Kuzey Makedonya’nın güneybatısındaki Manastır (Bitola) şehrindeki Türk-İslam eserlerinden Kadı Mahmud Camii’nin (Yeni Cami) sözde “Hristiyan ve İslam Kültür Mirası Müzesi” olarak hizmete verilmesiyle ilgili sanat tarihçisi Behicuddin Şehabi’nin kaleme aldığı “Manastır Yeni Camii ile İlgili Son Gelişmeler” başlıklı yazıyı ilginize sunuyoruz.
Manastır şehrinin merkezinde Osmanlı döneminde 1558 yılında Kadı Mehmet efendi tarafından inşa edilen Yeni Cami, 1943 yılına kadar asli görevinde bulunmuş, bir dönem depo olarak kullanıldıktan sonra Eski Komünist Yugoslavyası’nda 1954 yılında, o dönemin Komünist lidelerinden biri olan Moşa Piyade adıyla galeriye dönüştürülme kararı alınmış, 1957 yılından itibaren de onarılıp galeri olarak faaliyete başlamıştır.
Her ne kadar 1960 yılında o dönemin İslam Dini Birliği Vakıf dairesinin girişimiyle bir ara kısa bir dönem iade edilmiş ise de bu cami, sonra aynı yıl yine zapt edilerek “Moşa Piyade Sanat Galerisi” olarak 1990 yılına kadar faaliyet göstermiştir. Komünizmin yıkılışından sonra 1990 yılında galeriden “Moşa Piyade” adı çekilmiş ve yalnız Yeni Cami Sanat Galerisi olarak faaliyetine devam etmiştir. O dönemden itibaren İslam Dini Birliği harekete geçerek bu caminin vakıf malı olarak iade edilme sürecini başlatmış ve bu çalışmalar bugüne kadar aralıksız devam etmektedir.
Hal böyle iken 1992 yılında bir dönem cami külliyesinin bir parçası olan ve cami karşısında bulunan Osmanlı eseri Saat Kulesine haç takılarak bu caminin ve mekanının ötekileştirilme veya bir nevi hristiyanlaştırılma girişimleri başlatılmıştır. 2002 yılında caminin içinde kilise temelleri bulmak için başlatılan arkeolojik kazılarla camiyle ilgili bu ard niyetli girişimler yeniden hortlamıştır. Bundan sonra her yıl Manastır Kültür Mirası Koruma Kurumu ve Müzesi tarafından bu araştırmalar 2009 yılına kadar peyderpey devam etmiştir. Bu da, Manastır Koruma Kurumu’nun Kültür Bakanlığı’nın yıllık bütçesinden tahsis edilen maddi destekle sürdürülmüştür. Kazı çalışmaları neticesinde eski bir yapıya ve yapının duvar kalıntılarına rastlanmış, hiçbir bilimsel dayanağı ve kanıtları olmamasına rağmen bu bulgular üzerinden caminin Aziz Gyorgyi kilisesinin temelleri üzerine inşa edildiği iddiası kasıtlı olarak ortaya atılmıştır.
Diğer taraftan, Makedonya ve genelde Balkan coğrafyasında birçok cami, eski daha küçük camilerin temelleri üzerinde inşa edilmiş ve genişletilmiş oldukları bilinmektedir. Mukayese olarak Makedonya’da Kırçova kasabasındaki Sultan Beyazıt ve Pirlepe Çarşı Camii’nde yapılan arkeolojik kazılar sonucunda, daha eski camilerin kalıntıları ortaya çıkmıştır. Bundan hareketle, Manastır örneğinde mevcut bibliografyada ve eski Manastırlıların ifadelerine göre zamanında Yeni Cami külliyesi etrafında iki küçük kadim caminin var olduğundan bahsedilmektedir. Zaten 16. asır eseri olan bu caminin “Yeni Cami” olarak adlandırılmış olması, bu ihtimali güçlendirmektedir.
2010 yıllarından sonra Manastır Kültür Eserleri Koruma Kurumu ve Müzesi’nin o dönemdeki müdürü Zoran Nikolovski, ortaya çıkarılan sözde kilise temellerinden hareketle bu eserin bir Hristiyan ve İslam kültürünün ortak eseri olduğu düşüncesini kamuoyu ve yetkililerle paylaşmıştır. Ancak kendisine, bu girişiminin Müslümanlar açısından kabul edilemez bir durum olduğu net bir dille hatırlatılmıştır. Çünkü, temellerin başka bir dini inanca ait oldukları ispat edilse dahi, bu bağlamda şunu ifade etmeliyiz ki, kültür mirasının korunması ile ilgili Avrupa Sözleşmeleri ve talimatlarında belirtilen hükümlere göre, esas olarak mevcut kültür eseri sıfatı muhafaza edilmelidir ki, bu durumda Yeni Cami ancak bir İslam kültür eseri sıfatını taşımaktadır.
Benzeri hükümler UNESCO’nun kanunlarında da mevcuttur. Makedonya İslam Dini Birliği bu süreç içinde camiyi “Yeni Cami Galerisi” olarak da olsa, mülkiyetine iade edebilme faaliyetlerine devam etmiş, hatta meseleyi Strazburg Uluslararası Mahkemesi’ne kadar taşımıştır. Uzun bir aradan sonra bu yıl VMRO-DPMNE partisinin iktidara gelmesiyle Nikolovski yeniden Manastır Koruma Kurumu Müdürü olarak tayin edildi ve ilk icraatlarından biri olarak, Yeni Cami’yi galeriden, Hristiyan ve İslam Kültür Müzesi’ne dönüştürmek oldu. Alelacele aldığı bir kararla galeriyi adapte etmiş ve Müze’nin promosyonuyla ilgili afiş ve davetiyeleri hazırlayarak bir emri vakiyle 21 Kasım 2024 tarihinde açılışı yapmıştır. “Ya tutarsa” anlayışıyla yaptığı bu açılış kamuoyona hemen sızmış, Müslümanlar arasında büyük bir infiale sebep olmuştur. Bu açılışa Manastır Müftülüğü de davet edilmiş, fakat Müftülük mensupları, böyle tek taraflı bir kararı katiyyen onaylamadıklarını belirterek bu olayı sert bir dille kınamıştır. Ancak meselenin siyasi yönü üzücü bir boyut almıştır.
Başta muhalefette olan Türk, Arnavut ve diğer müslüman partiler sert bir dille bunu kınamış ve böyle bir girişimin kesinlikle kabul edilemez olduğu belirtilmiştir. İktidar ortağı olan Arnavutların VLEN koalisyonu, her ne kadar bu girişimi kınamış ise de, sorumluluğu maalesef gerçek adrese değil, önceki dönemlerde uzun zaman iktidarda olan Demokratik Bütünleşme Birliği partisine ve şahsıma yüklemeye çalışmıştır. Arkeolojik kazılarının izinleri güya, dönemin Milli Konzervasyon Müdürü olarak sözde benim tarafımdan verilmiş, caminin kiliseye dönüştürülmesi bizim kararımızla olmuş, hatta müzenin de bizim tarafımızdan kurulduğu yönünde VLEN koalisyonu olarak akıl almaz, çelişkili ifadelerle dolu bir kamuoyu bildirisi yayınlanmıştır.
İftira ve kasıt içeren bu bildiri; şahsımı, misyonumu, mücadelemi ve faaliyetlerimi iyi bilen kişiler arasında büyük bir şaşkınlık uyandırmış ve iftira davası açmam gerektiği yönünde telkinlerde bulunmuş olsalar da, bu olayı şahsileştirmek ve siyasileştirmek yerine, gerçeklerin ne olduğunu anlatmak ve meselenin halledilmesi yönünde neler yapılması gerektiğini belirtmek yolunu tercih ettim.
Şahsıma karşı yönlendirilen suçlamaları bertaraf etmek amacıyla, yukarda verdiğim bazı kronolojik bilgilere ek olarak, meselenin hukuksal yönünü de kısaca anlatmak isterim ki, bu projeyle uzaktan yakından bir alakamın olmadığı aydınlanmış olsun. Kültür Mirası Koruma Kanunu’nun 55. maddesine göre arkeolojik kazıların izni, yalnız Kültür Mirası Üst Kurulu tarafından verilmektedir. Bu izin, ilgili yerel müze ve kurumun talebiyle yapılmaktadır ki, bunların başında kimlerin olduğunu kamuoyu çok iyi bilmektedir.
