Kosova’da UÇK tasfiye mi ediliyor?

Kosova Kurtuluş Ordusu’nun eski üyelerinin son dönemlerde karşı karşıya kaldığı suçlamalar, bağımsızlık yanlısı savaşçıların yaptığı mücadelenin, yine Batı’nın rızasıyla “tarihin tozlu raflarına kaldırıldığı” yorumlarını gündeme getirdi.

Kosova‘nın 1990’lı yılların sonunda Sırp zulmüne ve Slobodan Miloseviç‘in baskıcı politikalarına karşı verdiği bağımsızlık mücadelesi sırasında Arnavutların direniş hareketi olarak kurulan ve ardından Batı’nın da desteğini alan Kosova Kurtuluş Ordusu‘nun (UÇK) eski üyelerinin son dönemlerde karşı karşıya kaldığı suçlamalar, bağımsızlık yanlısı savaşçıların yaptığı mücadelenin, yine Batı’nın rızasıyla “tarihin tozlu raflarına kaldırıldığı” ve unsurlarının bir bir “lağvedildiği” yorumlarını gündeme getirdi.

Avrupa’nın en genç ülkesinin en yüksek kademelerine geçtiğimiz son 10 yılda nüfuz eden ve UÇK’nin bağımsızlık mücadelesi süresince yöneticiliğini yapan isimler, Lahey’deki Kosova Özel Savcılığı’nın hedefi haline gelmeye devam ediyorlar. Son olarak Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi ile eski Meclis Başkanı Kadri Veseli hakkında, 1998-1999 yıllarındaki Kosova Savaşı’nda sivillere karşı savaş suçu işlediklerine dair hazırlanan iddianamenin kamuoyuyla paylaşılması, Kosova Savaş Suçları Özel Mahkemesi’nin ve bünyesindeki savcılığın bu işin peşini bırakmayacağını gösteriyor.

Konunun uzmanları, Kosova’da binlerce sivili katleden dönemin Sırp askeri yetkililerinin henüz hiçbir suçtan dolayı cezalandırılmamalarını çifte standart olarak tanımlıyor; son dönemlerde kamuoyuyla paylaşılan iddianamelerin mahkeme tarafından henüz kabul edilmemiş olmasının da Sırbistan’la diyalog halinde olan Kosova’ya karşı siyasi bir hamle olarak kullanıldığını söylüyor.

Kosova Özel Savcılığı son olarak geçtiğimiz hafta Kuzey Makedonya’daki en büyük siyasi parti olan Demokratik Bütünleşme Birliği (BDİ) Genel Başkanı ve (Kosova’daki UÇK’den bağımsız, ancak işbirliğine sahip) eski Ulusal Kurtuluş Ordusu’ndan (UÇK) Ali Ahmeti’yi ifade vermek üzere, tanık olarak davet etti. Konuyla ilgili olarak sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Ahmeti, hangi tarihte ifade vereceğini bildirmeksizin, Lahey’deki yetkililerle yapıcı ve işbirliğine dayalı bir iletişim kurduğunu belirtti. O dönem Makedonya olarak adlandırılan ülkede 2001 yılında meydana gelen iç karışıklıklarda etkin olan ve daha sonra silahsızlandırılan Ulusal Kurtuluş Ordusu’nun kurucusu ve komutanı Ahmeti “Ben her zaman seçici olmayan bir adaletin destekçisi oldum. Sırp Miloseviç rejimin gerçekleştirdiği soykırım karşısında Arnavut halkının kurtuluş savaşının saflığını kanıtlamak için yargının tamamen emrindeyim” açıklamasını yapmıştı.

Savcılığın ilk üst düzey “kurbanı” eski Başbakan Ramush Haradinaj

Kosova Özel Odaları ve Özel Savcılığı olarak da anılan özel mahkeme ve bünyesindeki özel savcılık aslında 2011’de kurulmuştu. 1998-2000 yıllarında bölgede işlendiği öne sürülen savaş suçlarını araştırmak ve yargılamak amacıyla oluşturulan bu yargı organı uluslararası hâkim ve savcılardan oluşuyor. Hollanda’nın Lahey kentindeki özel savcılık, 2019’un başından beri onlarca eski UÇK mensubunu daha ifade vermek üzere davet etmiş olsa da, savcılık Kosova siyasetine damgasını ilk kez geçen yıl Temmuz ayında vurdu.

O dönem başbakanlık görevinde bulunan ve UÇK eski komutanlarından olan Ramush Haradinaj, Hollanda’nın Lahey kentindeki Kosova Özel Savcılığı tarafından “şüpheli” sıfatıyla çağrılmış ve bu nedenle Haradinaj daha sonra başbakanlık görevinden ayrılmıştı. Böylece erken seçimlerden yorulmuş bu genç ülkeye bir kez daha seçim yolu görünmüştü.

Haradinaj ise savcılık tarafından ifadesinin alınmasının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, avukatlarının tavsiyesi üzerine, kendisine yöneltilen sorulara yanıt vermediğini ifade etti ve bu süreçte susma hakkını kullandığını söyledi.

Kosova-Sırbistan diyalog sürecine “savaş suçu” engeli

Eski UÇK’lileri zaman zaman ifadeye çağıran savcılık, bu kez 24 Haziran’da Kosova ile Sırbistan arasında Washington’da düzenlenmesi planlanan diyalog toplantısı öncesinde yeniden gündeme geldi. Savcılık, Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi ve eski Meclis Başkanı Kadri Veseli hakkında, Kosova’daki savaşta (1998-1999) insanlığa karşı suç ve savaş suçu işledikleri gerekçesiyle iddianame hazırladığını kamuoyuyla paylaştı. Bunun üzerine, diyalog için Washington’a gitmek üzere yola çıkan Thaçi toplantıya katılmayacağını bildirerek ülkesine geri döndü.

Konunun uzmanları, Kosova’da binlerce sivili katleden dönemin Sırp askeri yetkililerinin henüz hiçbir suçtan dolayı cezalandırılmamalarını çifte standart olarak tanımlıyor; son dönemlerde kamuoyuyla paylaşılan iddianamelerin mahkeme tarafından henüz kabul edilmemiş olmasının da Sırbistan’la diyalog halinde olan Kosova’ya karşı siyasi bir hamle olarak kullanıldığını söylüyor.

İddianamede Thaçi ve Veseli ile adı geçen diğer şahısların yaklaşık 100 kişinin ölümünden sorumlu oldukları öne sürülürken, şüphelilerin cinayet, sürgün ve işkence gibi savaş suçlarıyla suçlandıkları kaydedilmişti. İddianamede adı geçen diğer şahısların kimlikleri ise kamuoyuyla paylaşılmadı. Böylece, Priştine-Belgrad diyaloğunda arabuluculuk yapmak isteyen ABD’ye Avrupa merkezli bir savcılık tarafından engel konulmuş oldu ve bunun siyasi bir manevra olduğu yorumları yapıldı.

Öte yandan, Özel Savcılık tarafından ifadesi alınmak üzere Lahey’e giden Kosova Cumhurbaşkanı Thaçi burada dört gün boyunca saatlerce ifade verdi. İfadesinin ardından ülkesine dönen Thaçi, Kosova ile Arnavutluk’u bağlayan Morina sınır kapısı önünde toplanan binlerce kişi tarafından davul zurnayla karşılandı. Siyasi anlamda yılların yıprattığı Thaçi böylece ülkedeki popülaritesini de yeniden artırdı.

Ülkeye dönüşünün ardından ulusa seslenen Thaçi, gerçeğin sonuna kadar aydınlatılmasıyla ilgili sürece tam saygısının olduğunu vurguladı. İfadesinin detaylarına girmeyen Thaçi, bu sürecin bir kez daha ve son kez UÇK’nin tarihi rolünü mühürlediğini ifade etti.

Aynı dönem Kosova Meclisi ise “halkın değerlerinin savunulmasında siyasi ve sivil birlik” yasa tasarısını genel kurulda onayladı. Yasa tasarısı “Sırp devletinin yaklaşık 1 milyon insanı organize bir şekilde yerinden ederek etnik temizlik yaptığı, bin 300’ün üzerinde çocuk olmak üzere 12 bin sivili öldürdüğü, 400’ün üzerinde katliam gerçekleştirdiği, yaklaşık 20 bin kadın ve genç kıza tecavüz ettiği ve Kosova vatandaşlarının mülklerini, kültürel, dini ve tarihi eserlerini ve ülkenin altyapısını yok ettiğini” vurguluyordu.

