1. Kuzey Makedonya’da geçtiğimiz günlerde yeni hükümet kuruldu. Söz konusu hükümette Türk bakan olarak görev alacağınız kulislerde konuşuldu. Bu konu hakkında neler söylersiniz?

Öncelikle Makedonya’daki bütün halkımıza, kendilerini en üst mertebede temsil etmiş bir kardeşleri olarak en kalbi hürmetlerimi sunuyorum. Doğrudur daha aylar öncesinden muhtemel bir hükümet değişikliğiyle kurulacak yeni hükümette görev alma teklifi bana yapıldı. Ben de kurulacak yeni hükümette soydaşımız için çok önemli bulduğum bazı hususların hükümet programında yer alma şartı ve sorumluluk alanları net icraat yapabileceğim bir pozisyon olması koşuluyla ilkesel olarak bu teklife olumlu baktığımı muhataplarıma ilettim. Anladığım kadarıyla geçmişte ifa ettiğim görevler ve var olan tecrübemiz ile hem Makedonya’da yaşayan soydaşlarımın toplumumuzda daha da entegre olması hem de Makedonya ve Türkiye kurumları ve halkları arasında var olan derin ilişkilerin ivedilikle daha da geliştirilmesi konusunda faydalı olacağından, Bakanlık görevini şahsımın en iyi bir şekilde yerine getireceği kanısı konuyu görüştüğüm muhataplarımda hakimdi. Bakanlık görevi konusu süreç içerisinde gerçekleşen görüşmeler ile netlik kazandı hatta Hükümette hangi görevleri alabileceğimiz de detaylıca konuşuldu.

Makedonya devletinin en üst makamları konuyu en iyi şekilde bilmekteler.  Konuyla ilgili kendilerinden de bilgi alabilirsiniz. Bazı siyasi partiler bunları ne kadar yalanlamak ve farklı yerlere çekmek isteseler de tarih kimin haklı kimin haksız olduğunu ispat edecektir.

Ben şahsen bütün bu süreci derinlikleri ile birlikte bilmekteyim, sürece dahildim ve şahidim, ancak kendim hakkında daha fazla konuşmak benim ahlaki değerlerime uygun olmayacak bir hareket olacaktır. Zamanı gelince her şey su yüzüne delil ve şahitleri ile birlikte çıkacaktır. Allah ötelerin ötesini, tüm ötelerin ötesini bilmektedir.

Bazı çevrelerin şahsımın Bakan olarak teklif edileceği haberlerini almalarından sonra oluşan panik havası tam da bundan dolayıdır.  Bazı parti yöneticileri ve bürokratlarının kırıcı, panik dolu, mesnetsiz iftiraları haksızlıklarının ve endişelerinin yansımasıdır. Konuyu duyduktan sonra tam da bu yüzden bu teklifi çok dar bir çevrede gizlediler ve olay gün yüzüne çıkınca bu dar çevrede panik havası oluşmaya başladı. Şahsıma yapılan Bakanlık görevi teklifini Makedonya’da üst düzey kişi ve görevli detaylarıyla bilmektedir. Fakat nedense bazı Türk siyasetçileri uzun süre bilmezlikten geldiler. Hatta şahsıma besledikleri kin ve nefretten dolayı, hükümette yer almamam için Hükümet yetkililerine baskı uygulayıp ültimatom verdiler. Kendilerinden hiçbir Türk kardeşimize Bakanlık verilmeyeceği anlaşıldığı sırada da aynı yiğitliği göstermelerini beklerdik.

Mecliste gerçekleşen oylamada Hükümetin kurulması için gerekli kritik oy onlardaydı.  Neden böyle bir Bakanlar Kuruluna boyun eğdiklerini açıklayacakları yerde, en kolay yolu seçerek her zaman olduğu gibi yine saldırıda bulunmayı denediler. Bize yeni Hükümette Bakanlık görevi verilmedi, amenna ama keşke en azından başka bir soydaşımız Makedonya Türk toplumu icra makamında temsil edilebilseydi.

Tarih şahittir ki, onların yıllar önce kaybettikleri makamın çok daha üst bir makamını alacaktık. Unutmayalım ki bu sadece bir başlangıçtır. Bir gün bu devlette bir Türk soydaşımız hem Bakan hem Başbakan Yardımcısı hem de inşallah Başbakan olacaktır. Umudumuzu kaybetmeyelim. Ben yüce Allah’ın takdiri ve Anayasa Mahkemesinde yapmış olduğum çalışmaları bilen, beraber çalıştığım diğer üyelerin destekleriyle bu ülkede bir Türk’e şimdiye kadar nasip olmuş en yüksek makamda görev yaptım. Kişisel haz ve hırsları geride bırakmış bir insanım. Bundan dolayı teklif edilen görev beni yüceltmekten ziyade Makedonya Türk toplumuna önemli kazanımlar getirebilecek bir görevdi. Esas olan millete hizmet edebilmektir.

2. Yeni hükümet kurulma sürecinde bakan olma durumunuz hakkında Türk siyasi partilerinin destek ya da karşı çıkma durumu oldu mu? Bakan adayı olarak isminizin medyada yer almasından sonra tarafınıza yönelik sert suçlamalarda bulunuldu. Söz konusu açıklamaları nasıl değerlendirirsiniz?

Herkes kendi doğrularından ve vicdanından sorumludur.  Şahsıma yapılan Bakanlık teklifine, yayınlanan bildirilere ve üst düzey parti yöneticilerinin yazılarına bakıldığında ne kadar karşı geldikleri ne kadar tutarsız beyanlarda bulundukları ne kadar kin ve nefret içeren söylemlerde bulundukları aşikârdır. Bu konuda yaşananlarla ilgili takdiri Makedonya Türk kamuoyuna bırakmaktayım.

Ülkemizde seçme ve seçilme hakkı anayasal garanti altında olup kimsenin tekelinde değildir. Ben de soydaş olarak nasıl Anayasa Mahkemesi Başkanı olduysam, bu ve buna benzer görevlere gelmem en doğal anayasal hakkım olup bu kimsenin tekelinde değildir. Daha önce de ifade ettiğim gibi ben bir göreve talip olmadım, bana yetkililer tarafından böyle bir teklif yapıldı. Bu noktada bir Türk’ün görev almasından bu kadar rahatsız olanlara esas sorulması gereken soru kendi siyasi kadroları arasında onca kişi varken hükümet yetkililerinin neden bu teklifi bana yaptığıdır? Gönül isterdi ki benim görevim dışında başka Türk arkadaşlar da hükümette yer alabilsin. Hükümet içerisinde sesimiz daha gür ve koordineli çıkardı. Fakat kendi kadroları arasından Bakanlık görevine bir kişiyi bile getirmeye muktedir olmayanlar, Türklerin hükümette görevine engel olanlar sonra beni bölücülükle suçladılar.

Kendi seçmenine başarısızlıklarının hesabını vermekten korkanlar hem beni hem de anavatanımızın çok değerli yöneticilerini hedef aldılar. Verilen tepkiler asılsız iddialardan oluşmaktadır. Kişiliğime ve aile yakınlarıma kadar varan saldırılar olmuştur. Eskiden Tito’nun kullandığı ısmarlama mektuplar ve yazılar metodu yeniden devreye konulup yurt içi ve yurt dışı ısmarlama yazılar ile konu unutturulmaya çalışılmış ve farklı yerlere çekilmeye gayret edilmiştir.  Kin, öfke ve nefret içeren bildiriler ve mesnetsiz yazılar şahsımın Bakanlık görevi konusunun gündeme gelmesinden birilerinin ne kadar rahatsız olduklarını ortaya koymaktadır.

Tekrardan hatırlatmakta fayda var, ben bu zamana kadar hiçbir partiden görev talep etmedim. Tam aksine, ben hem ADEKSAM’ın (1997) hem MATÜSİTEB’in (2002) kurucusu ve her iki kurumun 2012 ortasına kadar Genel Sekreterlik görevlerini ifa etmiş kişiyim.  Bu zaman içerisinde bu ulusal ve uluslararası yapılarla mücadelem hiç bitmemiştir. Bu kurumların tüm hukuki ve strateji süreçlerini yürüten kişilerdenim. 2009 yılındaki Vrapçişte Belediye başkan adaylığımın, oy birliği ve genel merkezin kendi teklifi ile yapıldığı ve aday gösterildiğim bilinen bir gerçektir. Diğer taraftan o zamana kadar Vrapçişte TDP belediye Başkan adaylarından en çok oy alan adayım ve aynı seçimlerde TDP belediye meclis üyeleri listesinden %20’den fazla oy almış bir kişiyim.

2011 yılında Devlet Sayım Komisyonunda hem MATÜSİTEB’in (70 derneğin) hem TDP’nin oybirliğiyle, bu göreve aday olarak gösterildim. Hafsa Hanım efendiyle büyük bir milli mücadele verdik. Bu konuyla ilgili Özel Yetkili Savcılık tarafından açılan dosyada şahit olarak dinlendik ve milli tutumumuzu bu dosyanın tutanaklarına yansıttık. Tarih buna da şahit olacaktır. 2012 yılında Anayasa Mahkemesine Üye olarak TDP partisinin oybirliğiyle ve tüm yöneticilerin ricası ve teklifi ile aday gösterildim.

Görüldüğü gibi her dört göreve başkaları ve kurumlar tarafından teklif edilmiş, ricada bulunularak atanmış ve seçilmiş bulunmaktayım. Tarih şahittir ki her dört görevi en iyi şekilde yürütmeye çalışarak, başta soydaş Türk milletinin çıkarlarını ve vatanım Makedonya’nın çok milliyetli ve çok kültürlü bir toplum olması prensibini yerine getirmeye ve temsil etmeye gayret etmişimdir. Yaptıklarım tarihe mâl olacak niteliktedir.  

Diğer yandan, bazı çevreleri deşifre etmemiz ile başlayan ve uzun yıllardır sosyal medyada devam eden planlı ve belli çevreler tarafından yönetildiği aşikâr saldırılara maruz kaldım. Sosyal medya siyasetçileri, gizli ve sürekli sahte hesaplardan onlarca yalan haber yazarak, halkımda ve anavatanımızda var olan şahsıma yönelik sevgiyi ve azmimi kırmaya kalkıştılar.

Unutmamalıyız ki, Makedonya Türk varlığı davası, bir kişi, oluşum ya da birkaç kişinin tekelinde kalmayacak kadar büyük, onurlu ve kutsal bir davadır. Benim hiç kimseyi kıracak bir paylaşımım olmadı bugüne kadar. Her zaman kardeşlik, barış, ortak kültür, onurlu soydaş, daha adil ve demokrasiye özen gösteren bir Makedonya Türkü kimliğine yakışır bir şekilde hareket etmeye çalıştım. Çeyrek asırlık mücadelemiz hep demokrasi, insan hak ve hürriyetlerinin yükseltilmesi, onurlu ve itibarlı soydaş toplumu oluşturulması, soydaşların en üst düzeye asimile ve dejenere olmadan entegrasyonunu sağlamak, dostluk ve kardeşlik temeline dayanan Makedonya-Türkiye ilişkilerinin daha üst düzeye gelmesi için gayret göstermişimdir. Makedonya’nın çok kültürlü, çok dilli ve çok milliyetli yapısının korunması, gelişmesi ve pratikte uygulanması ile Makedonya’nın Avrupa Birliğinde bir emsal etmesi için onlarca yerli ve uluslararası konferansta katılarak, bu doğrultuda sunumlarımla büyük özen göstermişimdir.

