Batı Trakya Türk Azınlığı’na yönelik artan baskılar endişelendiriyor

Son dönemde Batı Trakya Türk Azınlığı’na yönelik artan baskılar bölgede uzun yıllar barış içinde yaşamayı sürdüren Batı Trakya Türklerini derinden endişelendiriyor. 

Batı Trakya Türk Azınlığı’na yönelik giderek artan baskılara yenileri ekleniyor. Azınlık, Seçek Yaylası’nda çevik kuvvet engeliyle karşılaştı. Arife günü Gümülcine Kurban Pazarı ilk defa polis tarafından basıldı. Azınlık için moral bozucu bir diğer gelişme de, müftülük konusunda çözüm beklerken karşısında tayinli Müftü naiplerini bulması oldu.

SEÇEK YAYLASINA GİDENLERE ÇEVİK KUVVET (MAT) ENGELİ

Türk Azınlık karşıtı yönetim bu kez geleneksel Seçek Yağlı Güreşleri ve Etkinliklerinin yapıldığı Seçek Yaylası’nda büyük bir skandala imza attı. Şenliklere giden binlerce azınlık mensubu Polisin ve Çevik Kuvvet (MAT) ekiplerinin engeliyle karşılaştı.

Polislerin engellemeleri üzerine biriken kalabalık emniyet yetkilileriyle tartışarak meşru bir izahat talep etti. Yetkililer, halka Seçek Yaylası’nda kendilerini orayı işgal eden bir grup sopalı ve öfkeli insanın beklediğini, oraya gitmeleri durumunda istenmeyen olayların çıkabileceğini, bu durumda can güvenliklerinin tehlikeye düşebileceğini ve bu sebeple kendilerine izin veremeyeceklerini söylediler. Yaylaya çıkmak isteyen bölge halkına izin vermeyen polisler ise yayladaki grubun sopalı bekleyişine müdahalede bulunmayarak şiddet kullanmaya hazır olanları korudu. Soydaşların bu konudaki büyük tepkisi karşısında polis yayladaki birkaç göstericinin sopalarını elinden aldı. Azınlıkta, bu olaylar derin devletin verdiği gözdağı olarak değerlendirdi.

Seçek yaylasında ise, Seçek Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği’nin etkinlikleri düzenlemesini geçen yıldan beri reddeden ve Seyyid Ali Sultan Dergahı bünyesinde kendi etkinliklerini bir önceki hafta düzenleyen kimseler bulunuyordu. Seyyid Ali Sultan Dergahı daha önce yaptığı bir açıklamayla Seçek yaylasında başka bir etkinliğin düzenlenmesine hakkı olmadığı halde müsaade etmeyeceklerini açıklamıştı. Bunun üzerine bazı kimseler Seçek yaylasını günler öncesinden traktörleri ile istila etmiş, Seçek Derneği tarafından etkinliklerin yapılacağı gün de bizzat kendileri ellerinde sopalarla yaylaya çıkmışlardı. Bunun neticesinde emniyet güçleri olay yerine intikal etmiş, ancak istilacı sopalı grubu yayladan uzaklaştıracağı yerde, Seçek Yaylası’na etkinlik yapmaya giden soydaşların yaylaya gitmesi engellenmişti. Kendilerini Seyyid Ali Sultan Dergâhı’nın yandaşları olarak addeden bir grup da vuku bulan bu utanç verici olayları kazanılmış büyük bir zafer olarak ilan etmişlerdi.

Azınlığın tuzağa düşürülmek istendiği anlaşılan bu provokatif ve tehlikeli oyunun senaryosunu devlete uygulatan karanlık zihniyetin kazdığı çukura kendisi düşmüş oldu. Çünkü azınlık toplumu bu zulüm karşısında dik durarak ve provokasyonlara aldanmadan kendisine yakışan bir şekilde demokratik tavrını ortaya koyarak olay yerinden ayrıldı.

Azınlık, Türk ve İslam düşmanı zihniyetin vermek istediği bu gözdağına rağmen geri adım atmayarak, Seçek Etkinliklerini bölgedeki başka bir alanda gerçekleştirmeyi kararlaştırdı.

Azınlık toplumu derin devletin oyunlarına alet olanların karşısında tek vücut olduğunu bu provokasyonda bir kez daha dosta düşmana göstermiş oldu. Kendisini asimile etmeyi amaç edinmiş Türk ve İslam düşmanı zihniyetin maskesini düşürmüş oldu. Dergah’a el koyanlar tarafından yapılan etkinlikte Yunanlı Belediye Başkanı ve siyasilerin yaptığı Türk Azınlık, Türkiye ve İslam karşıtı açıklamalar olayın perde arkasında nelerin döndüğünü ortaya koyan nitelikteydi. Özellikle Türk ve İslam düşmanı söylemleriyle bilinen emekli bir generalin TV’de Alevi-Bektaşi soydaşları Sünni düşmanı ve Hıristiyan olarak nitelemesi, Azınlığın bu konudaki endişelerini ve tutumunun haklılığını teyit etmiş oldu.

KURBAN PAZARINA POLİS MÜDAHALESİ

Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’na yönelik baskıları giderek artıran hükümet görülmemiş bir skandala daha imza attı. Asırlardır kurulan Gümülcine Kurban Pazarı tarihte ilk defa polis tarafından basılarak soydaşlarımız tehdit edildi. Haklarında işlem yapılan soydaşların kimlik bilgileri alınarak cezai işlem uygulanacağı belirtildi.

Arife günü polis, Gümülcine’de kurban pazarını basarak cezai işlem uygulamak isteyince kurban pazarı dağıldı. Kurban pazarını basan polisler bazı satıcıların kimlik bilgilerini alarak 10 gün içinde emniyetten geçerek cezalarını almalarını söyledi.

Olayın sosyal medya ve azınlık basınında ortaya çıkmasının ardından gelen tepkiler üzerine olay mahalline intikal eden SİRİZA milletvekilleri, sonradan olaya müdahale edip ceza kesilmediğini açıklamış olsalar da, satıcıların çoğu hayvan pazarına geri dönmedi. Böylece asırlardır gelenek halini almış olan Gümülcine’deki kurban pazarı bu yıl polis müdahalesi neticesinde bir skandala sahne oldu. Soydaşların anında tepkisi ve azınlık basınının olayı duyurması üzerine milletvekilleri ve siyasilerimiz müdahil olmuş ve olayların daha fazla büyümemesi için cezalar işlemden kaldırılmıştır.  

MÜFTÜLÜKLER BÜYÜK BİR TEZGAHLA MI KARŞI KARŞIYA?

Azınlığın yönetim tarafından ters köşeye yatırıldığı konulardan biri de müftülük meselesi oldu. Müftülük sorununun çözümü için yapılan yeni yasal düzenleme çerçevesinde tayinli müftüler emekliye sevk edilirken, sorun daha da karmaşık hale getirilerek İskeçe ve Gümülcine Müftülüklerine Müftü Naipleri atandı. Batı Trakya Türkleri ise yıllardır bu konunun çözümünü bekliyor.

Konunun uzmanları ise Yunan hükümetinin 1 Ağustos Çarşamba günü meclis genel kuruluna getirdiği yeni yasal düzenlemeyle, artık bundan sonra resmi olarak “müftü”lerden bahsetmenin hayal olduğunu dile getiriyorlar. Zira bu düzenlemeden ve Dimetoka, Rodos, İstanköy uygulamalarından da anlaşıldığı gibi boşalan eski “müftülük” makamlarının yerine hiçbir yerde asaleten müftü tayin edilmemiştir. Uzmanların görüşüne göre, son olarak 1 Ağustos 2018 tarihinde, SYRIZANEL hükümetinin büyük(!) bir başarısı olduğu algısı oluşturulan, meclis genel kurulunda yapılan yeni yasal düzenlemeyle, boşalacak Gümülcine ve İskeçe “müftülük” makamlarına da ebediyen asaleten müftü tayin edilmeyeceği açık ve net bir şekilde anlaşılmaktadır. Artık SYRIZANEL hükümeti sayesinde Batı Trakya’da yüzlerce yıllık “müftülük makamı” başarılı bir Bizans oyunuyla Yunan mevzuatından tamamen kaldırılıp lâğvedildiği dile getirilmektedir.

Batı Trakya Türk Azınlığı müftülük konusunda özellikle son dönemde azınlık mensubu SİRİZA milletvekillerinin vaatleri ile Başbakan Çipras ve Eğitim Bakanı Gavroğlu’nun açıklamaları çerçevesinde bazı gelişmelerin olacağı ve bir çözüm yolunun bulunabileceğini ümit etmişti. Ancak son yaşanan gelişmeler ve milletvekillerimizin bu konudaki net olmayan beyanatları konunun çözümsüz kalacağı yönündeki ihtimalleri güçlendiriyor. Müftülüklerimizin yıllarca süren “Tayinli Müftü” döneminden sonra ne olacağı belirsiz “Tayinli Naip” dönemiyle büyük bir tezgahla karşı karşıya olduğu ortaya çıkıyor.

Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensupları yıllarca bu topraklarda birlikte huzur ve barış içinde yaşamın gereklerini hassasiyetle ve her fırsatta yerine getirmeye çalışırken, son dönemde yaşanan bu hadiseler azınlığımızı endişeye sevk ediyor.

Batı Trakya Türk Azınlığı yıllar boyu bu topraklarda yapılan her türlü ayrımcılıklara rağmen sağduyusunu korumuştur. Türk Azınlık son olaylar karşısındaki metanetli duruşunu bir kez daha göstermiş, olayların büyümesine fırsat vermemiş ve provokatörlerin tahriklerini bertaraf etmiştir.

 

Milletgazetesi.gr

Read Previous

‘Sınırların değişmesi yeni çatışmaların reçetesidir’

Read Next

TDP’den Zafer Bayramı mesajı

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *