Ömer Tuğrul İnançer ve Serdar Tuncer TİMEBALKAN’a özel açıklamalarda bulundu

Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’te bulunan Türkiyeli tanınmış Tasavvuf tarihi araştırmacısı yazar Ömer Tuğrul İnançer ve şair, yazar ve yapımcı Serdar Tuncer Balkanlar ve Türkiye ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

TIMEBALKAN ÖZEL

My Mecra Youtube kanalı çekimleri için Balkan ülkeleri Kuzey Makedonya, Kosova ve Arnavutluk’u ziyaret eden mutasavvıf Ömer Tuğrul İnançer ve yazar ve yapımcı Serdar Tuncer, Balkan izlenimlerini paylaştı.

Ömer Tuğrul İnançer, haber sitemize yaptığı açıklamada, Balkanlara çok gidip geldiğini ve buraların maddi olarak da, manevi olarak da, tarihsel ve kültürel olarak da “biz” olduğunu söyledi.

İnsanların en muhtaç olduğu şey olan edebin buralarda çok hakim olduğunun altını çizen İnançer, “Çok terbiyeli insanlar var burada. O terbiye ve tabi tabiat, terbiyenin getirdiği beşeri insani münasebetler beni çok sık buraya gelmeye adeta mecbur ediyor.” dedi.

– Ömer Tuğrul İnançer: Buralar fütuhat-ı İslâmiye’nin gönülle olduğu yerler

Kendisinin Rumeli’yle aile bağlantısı olmadığını ancak bir yeri sevmek için illa toprak bağlantısı olması gerekmediğine dikkati çeken İnançer, “Tabi manevi olarak da evlad-ı fatihan yadigarı fütuhat-ı İslâmiye’nin gönülle olduğu yerler ve bugünkü siyasi sınırlara bakarsak burası Konya’dan da Erzurum’dan da daha evvel.” ifadelerini kullandı.

Sevginin tarif edilemediğini kaydeden İnançer, “Malum yani çorbanın tadı, gülün kokusu kelimeye sığmaz, tadan bilir onun için ben bütün vatandaşlarımın, hemşerilerimin bu diyarlara gelip bu ayniyeti görmelerini tavsiye ederim o zaman aynı zamanda tefekkür dünyamız da genişler.” diye konuştu.

– Ömer Tuğrul İnançer: Birbirimizi tanıyınca lisana da hacet kalmıyor, gönül lisanı devreye giriyor o zaman anlaşma oluyor

2004 yılında Üsküp’e inip Kalkandelen’e giderken yolda gördüğü minarelerden çok etkilendiğini kaydeden İnançer, “Ben 2004’te ilk Üsküp’e inip Kalkandelen’e giderken yolda gördüğüm minarelerden çok etkilenmiştim, başka yerde de insanlar, Müslümanlar, camiler var. E bunu zaten biliyordun niye etkilendin, niye hislendin. Gözle görmek başka. Oradan Prizren’e geçmiştim, köfteci, muhallebici, fırın Türkçe yazıyor, alışveriş yaparken Türkçe. Tabi lisan çok önemli anlaşma vesilesi olarak ama o dış vesileler bitip de birbirimizi tanıyınca lisana da hacet kalmıyor, gönül lisanı devreye giriyor o zaman anlaşma oluyor.” ifadelerini kullandı.

Buraları çok sevdiğini ve sevginin karşılıksız olmadığına inandığına vurgu yapan Ömer Tuğrul İnançer, “Muhabbet karşılıklı olur, ben sana hayran sen cama tırman olmaz. Ben burayı çok seviyorsam, bura ve buralılar da beni çok seviyorlar. Diyeceksiniz ki yerin sevgisi olur mu insana, olur hadisle sabit. Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz buyuruyorlar ki ‘Ben Uhud’u severim, Uhud beni sever’. O demek ki cansız diye bir şey yok, sevgi her yerde vardır. Buranın dağı, taşı, insanını ben ne kadar seviyorsam onlar da beni o kadar seviyor. Allah muhabbetimizi baki eylesin.” değerlendirmesinde bulundu.

– Serdar Tuncer: Burası mukaddes bir emanet gibi

Yapımcı ve yazar Serdar Tuncer ise bir büyüğünün kendisine söylediği ‘Balkanlar Anadolu’dan daha Osmanlıdır’ sözünü hatırlatarak şöyle konuştu:

“O laf gençliğimizde bize biraz gîran gelirdi, derdik ki Osman abi Rumeli’yi çok sevdiği için böyle söylüyor. Ama buralara gide gele, gide gele dedim ki Osman abi az bile söylemiş, niçin? Çünkü burada dolaşırken toprağın üstünde bakıyorum bizim mimarimiz var, sokaklarda bizim insanımız var, bizim lisanımız var, bizim ahlakımız var, şehirde bizim silüetimiz var. Her şeye rağmen, yani gözükmesin diye sağından solundan çerçevelenmeye çalışılmasına rağmen görünen silüet bizim ve burada toprağın altında da bizim dedelerimizin saçları var. Burası mukaddes bir emanet gibi.”

Rumeli’den çekilmek zorunda kalındığına dikkati çeken Tuncer, “Yani bir annenin evladından çekilip koparılması gibi çıkıp gitmişiz dolayısıyla omuzlarımızda asırların borcuyla dolaşıyoruz bu topraklarda, mahcup dolaşıyoruz ama hamdüsenalar olsun Türkiye güçlendikçe, Türkiye’nin duruşu kavileştikçe, Türkiye dünyada söz sahibi oldukça görüyorum ki bizim buradaki insanımız da daha bir kendine güvenerek, daha bir başı dik, daha bir alnı açık, böyle dolaşmaya başlıyor. Bu çok kıymetli bir şey.” ifadelerini kullandı.

– Serdar Tuncer: Üsküp dediğiniz yer bana Üsküdar’dan daha uzak değil

Buralarda yaşayanların asil duruşunu muhafaza ederek güzellikleri yaşatmaya devam etmesi gerektiğini söyleyen Tuncer, “Üsküp dediğiniz yer bana Üsküdar’dan daha uzak değil. Bu kadar yakınımda. Mesela dün yaptığımız programda, sokakta insanlarla karşılaşınca, siz diyorsunuz ya, “bir resım da çıkalım” fotoğraf çekinelim değil, bir resım da çıkalım diyenlerin anlattıkları, söyledikleri onlar yetiyor zaten ciğer parçalamaya. Aman sağlam durun, aman güçlü olun, aman siz kıymetlisiniz. Aidiyet duygusu devam ediyor, sınır masa üstünde çizilir, cetvel koyup çizilir, savaşlar çizer ama gönüle kim, nasıl sınır çizecek ki.” diye konuştu.

Cemil Meriç’in sevdiği kadın Lamia hanımdan ayrılırken söylediği bir hatırayı paylaşan Tuncer, “Sevdiği kadından ayrılmak zorunda kalınca ona diyor ki; Üzülme, ben gitmiyorum, sen de kalmıyorsun. Ben biraz seninle kalıyorum, sen biraz benimle geliyorsun. Biz buradan alıp başımızı gitmek zorunda kalmışız ama buraları alıp gitmişiz. Kendimize buraları bırakıp gitmişiz dolayısıyla ayrılık yok, birazcık mesafe var.

Read Previous

İHH, Kuzey Makedonya’daki liseye iç tefrişat desteği sağladı

Read Next

Yunanistan tarafından geri itilen düzensiz göçmenlere Mehmetçik yardım eli uzattı