TBMM Başkanı Mustafa Şentop: Türkiye bugüne kadar olduğu gibi her daim Balkanların huzur ve refah içinde yaşamasına destek verecek

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, 20-23 Aralık tarihleri arasında Kuzey Makedonya, Sırbistan ve Karadağ’a yaptığı ziyaretlerle ilgili TIMEBALKAN’a özel açıklamalarda bulundu. Balkanları Türkiye’den ayırmadıklarını söyleyen Şentop, “Buradaki ülkelere ve halklara kendi milletimiz, komşumuz, akrabamız nazarıyla bakıyoruz. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi her daim Balkanların huzur ve refah içinde yaşamasına destek verecektir.” ifadelerini kullandı.

Seyyid EMİN / TIMEBALKAN ÖZEL

1. Kuzey Makedonya’nın Gevgeli kentinden Rumelili Türk bir ailenin evladı olduğunuzu katıldığınız birçok programda gururla belirtiyorsunuz. Sizin için Balkanlar ve özelde Kuzey Makedonya ile Gevgeli ne ifade ediyor?

Ailemin köken olarak Gevgeli’den olması beni ülkenize özel bağlarla bağlamaktadır. Ata toprağım Kuzey Makedonya’yı ziyaret ettiğimde kendimi evimde hissettiğim gibi sizin de aynı duygularla Türkiye’de bulunduğunuzu biliyorum.

2. Türkiye, Balkanlarda elçiliklerle birlikte TİKA, YEE, TRT, AA, Maarif, İBU, Kızılay, Diyanet ve birçok kurum ile önemli işler yapıyor. Yine özellikle son zamanlarda Türkiye, Balkanlarda en çok yatırım yapan ülkelerin başında geliyor. Siz de 20 – 23 Aralık tarihlerinde Kuzey Makedonya yanı sıra Sırbistan ve Karadağ’da resmi temaslarda bulundunuz. Mevcut koşullarda Türkiye’nin bölgedeki etkisini değerlendirir misiniz?

Balkanlar, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerinde şüphesiz ayrı bir yere sahip. Türkiye, Kuzey Makedonya’nın kadim dostudur. Sırbistan ve Karadağ da Türkiye’nin dost ve kardeş ülke olarak gördüğü ülkelerdir. Biz Balkanları Türkiye’den ayırmıyoruz. Buradaki ülkelere ve halklara kendi milletimiz, komşumuz, akrabamız nazarıyla bakıyoruz. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi her daim Balkanların huzur ve refah içinde yaşamasına destek verecektir.

Biz Balkanları Türkiye’den ayırmıyoruz. Buradaki ülkelere ve halklara kendi milletimiz, komşumuz, akrabamız nazarıyla bakıyoruz. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi her daim Balkanların huzur ve refah içinde yaşamasına destek verecektir.

3. 21 Aralık Türkçe Eğitim Günü vesilesiyle başkent Üsküp’te bulundunuz. Kuzey Makedonya Meclisi’nde resmi törenle karşılandınız ve genel kurula hitap ettiniz. Cumhurbaşkanı Stevo Pendarovski ile görüşmenizin yanı sıra İBU, Tefeyyüz gibi ülkedeki önemli eğitim kurumlarını ziyaret ettiniz. İki günlük Kuzey Makedonya ziyaretiniz ve Türkiye-Kuzey Makedonya ilişkileri hakkında neler söylersiniz?

Hem ikili ilişkilerde hem de Kuzey Makedonya’nın uluslararası alanda birçok platformda yer alması, Avrupa ve Kuzey Atlantik kurumlarıyla bütünleşmesi için Türkiye desteğini çok açık bir şekilde ifade ediyor. Türkiye ile Kuzey Makedonya arasındaki ilişkileri belki tek bir olayla anlatmak mümkün. Kuzey Makedonya kendi ismiyle bağımsızlığı ilk ilan ettiği zaman onu ilk tanıyan devlet Türkiye Cumhuriyeti’ydi. Dolayısıyla bu kadar yakın, dostane, samimi bir ilişki var iki ülke arasında.

Bu ilişkinin birçok boyutu var ama bu ilişkiyi daha derinleştiren husus Türkiye’de bugün Kuzey Makedonya toprakları içinde doğmuş, büyümüş veya en azından babaları, dedeleri, dedelerinin babaları bu topraklarda doğmuş, büyümüş, yaşamış insanlar var. Halklarımızı bir araya getiren ortak bir hafıza, paylaşılan mutluluk ve kederler var. Bizi beşeri olarak birbirimize bağlayan esasen karşılıklı bu duygular.

Bu bakımdan Kuzey Makedonya her zaman burada bizim kültürel, tarihî, beşeri ilişkilerimizin olduğu bir coğrafya. Mükemmel düzeyinde ilişkiler var. Biz bunların daha da geliştirilmesi için her alanda siyasi, ekonomik, parlamentolar arası ilişkiler bağlamında geliştirilmesi için gayret gösteriyoruz, bu ona vesile olacak adımlardan birisi, bu ziyaretimiz. Ziyaretimiz süresince gerçekleştirdiğimiz verimli ve dostane görüşmelerde bu konuda karşılıklı bir irade bulunduğunu da memnuniyetle müşahede ettik.

İki ülke arasında ekonomik olarak ulaşmak istediğimiz hedeflerimiz de var. Bu alanda ciddi adımlar atıyoruz. Ziyaretimiz kapsamında görüştüğümüz muhataplarımızla serbest ticaret anlaşmalarının güncellenmesi konusundaki çalışmaları da ele aldık. Ekonomik ilişkileri ve ticaret hacmimizin boyutlarını yükseltecek bir şey bu. Bunun dışında Türkiye kökenli iş adamlarımızın şirketlerinin burada çok önemli yatırımları var, faaliyetleri var. En son gerçekleşen doğal gaz dağıtımı ile ilgili süreçte iki Türk firması son aşamaya kaldı.

Bunun gibi birçok önemli yatırım var. Bunları biz de teşvik ediyoruz. Kuzey Makedonya’nın refahı, kalkınması buradaki insanlar için istihdam oluşturulması bizim de arzu ettiğimiz bir şey. Biz dostlarımızın, kardeş ülkelerin gelişmesine, özellikle ekonomik bakımdan destek vermeyi arzu eden bir ülkeyiz Türkiye olarak.

Ben ilişkilerimizin her alanda daha gelişeceği kanaatindeyim. Gerek Sayın Cumhurbaşkanı Stevo Pendarovski’nin gerekse Meclis Başkanı Sayın Talat Caferi’nin  böyle bir arzu ve istek içerisinde olduklarını, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki ilişkileri geliştirme niyetinde kararlılığında olduklarını gördüm. Bu noktada da memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim.

4. Türkiye ile Kuzey Makedonya arasında kültür, ekonomi, siyaset ve savunma gibi birçok alanda sağlam bir iş birliğinin olduğunu görüyoruz. Siz de “Türkiye ve Kuzey Makedonya’nın dostluğu tüm Balkanlar ve tüm dünya için örnek teşkil etmektedir” diyerek buna vurgu yapıyorsunuz. Her fırsatta “dost ve kardeş ülke” tanımlaması yapılan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kuzey Makedonya’daki FETÖ yapılanmasıyla ilgili birtakım talepleri bulunuyor. Bu konu hakkında beklentileriniz neler?

Türkiye 15 Temmuz’da hain bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldı. Bu darbe teşebbüsünün arkasında FETÖ’nün olduğu artık mahkeme kararlarıyla tespit edilmiş durumda. Türkiye bu örgütle olan mücadelesini sınırları içinde büyük ölçüde tamamladı.

Fakat bu örgütün, hedefindeki ülke Türkiye olmakla beraber, dünyada faaliyet gösterdiği her ülkede güvenlik riski oluşturduğunu da biliyoruz ve bunu dostlarımıza ifade ediyoruz. Bugün de benzer şeyleri dile getirdim.

Dünyada bazı ülkelerde darbe hazırlıkları, darbe teşebbüsleri gibi girişimlerde bulunduğunu bu örgütün faaliyet halinde olduğu ülkelerde ifade ettik, az veya çok, siyasi iktidarlara ve siyasetin, hükümetin işleyişine zarar verebilecek bir potansiyeli barındırıyorlar.

Dolayısıyla biz Türkiye için bir talepte bulunmuyoruz. Kardeş ve dost ülkeler, bu arada Kuzey Makedonya’nın güvenliğine dair dostane bir ikazda bulunduk bu anlamda. Bu örgütün faaliyet gösterdiği her yerden kökünün kazınıp atılması lazım, biz bütün ülkelerde olduğu gibi Kuzey Makedonya’da da FETÖ faaliyetlerinin sona erdirilmesi ve bunların ülkeden tasfiye edilmesinin önemine bir kere daha işaret ettik.

5. Geçtiğimiz günlerde yaptığınız bir konuşmada dünyanın 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yeni bir düzen arayışıyla karşı karşıya olduğunu söylemiştiniz. İnsanlığın 2 yıldır mücadele ettiği Kovid-19 salgını sağlıktan ekonomiye, sosyal yaşamdan teknoloji kullanımına kadar birçok noktada söz konusu yeni düzeni hızlandırma vazifesi görüyor gibi. Yeni düzen arayışında Türkiye ve Balkan ülkelerinin konumunu nasıl yorumlarsınız?

Yaşadığımız olaylar çerçevesinde değerlendirdiğimizde, bitmeyen olayların, görülmeyen hesapların yeniden önümüzde olduğunu görüyoruz. İkinci Dünya Savaşı, meselelere kalıcı çözümler getiremedi. Savaş sonrası kurulan düzen de bunu sağlayamadı. Dünya 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde yeni bir düzen arayışıyla karşı karşıya. Sadece uluslararası ilişkilerde değil; genel olarak bütün alanlarda dünyanın yeniden çok esaslı ve sistematik arayışlar içerisinde olduğunu müşahede ediyoruz. Bu da bir çeşit muhasebe diyebiliriz.

6. Son olarak, TİMEBALKAN aracılığıyla, Balkanlar’daki soydaşlara ve vatandaşlara neler söylemek istersiniz?

Balkanların bizlerin ata toprağı olarak her daim gönül coğrafyamızdaki yeri kaimdir. Biz 100 yıl önce bu topraklardan çıktıktan sonra bile bu coğrafyayla bağımızı hiçbir şekilde koparmadık. Ama şimdi eskisinden çok daha güçlü bağlarla birbirimize bağlıyız. Burada bulunan Yunus Emre Enstitüsü, TİKA ve Maarif Vakfımızla kurduğumuz uhuvvet her geçen gün karşılıklı olarak büyüyor. Biz bu topraklarda kendimizi Türkiye’de gibi hissediyoruz. Bütün komşularımıza, akrabalarımıza ve soydaşlarımıza misafirperverlikleri için yürekten teşekkür ediyorum.

Read Previous

Türk uydu şirketi dünyada bir ilke imza atmaya hazırlanıyor

Read Next

Yunanistan eski Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas yaşamını yitirdi