Vardar

Vardar nehri, Kuzey Makedonya’nın Gostivar şehri yakınlarında bulunan ve başlangıç noktası “Vrutok” ismiyle tanınan köyde kaynadığı bilinmektedir. Kuzey Makedonya’nın en uzun ve en önemli nehirlerinden biridir. Vardar nehri, sırasıyla Gostivar, Kalkandelen, Üsküp, Köprülü, Gevgeli, Selanik gibi önemli şehirlerden geçerek Ege Denizi’ne dökülmektedir.

Meryem Murat Yazdı…

14. yüzyılda Gostivar ve civarındaki Vrapçişte, Zdunye, Aşağı Banisa ve Yukarı Banisa gibi yerleşim bölgeleri ve Vardar nehrinin doğduğu Şar dağları Gostivar sınırlarıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine girmiştir.

Bu yerleşim bölgelerinde Türklerin nüfusun tamamını veya büyük bir kısmını oluşturduğuna dair bilgiler tarihe not edilmiştir. Gostivar şehrinin simgesi olan saat kulesi 1566 yılında Osmanlı zamanında inşa edilmiş, şehrin ikinci en çok rağbet gören yeri hiç şüphesiz Vardar nehri olmuştur. Nitekim günümüzde hâlâ popülerliğini sürdürmeye devam etmektedir.

Vardar Ovası” gibi birçok türküye ilham olan, Osmanlı döneminden günümüze kadar şanlı geçmişinin hasretiyle şırıl şırıl akan, her taşında bir tarih şaheseri barındıran ve buram buram Anadolu kokan, Kuzey Makedonya’nın tarihine altın harflerle yazılı bir nehir; Vardar.

Vardar Dicle, Fırat, Tuna nehirleri gibi kültür rotası unvanını alamamış olmanın yanında, buranın insanına yaşam biçimi sunmaktadır. Hem Gostivar halkı, hem Vrapçişte, Zdunye, Aşağı Banisa ve Yukarı Banisa gibi yerleşim bölgelerinde yaşayan insanların gündelik hayatın stres ve yorgunluğunu atamak için tercih ettikleri tek adres Vardar nehri kıyısıdır.

Vardar, Kuzey Makedonya’nın tam ortasında güzel kokusu ile Makedonya’nın güler yüzlü insanlarının kalplerindeki sevgi ve gözlerindeki ümidin verdiği pırıltıyla yaşam hikâyesinin en büyük yansımasıdır.

Özellikle akşamları Vardar nehir kıyısında kurulan kafelerin tıklım tıklım dolması, yürüyüş yolunun insan trafiğine dönüşmesi, lunaparktan gelen çocuk seslerinin bölgeye neşe katması ve daha birçok aktivitenin gerçekleştiği Vardar kıyısı, insanların doğal yaşama ne denli ihtiyaç duyduğunun en büyük göstergesidir.

Aynı bölgede bulunan Gostivar hastanesi, Mustafa Kemal Atatürk ilkokul ve ortaokulu, Gostivar belediye liseleri, Gostivar belediye binası, TMBH Parti binası, mahkeme binası, tuğla fabrikası, futbol stadyumu, pazarı v.b yapıtların Vardar’ın etrafında yer alması, bir nehrin şehir ve insan hayatına canlılık kattığının diğer bir önemli göstergesidir.

Böylece bölge insanı Şar dağının zirvesini ve ona eşlik eden Vardar nehrinin şırıltısını temaşa ederken, adına hayat denilen bu nehirde insan ruhundaki sükûneti, içinde hareket eden yaşam nehrinin yansımasını akıtmış olur.

Vardar’ın en bilindik özelliklerinden biri ise Üsküp şehrini doğu ve batı olarak ikiye ayırmasıdır. Doğu kısmında Müslüman kesim yaşam sürürken, batı kısmı Hristiyanların hâkimiyeti altındadır. Gostivar şehrinde olduğu gibi Üsküp şehrinde de hayat Vardar etrafında şekillenmektedir.

Ancak Üsküp için Vardar denildiğinde akıllara nehrin yanında onu tamamlayan Taşköprü ya da diğer ismiyle Fatih Sultan Mehmet köprüsü gelir. 

1451-1469 yıllarında Padişah Fatih Sultan Mehmet’in himayesi ve kontrolü dâhilinde yapılan bu köprü Osmanlı’nın Üsküp’teki mührüdür ve Osmanlı’nın Üsküp’teki sembol eserlerinin en başında gelmektedir. Tarihi Taşköprü’nün en önemli özelliği şehrin batı cephesinde modern şehir merkezi ile şehrin doğu cephesinde Türk Çarşısı’nı birbirine bağlamasıdır. Buna binaen Vardar’ın kuzey bölgesinde kalan Üsküp Kalesi, şehrin en yüksek noktasına kurulmuş tarihi bir kaledir. Kaleye çıkıldığında şehre kuşbakışı bakmak ve Vardar’ın akışına büyülenmemek olası bir durum değil.

Ayrıca Taşköprü’nün 10 kemerinden çağlayan misali akan Vardar nehri, etrafında bulunan gereksiz dev gibi heykellerin şehir estetiğine bir hayli zarar verdiğini tüm Üsküplüler her gün şahit olmakta. İnsanları Vardar nehri kıyısındaki gezintilerinde bir an bile olsun yalnız bırakmayacak bu heykelleri, sadece Vardar nehri kıyısında değil; şehrin merkezinde, caddelerinde, sokaklarında, lokanta ve kafe önlerinde, devlet binalarının girişinde hatta binaların çatılarında, köprü boyunca her adımda görmek mümkün.

Tüm bunlardan anlaşıldığı üzere Vardar, iyisiyle, kötüsüyle, eksiğiyle, fazlasıyla gönül Makedonya’mızın en güzel ve en eski sembolüdür.

Read Previous

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kudüs’te, Gazze’de ölen çocuklar değil insanlığın bizatihi kendisidir

Read Next

K. Makedonya Anayasa Mahkemesi’nde 2 Türk işe alındı