UÇK’nin bağımsızlık mücadelesi baltalanıyor mu?

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Kosova’nın başkenti Priştine’de Türkiye Diyanet Vakfı’nın (TDV) katkılarıyla Priştine Merkez Camisi’nin yapılmasına marjinal bir grup karşı çıkmıştı. Bu olaya UÇK üyelerinin de karışması UÇK’nin bağımsızlık mücadelesinin birileri tarafından baltalanıp baltalanmadığı sorusunu akıllara getirdi.

Protestoya katılım iki elin parmağını geçemezken, çağrıyı eski UÇK askeri Binak Gaşi’nin yapması, ancak protestoya katılmaması dikkatleri çekti. Başta İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) olmak üzere birçok Türk kurum ve kuruluşunun ülkedeki gazi ve şehit ailelerine her dönem yardım ettiği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, gazi olarak nitelendirilebilecek eski bir askerin yaptığı bu çağrı tepki topladı.

Avrupa’nın en genç ülkesinin en yüksek kademelerine geçtiğimiz son 10 yılda nüfuz eden ve UÇK’nin bağımsızlık mücadelesi süresince yöneticiliğini yapan isimler, Lahey’deki Kosova Özel Savcılığı’nın hedefi haline gelmeye devam ediyorlar. Son olarak Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi ile eski Meclis Başkanı Kadri Veseli hakkında, 1998-1999 yıllarındaki Kosova Savaşı’nda sivillere karşı savaş suçu işlediklerine dair hazırlanan iddianamenin kamuoyuyla paylaşılması, Kosova Savaş Suçları Özel Mahkemesi’nin ve bünyesindeki savcılığın bu işin peşini bırakmayacağını gösteriyor.

Savcılığın “son kurbanı” Kuzey Makedonya’dan

Kosova Özel Savcılığı son olarak geçtiğimiz hafta Kuzey Makedonya’daki en büyük siyasi parti olan Demokratik Bütünleşme Birliği (BDİ) Genel Başkanı ve (Kosova’daki UÇK’den bağımsız, ancak işbirliğine sahip) eski Ulusal Kurtuluş Ordusu’ndan (UÇK) Ali Ahmeti’yi ifade vermek üzere, tanık olarak davet etti. Konuyla ilgili olarak sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Ahmeti, hangi tarihte ifade vereceğini bildirmeksizin, Lahey’deki yetkililerle yapıcı ve işbirliğine dayalı bir iletişim kurduğunu belirtti. O dönem Makedonya olarak adlandırılan ülkede 2001 yılında meydana gelen iç karışıklıklarda etkin olan ve daha sonra silahsızlandırılan Ulusal Kurtuluş Ordusu’nun kurucusu ve komutanı Ahmeti “Ben her zaman seçici olmayan bir adaletin destekçisi oldum. Sırp Miloseviç rejimin gerçekleştirdiği soykırım karşısında Arnavut halkının kurtuluş savaşının saflığını kanıtlamak için yargının tamamen emrindeyim” açıklamasını yapmıştı.

Hangi iddianame veya olay hakkında ifade vereceğini bildirmeyen Ahmeti’nin, partisinin Kuzey Makedonya’da 15 Temmuz’da gerçekleşen erken genel seçimden yeni çıkması ve henüz hükümetin kurulmadığı bir dönemde Lahey’e davet edilmesi dikkati çekiyor.

Kosova Özel Odalarının, Thaçi ve Veseli başta olmak üzere, hakkında iddianame hazırlanan şahıslar için karar vermesine 6 ay gibi bir süre kaldı. Bu kapsamda Avrupa Birliği (AB) ve NATO hedefindeki Batı Balkan ülkelerindeki siyasetin, bu bağlamda alınacak kararlar ışığında yıl sonuna kadar şekilleneceği söylenebilir.

Read Previous

Dünya Sağlık Örgütü’nden Bosna Hersek’e tıbbi malzeme yardımı

Read Next

Balkanlar’da artan Kovid-19 vakaları bazı tedbirleri geri getirdi