“Bulgaristan, ırkçılığı herhangi bir suçu ağırlaştıran bir neden saymalı”

“Hükümetin derhal atması gereken adımlardan biri, ırkçı teşviklerin herhangi bir suçu ağırlaştırıcı sebep olarak düzenlenmesi, zorla göç ettirilmesinin ve bir azınlığın üyeleri olarak tanımlanan kişilerin kayıt işlemlerine ilişkin kararlar da dahil olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamaktır.”

Bunlar, birkaç gün önce Bulgaristan’ı ziyarette bulunan Avrupa Birliği (AB) Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic tarafından yapılan bir dizi kritik saptama ve öneriden sadece birkaçıdır. Bu kritik saptama ve öneriler, Avrupa Komisyonu’nun Bulgaristan hakkındaki özel raporunu açıklamasından önce en eski pan-Avrupa ve insan hakları örgütü tarafından yayınlandı ve genel olarak raporda ne yazılacağının özetidir. Mijatoviç’in ziyareti sırasında bulunulan saptamalarla ilgili yazılı açıklamanın başlığı, “Bulgaristan insan haklarının bir tehdit olarak gösterilmesine karşı durmalı ve nefret söylemleri ve aile içi şiddet ile mücadele çabalarını artırmalıdır”.

Açıklamada yalnızca Romanların değil, diğer azınlık gruplarının söz konusu olduğu belirtilmektedir.

Mijatovic, yazılı açıklamasında, “Bulgaristan’daki azınlık gruplarına karşı tutuma ve imaja yönelik siyasi ve kültürel değişime ihtiyaç var. (…) Aşırılık yanlısı gruplar tarafından düzenlenen gösterilerden endişe duyuyorum ve yetkilileri bu tür yürüyüşleri kategorik bir şekilde ve kamusal olarak kınamaya çağırıyorum” diyor.

Şu anda Ceza Kanunu’nda bu yönde en son 2011’de değişiklikler yapılmıştır ve ırkçılığın kapsamı- vaaz ve kışkırtmadan, şiddet kullanımı ve başka sının mülküne zarar vermekten, bu tür örgütlere üye olma veya bu tür eylemlerin sistematik olarak işlenmesine kadar oldukça geniştir. Cezalar 6 yıla kadar hapis cezasına kadar ulaşıyor.

Sorun yasalarda değil uygulamada

Dunja Mijatovic’in ifadesine göre sorun, Ceza Kanunu’nun fiili olarak uygulanmaması ve özellikle yetkililerin düşmanlık ve nefret söylemlerine neredeyse tepkisiz ya da pasif olmalarıdır. Mijatovic, şu ifadeleri kullandı: “Bazı üst düzey politikacıların nefret söylemleri kullandığı ciddi olaylara tepki verilmemesi – ki bu sistematik olarak cezasız kalan bir şey, endişe vericidir”.

Mijatovic, Romanların Voyvodino köyünden de dahil olmak üzere birçok köyden Roman karşıtı yürüyüşlerin ardından evlerini terk etmeye zorlanmasını kınıyor. AB İnsan Hakları Komiseri, ”Bu tür yıkıcı olaylar, nefret söylemlerinin insanların ve bütün toplulukların yaşamları üzerindeki yıkıcı etkisini göstermektedir. Yetkililerin, etkilenen kişilerin durumuyla acilen ilgilenmeleri için ısrar ediyorum” diye belirtti.

İstanbul Sözleşmesi ve yanlış bilgilendirme hakkında

AB İnsan Hakları Komiseri, ‘İstanbul Sözleşmesi’ olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Çocuk Koruma Stratejisi, Sosyal Hizmetler Kanunu’ndaki değişiklikler karşıtı tavırlardan, yanlış bilgilendirmeden ve basın özgürlüğünün kötüleşmesinden dolayı bu belgeler üzerine normal bir tartışma yapılamadığını kaydetmektedir.

Mijatovic, ”Birkaç yıl önce İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanmasıyla ilgili başlayan kamuoyu tartışmaları yanlış bilgilendirme ve toplumda uzun süredir devam eden cinsiyet klişelerinin yeniden doğrulanmasına neden olmuştur. Hükümetin Çocuk Stratejisi’ni geri çekmesi ve çoktan kabul edilen Sosyal Hizmetler Kanunu’nda değişikliklerin yürürlüğe girmesinin olası bir ertelemesi de aynı çizgiyi izliyor” diyor.

AB İnsan Hakları Komiseri, hükümeti kendi deyişi ile bu tehlikeli eğilimlere karşı çıkmaya ve halkın aile içi şiddet ve çocuk mağdurlarını koruma ihtiyacını fark etmelerine yardımcı olmaya çağırıyor.

Mijatovic, yetkilileri ısrarla İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanması yönünde tartışmaları yeniden gündeme getirmeye çağırıyor. AB İnsan Hakları Komiseri, ayrıca Çocuk Koruma Stratejisi’nin kabul edilmesi ve Sosyal Hizmetler Kanunu’nun zamanında ve etkili bir şekilde uygulanmasının sağlanması için çağrıda bulunmakta ve ayrıca insan hakları savunucularına ve özellikle de kadın ve LGBT aktivistlerine karşı artan düşmanlık iklimine ilişkin kaygılarını dile getirmektedir.

Medyanın durumu hakkında

Mijatovic, ”Ayrıca medya özgürlüğünün bozulmaya devam etmesi, gerçek sahiplerinin kimliğinin gizlenmesi, gazetecilere yönelik tehditler ve tacizler ve hakaret davalarının kötüye kullanılmasından dolayı endişeliyim” diyor.

Açıklamada buna ek olarak, medya güvenilirliğinin siyasetin medya üzerindeki etkisinden önemli ölçüde zarar gördüğü ifade edilmektedir. AB İnsan Hakları Komiseri, ”Bu durdurulmalı. Vatandaşların demokratik sürece daha aktif olarak katılması için özgür, araştırmacı ve bağımsız medyaya ihtiyacı var. Gazeteciler, çalışmalarına müdahale edilmeksizin önemli rollerini yerine getirme konusunda özgür olmalıdırlar” diyor.

 

 

Kırcaalihaber

Read Previous

Kosova’da koalisyon görüşmelerinden anlaşma çıkmadı

Read Next

Türkiye’de “İliryalıların tarihi ve kültürü” konferansı düzenlendi

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *