Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi üyesi Dzaferovic: Türkiye, Batı Balkanlar’da önemli bir istikrar faktörü

Devlet Başkanlığı Konseyi üyelerinin 16 Mart’ta Türkiye’ye yapacağı resmi ziyaret öncesinde değerlendirmede bulunan Dzaferovic, Türkiye ile Bosna Hersek’in dostane ilişki ve iş birliğine sahip iki ülke olduğunu söyledi.

Dzaferovic, birçok meselenin ele alınacağı ziyarette iki konunun ayrı öneme sahip olduğunu kaydederek “Bunlardan biri altyapı alanındaki iş birliğidir. Bu kapsamda, Saraybosna-Belgrad Otoyol Projesi’ne dair iki ülke arasındaki çerçeve anlaşmanın da imzalanması muhtemel. İkinci konu ise 2019’da Ankara’da revize edilen Serbest Ticaret Anlaşması’nın etkin kullanılması ve geliştirilmesi.” ifadelerini kullandı.

Bosna Hersek’in revize edilen anlaşmadan önemli faydalar sağlayacağının altını çizen Dzaferovic, “Türkiye’nin ticarette böylesine kolaylıklar sağladığı Bosna Hersek dışında yalnızca bir ülke daha olduğunu biliyorum. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Bu konuyu ele alacağız. Tabii ki görüşeceğimiz birçok konu daha olacak.” diye konuştu.

İyi ikili ilişkileri bu yönde inşa etmeye devam edeceklerini belirten Dzaferovic, “Türkiye önemli bir dünya ülkesi, aynı zamanda Batı Balkanlar’da önemli bir istikrar faktörü. Türkiye’nin tüm Batı Balkan ülkeleriyle iyi ilişkileri var ve bu, Bosna Hersek için de çok önemli.” dedi.

– Ticaret hacminde hedef 1 milyar dolar

Türkiye’nin desteklediği Saraybosna-Belgrad Otoyol Projesi’nin hayata geçirilmesinin önemine de değinen Dzaferovic, bu projenin Bosna Hersek’in Güneydoğu Avrupa ülkeleriyle daha iyi bir bağlantıya sahip olmasına çok yardımcı olacağını ifade etti.

Bu otoyolun bir an önce yapılmasının önemli olduğunu söyleyen Boşnak üye, “Bosna Hersek’in hem kuzey yönüne hem de doğu ve güneydoğu yönlerinde bu otoyol inşa edildiğinde ülkemiz Batı Avrupa ülkelerine de doğudaki komşularına da ulaşımını kısaltacak. Bu, Bosna Hersek için olduğu kadar bölge ve Avrupa için de önemli. Bosna Hersek olarak biz bu projeyi destekliyoruz.” dedi.

Dzaferovic, Konseyin Sırp ve Hırvat üyelerinin de otoyol inşasını desteklediklerini aktardı.

Revize edilen Serbest Ticaret Anlaşması’nın yeni maddelerinin Türkiye-Bosna Hersek ticaretinin gelişmesine önemli katkı yapacağını vurgulayan Dzaferovic, şunları ifade etti:

“Anlaşma sadece et kotasından ibaret değil. Çok kapsamlı bir anlaşma. Bu anlaşmanın amacı, ticaret hacmimizi yıllık 1 milyar dolar seviyesinin üzerine çıkarmak. Bu erişilmez bir rakam değil. Zira mevcut ticaret hacmimiz 750 milyon dolar seviyesinde. Bu rakam 1 milyar doların üzerine çıkabilir. Türkiye ile Bosna Hersek arasında daha yoğun ticaretimiz ve ürün alışverişimiz olsun istiyoruz. Öte yandan, et kotasına gelecek olursak Türkiye daha önce de Bosna Hersek’e bu konuda yardım etti. Bu konu, özellikle geri dönüş yapılan yerler için önemli. Ancak bu destek en iyi şekilde kullanılamadı. Bunu nasıl en etkili şekilde kullanabileceğimize de bakacağız.”

– Göçmen krizi ve salgınla mücadele

Dzaferovic, Bosna Hersek’in tek başına üstesinden gelmeye zorlandığı göçmen krizi meselesine de değinerek göçmenlerin yapılan anlaşmalarla ana vatanlarına geri gönderilmesinin çözümün bir parçası olduğunu ancak çözümün en önemli noktasının ülkenin doğudaki sınırlarını daha iyi korumasından geçtiğini ifade etti.

Bir süre önce Pakistan’a yaptığı ziyarette, iki ülke arasında geri kabul anlaşması imzalanması hususunda mutabık kaldıklarını aktaran Dzaferovic, Bosna Hersek makamlarının göçmenlerin yoğun olarak geldiği diğer ülkelerle de benzer anlaşmalar için görüşmeler yürüttüğünü söyledi.

Göçmenlerin Bosna Hersek’i geçiş ülkesi olarak kullandığını ve burada kalmak istemediklerini belirten Dzaferovic, Avrupa Birliği (AB) üyesi Hırvatistan’a giremeyen göçmenlerin, Bosna Hersek’te sıkışıp kaldığına dikkati çekti.

AB’nin kendi ihtiyaçlarını karşılamak için ilticaya izin vermesi ile bir şekilde göçmen krizini ortaya çıkardığını vurgulayan Boşnak lider, “Sonra Bosna Hersek ve Hırvatistan arasında AB ile katı bir sınır oluşturulmasıyla göçmenler oldukları yerde kaldı. İki çözüm var. Biri bu insanların AB’ye gitmesi, diğeri AB’nin artık göçmen istemediğini söyleyerek bu insanları geldikleri ülkelere geri göndermek.” değerlendirmesinde bulundu.

Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ile mücadeleye de değinen Boşnak üye, ülke, entite ve kanton düzeyinde alınan tedbirler sayesinde tam kapanmaya gidilmediğini ve ekonominin de birçok ülkeye kıyasla daha az zarar gördüğünü sözlerine ekledi.

trtavaz

Read Previous

İsviçre’de peçe yasağı halkın yüzde 52’lik ‘evet’ oyuyla kabul edildi

Read Next

Ülke genelindeki Bulaşıcı Hastalıklar Kliniklerinde 860 hasta tedavi ediliyor