Birinci dönem 2005-2006 (bir buçuk yıl), ikinci dönem 2008-2011 (üç buçuk yıl) yılları arasında iki dönem, toplam beş yıl Makedonya Milli Konzervasyon Merkezi Müdürü görevinde bulundum. Mevcut yasalara göre, Kültür Bakanlığı’nın yerel kurum ve müzelere tahsis ettiği projelerde Milli Konzervasyon Merkezi’nin hiçbir yetkisi yoktur. Dolayısıyla Manastır Koruma Kurumu ve Müzesi’nin bütçesi, doğrudan doğruya Üst Kurula ve Bakanlığa bağlıdır. Yeni Cami Galerisine Manastır Kurumu’nun talep ettiği projenin, arkeolojik kazıların ve bütçenin onayı, dönemin Kültür Bakanı Elizabeta Kamçevska-Milevska ve Üst Kurul Müdürü Pasko Kuzman tarafından verilmiştir.
Milli Konzervasyon Merkezi ise, sadece koruma kurumlarının mevcut olmadığı bölgelerde projeler üretme yetkisine sahiptir. Ancak, bir başka kanun olan Kültür Kanunu’nun 61. maddesine dayanarak yabancı vakıflar ve kuruluşlarla yaptığımız işbirliği sonucunda protokoller imzalayarak, Manastır’da faaliyetlerimizi hızlı bir şekilde geliştirme imkanına sahip olduk ve bir sürü başarılara imza attık. Bu bize yasaların verdiği bir haktı. O dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nden TİKA ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Avrupa Birliği fonlarıyla protokoller imzalayarak birçok proje gerçekleştirdik. Ki bunlar arasında Manastır İshakiye Camii, Haydar Kadı Camii, Kadı Mehmet Çelebi Camii ve Manastır Çarşısındaki bazı sivil yapılar da yer almaktadır.
Müzeler Yasası’nın 7. maddesine binaen ise, müzelerin açılması için “Özel şartların yerine getirilmesi” gerektiği belirtilmekte ve bazı maddi, hukuki, etüd çalışmalarının yerine getirilmesi şartı koşulmaktadır. Bu maddeye göre, bir müzenin kurulması için tek yetki sahibi Kültür Bakanıdır. Kültür Bakanı, ilgili kurumun talebi üzerine 30 gün içinde karar alıp, Bakanlar Kurulu’nun onayına sunmaktadır. Aldığımız bilgilere göre, Yeni Cami Sanat Galerisi’nin Hristiyan ve İslam Kültürü Müzesi’ne dönüştürülmesine dair Kültür Bakanlığı’nda bir işlem yapılmamıştır ve bu girişim gereken prosedürden geçmemiştir. Dolayısıyla 21 Kasımda yapılan bu açılış, korsan bir açılıştır, yasal değildir ve adı geçen Manastır kurum müdürünün bir hezeyanıdır.
Durum böyle iken, VLEN koalisyonunun açıklamasının ne kadar delilsiz olduğunu ve nasıl asılsız ve yanlış bilgiler içerdiğini, özellikle şahsıma yönelik nasıl çamur atılmak istendiği açıkça ortaya çıkmaktadır. VLEN Koalisyonunun kamuoyu açıklaması, yalnız 2011 yılında Manastırlı bir şahsın farklı gayelerle bana karşı kullandığı asılsız iddialarını bir gerekçe ve delil olarak göstermesine dayanmaktadır. O dönem milletvekilliğim başlamıştı. 2014 yılında ise, Kültür Bakanlığı Müsteşarı görevine getirildiğimde Vakıflar Genel Müdürlüğü ve TİKA ile Manastır’da Osmanlı kültürü eserleri üzerindeki yoğun çalışmalar hızlandırılmıştı.
Yeni Camii’nin müzeye dönüştürülmesi kararı Kültür Bakanı’nın onayından geçmediği doğrulanırsa, yapılacak olan tek şey, bu Yeni Cami’nin bir galeri statüsüyle dahi olsa, vakıf malı olarak gerçek sahibi İslam Dini Birliği’ne iade edilmesi için başta Makedonya İslam Dini Birliği olmak üzere, muhalefet ve iktidardaki müslüman siyasi partiler, STK’lar ve benzeri kurumlar kararlı bir şekilde ortak mücadele vermelidir. Bunun tersi, ancak hüsran ve hüzündür.
Dr. Behicüddin ŞEHABİ
Sanat Tarihçisi 24.11.2024, Üsküp