Kültürel Bilinçsizlik

1912 den sonra şehirler terk edilerek Anadolu’ya göçler başlar. Bu göçler sistematik olarak yeni gelen rejim tarafından zorunlu hale getirilmiştir. Buradaki hedef şehirlerdeki Müslüman nüfusu Anadolu topraklarına kaydırmaktı. Dolayısıyla şehrin demografik yapısıyla oynanmaya çalışılmıştır. Bu olaylar daha sonraki yıllarda artarak devam edecek İkinci Dünya Harbi ile beraber zirve noktasına ulaşacaktır. Bu gelişmelerle beraber istedikleri hedefe bir nebze ulaşabilmişlerdi fakat sıra Osmanlı’dan kalma eserlerin yok edilmesine gelecekti.

Tarihi gerçekler

Sahipsiz kalan şehirler veyahut terk edilen şehirler mevcut devlet mekanizmasının vicdansız merhametine kalmıştır. Olanlar tarihi eserlere olacak bu eserler dışlanacak hatta yıkılmaya tabi tutulacaklardır. İlk icraatlarından biri Üsküp merkezinde, taş köprünün yanında yer alan Burmalı Camisini 1925 yılında yıkmak olmuştur. İstedikleri tarihi esere müdahale edebiliyorlar hatta yıkabiliyorlardı.

Asıl Osmanlı tarih eserlerinin büyük bir kısmı komünist rejimi zamanında (1945-1990) “imar planları” iddiasıyla yıktırılmıştır. Bunun en önemli örneklerinden biri de Üsküp’teki Yelen Kapan Camii yıktırılıp yerine modern devlet binaları inşa edilmesidir. Kalkandelen ve Gostivar’da aynı şekilde modernizasyon adı altında çoğu tarihi çarşı camilerini bu şekilde kaybetmiştir. Onların yerini rejimin inşa ettirdiği yapılar almıştır. Bunlar dışında depo binası olarak kullanılan dini yapılar da mevcuttur.

Bir diğer husus ise bölge yetkilileri istedikleri tarihi binayı kendileri sahiplenebilmekteydiler. Pirlepe ve Manastır şehirlerinin önemli sembolleri arasında yer alan saat kulelerin bir gecede işlevselliği degiştirilmiştir. Yani Osmanlı saat kulelerine haç takılarak kendilerine ait olduğunu göstermek istemişlerdir.

Makedonya 2001 yılında başlayan iç savaş neticesinde elli yedi cami tahrip edilmiştir. Bunlar arasında tarih eser olarak Pirlepe Çarşı Camii, bu saldırılar sonucu tamamen yıkılmıştır. Olagelen herhangi bir durumda bu eserler imha edilmeye çalışılmaktadır. Osmanlı Devleti’nin kalıntıları olarak bu eserlere sahip çıkılması gerekmektedir aksi takdirde yok olmalarını izleyeceğiz. Kültürel mirasına sahip çıkmayanlar başka milletlerin kültür etkisi altına girerler. Kültürlerini kaybeden toplumlar aynı zamanda özgürlüklerini de kaybederler………

Read Previous

Ohri Havalimanı’na yeni terminal

Read Next

Vatikan, Bosna Hersek’e AB üyeliği için aday ülke statüsü verilmesinden memnun