Makedonya bizim vatanımız, bu devlette hak ve hürriyetlerimiz var, burası bizim ortak hayat alanımız, ortak sevdamız, ortak geçmişimiz, ortak geleceğimizdir. Tek bir amacımız var, biz burada mutlu ve hür birer Türk olarak bu zor coğrafyada yaşamak istiyoruz maalesef bazılar bizleri onların küçük dar dünyalarında hapsetmek istiyorlar.

3. Bazı çevreler tarafından siyaset dışından, tepeden Bakan olmak istediğinize yönelik eleştiriler aldınız. Bakan olmaktaki hedefiniz neydi?

Hatırlanacağı üzere, Makedonya Türk tarihinde ve Türkiye dışında azınlıkta yaşadığımız devletlerde gelmiş geçmiş en üst göreve gelen tek kişiyim. 7 yıl Anayasa Mahkemesi üyeliği ve 2 yıl Anayasa Mahkemesi Başkanlığını yapma şerefine nail kıldı milletimiz bizleri. 

Yukarıda da bahsettiğimiz hususlara dikkat edersek, şahsımın tepeden değil tam aksine halkımın gönlünden ve milletimizin tabanından geldiğim aşikardır.

Ben Makedonya’nın hukukunu, tarihini, düşünce tarzını, çok kültürlülüğünü, insan hak ve hürriyetlerini, uluslararası sistemleri ve hukuku düşünceyi çok iyi bilenlerdenim. Farklılıkların bir zenginlik olduğunu, Makedonya anayasasında bu değerlerin temel ilkeleri olarak korunduğunu ve her türlü olumsuzluğun giderilmesi için önerilerin, çözüm yollarının olduğunu çok iyi bilmekteyim.

Biz, bu devletin ve milletimizin sevdalılarıyız. Vatanımızı imandan severiz. Bizlere burada hiç kimse vatan sevgisini bir iki köşe yazısı ile anlatma derdine düşmemesi gerekmektedir.

Hükümette görev alan her bakan ve temsilciden başlayarak herkes gibi bizler de gecesini gündüzüne katarak, daha iyi bir Makedonya, daha demokratik ve insan hak ve hürriyetlerine saygı gösteren bir sistemin kurulması için mücadele vermemiz gerekir.

Halkımızın refahı ancak objektif ekonomi politikalarıyla sağlanabilir. Bugüne kadar adil olmayan ekonomik politikalar ve diğer hukuki sıkıntılardan dolayı halkımız arasından binlerce kişi bir daha dönmemek üzere vatanlarını terk etmişlerdir.  Bundandır ki yıllarca olduğu gibi bundan sonra da ben aktif bir görevde olayım ya da olmayayım son nefesime kadar milletime hizmet etmeye devam edeceğim. Bakan olma teklifini neden kabul ettiğimi ve neler yapmayı planladığımı kısaca özetleyerek söyleyeyim:

1. Anayasal hakkımız olan ana dilde eğitimi tüm Türklere sağlamamız gerekir. Devlet bunu sağlamakla yükümlüdür. Yapmaz ise ayrımcılığa sebep olur. Bugün zayıf politikalarımızdan dolayı 7.000’e yakın Türk evladı başka dillerde ilkokul ve ortaokul eğitimi almaktalar. Yüzlerce öğretmene ve diğer personele iş imkânı sağlanacak, asimilasyon önlenecektir.

2. Mutlaka ve mutlaka Seçim yasasında adil olmayan seçim bölgeler bölümü değişmeli. Bu ayrımcılık, tekelcilik ve anti demokratik eylemler çoğulcu demokrasiye karşıdır. Bugüne kadar biz Türkler maalesef yalnız seçme hakkına sahiptik. Başka partilere yama olup cüzi temsiller kazanmışız maalesef. Uluslararası hukuk bizim lehimize ve tarafımızdadır.

3. Mutlaka ve mutlaka Adil sayımların neticelerinin çıkması gerekir.  Anayasada milli mensubiyet garanti altındadır. Devlet bu değerlerin korunmasında ve gelişmesinde garanti vermektedir. Yıllarca bazı çevreler bizlerin/milletimizin sayısını masada tespit ettiler. Bu adaletsizliğin giderilmesi için ulusal ve uluslararası yollar bellidir.

4. Bayrağımızın ve Dilimizin diğer bayraklar ve diler gibi kullanımda olması için mücadelemiz olması gerekir. Makedonya’da bir gün, anadilimiz Türkçemiz de diğer diller gibi resmi olması gerekmektedir. Bilenler bilir; Makedonya Cumhuriyetinin 1974 Anayasası’nda var olan haklarımız, birileri tarafından bizlere sorulmadan gasp edilmiştir. Bu doğrultuda her Türk evladının hayali olmalı. Hiçbir dil ve Bayrak bizim dilimizden ve bayrağımızdan daha kutsal değildir.

5. Hakça ve orantılı temsili konusunda Makedonya’nın mutlaka pozitif adımlar atması gerekir. Bugüne kadar siyasi manevralar ile bu sorundan kurnazca kaçınmaktalar. Halkımız bilmeli ki bugün 130.000 yakın kamu personelinden sadece 2.000’i Türk kardeşimiz. %3.80 oranımıza bakılır ise beş bin kişiye yakın kamuda orantılı ve kaliteli temsilde olması gerekir. Bunun hem ulusal hem uluslararası hukuk yolları vardır. Bizler kimseden sadaka istemiyoruz. Hakkımızı Anayasa’dan alıyoruz.

6. Belediyeler sınırları yeniden çizilmeli. Coğrafi, demografik, kültürel ve tarihi değerlerden uzak bir sınırlar yasası milletlerin yerel idarelerde eşit olmadığının ve Anayasal temel hak olan yerel idareler demokrasisinden faydalanmamızın elimizden alındığı aşikârdır.

7. Makedonya’nın iç ve dış siyasetine bizler de aktif rol ve katkı vermemiz gerekmektedir.  NATO ve AB üyeliklerimize özenle destek ve katkı vermemiz gerekir. AB farklılıkların sentez olduğu bir oluşumdur. Makedonya Türkleri kendi benlik ve kimlikleriyle de bu oluşuma katkı sağlayacaktır.

8. Türkiye ve Makedonya ilişkilerine dostane ve kardeş ruhuyla ivedilik verilmesi konusunda yapılması gereken çok şey var, iktisadi gelişme, münhasır ekonomi bölgelerin kurulmasına, yeni yatırımların gelmesine teşvikte bulunulmasına, ticaret hacminin artmasına, her iki devletin turizmini geliştirmek gibi. Türkiye’nin kamuda, devlet sisteminde, üniversitelerinde, sağlık sektöründe ve diğer özel sektörlerde tecrübelerinden faydalanmamız gerekmektedir. Yerel idarelerde var olana gelişmelerini ve çalışmalarını emsal olarak benimsememiz gerekmektedir.

9. Ailemize, dinimize, adet ve örflerimize, kültür ve sanatımıza Makedonya devletinin özel çalışmalarıyla ve programlarla korunmasına ve gelişmesine maddi katkı vermesi zorunluluğu vardır.

10. Tarihi dokumuzun korunması Makedonya tarih mirasının en büyük zenginliğidir. Bugün onlarca eserimiz mazlum ve harap bir durumda. Bunlar için hukuki süreçlere başlamamız gerekir. Bu kimsenin tekelinde olmamalı.

Son olarak, yaşadığımız bu son gelişmeler ışığında, buradan ayrıca ve özelikle Makedonya’nın dört bir yanından, doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine kadar her bölgesinden telefonla arayarak ya da mesaj göndererek desteklerini ileten bütün Türk soydaşlarımıza en kalbi teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. Onların bu vakur duruşları var oldukça, bizim hak mücadelemiz asla sona ermeyecektir.

Read Previous

Belgrad’da Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi’ni “işgalci”likle suçlayan posterler asıldı

Read Next

Osmanlı Belgelerinde Balkanlar