Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) Genel Başkanı ve milletvekili adayı Mahir yağcılar 6 Ekim erken seçimleri değerlendirdi.
Yağcılar sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı patlaşımda şu ifadelere yer verdi:
“Öncelikle 2019 Kosova Meclisi seçim sürecinde ve 6 Ekim seçim günü gösterdiğiniz ilgi ve desteklerinizden dolayı teşekkür ve tebriklerimi sunmak istiyorum. Emeği geçen tüm görevlilere, tüm gönüllülere ve parti sevdalılarımıza özellikle teşekkür ediyorum.
6 Ekim’de Kosova seçimini yapmıştır ve seçmen değişimden yana olduğu mesajını vermiştir. Genel baktığımızda seçimlerin iyi örgütlenmesi, sorunsuz gerçekleşmesi, seçmenlerin katılımı, seçim kampanyalarının sakin ve renkli geçmesi ülkemizin imajını artırmıştır, demokrasi ilkelere dayalı bir devlet olduğumuzu ispatlamıştır. Bu vesileyle tüm Kosovalıları ve tüm partileri tebrik ediyorum. Bu seçimlerden zaferle çıkan başta “Vetevendosje” partisi ve lideri Albin Kurti’yi, LDK partisini ve başbakan adayı Vjosa Osmani’yi tebrik ediyorum. Bu seçimlerde başarı elde edemeyenleri ancak büyük bir olgunluk ve sorumlulukla muhalefette kalacaklarını bildiren PDK partisi ve lideri Kadri Veseli’ye de tebriklerimi sunmak istiyorum.
Genel anlamda bu seçimlerin ana mesajı değişmin istenildiği, iktidar değişiminin yapılması ve küçük (toplum) partilere gerek kalmadığı mesajıdır. Umarım yeni kurulacak hükümet daha güçlü bir hükümet olacak, beklenilen sosyo-ekonomik kalkınmayı sağlayacak, iş ve üretime dayalı projeler yapacak, Avrupa Birliği yolunda reformaları gerçekleştirecek, Sırbistanla istenilen diyalog ve tarihi anlaşmayı sağlayacak, Kosova çıkarlarını koruyacak, uluslararası tanıma sürecini artıracak, Kosova ve Kosova gençlerine daha umutlu bir gelecek yaratacaktır.
Kosova Türk Toplumuna gelince tekrardan halkımıza gösterdikleri sahiplenme, ilgi ve desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bilindiği gibi bu seçimlerde hem Parti hem de toplum olarak genel seçimler açısından rahattık, çünkü tek parti olarak yarıştaydık ve milletevekili sandalyelerin bölünme tehlikesini yaşamıyorduk. Dolayısıyla seçim sonuçlarına bakmaksızın, partimizden iki milletvekilin Kosova Meclisinde yer alması için hiçbir sorun bulunmamaktaydı. Ancak varolan seçim sistemi sakatlıkları, adayların hırsları ve gruplaşmalar önümüze çıkabilecek tehlikelerin habercisiydi. Bu sebeplerden dolayı bu seçimlerin bizler için bir sınav ve fırsat olacağını önceden belirtmiş ve bildirmiştim.
Şu anda ki varolan ve resmi olmayan bilgilerimize göre bu seçimlerde KDTP tek parti olarak 6600 civarında oy almıştır. 2017 seçimlerine (7825 oy) kıyasen 1200 veya % 15 oyun azaldığını görmekteyiz. Prizren belediyesinde (2017 oy sayısı: 4865 ) 1400 veya %30 oy azalması, diğer belediyelerde ise fazla artış veya azalma gözükmemektedir. Bu neticeler sayesinde tek parti olduğumuzdan dolayı KDTP olarak iki milletvekili sandalyesini kazanmış oluyoruz, ancak önümüze çıkan tehlikelerden biri ilk defa diğer azınlık partiler arasında birinci olmamamızdadır. Prizren belediyesinde ilk defa birinci değiliz, Kosova genelinde de ikinci sıraya düşmüş bulunmaktayız. Bunun hesabını elbette hepimiz vermeliyiz, ama bunun en başta ve en evvela Prizren şubesi ve yöneticileri vermelidir. Maalesef olası bu düşüş hususuna tüm toplantılarda dikkat çekmeme rağmen ciddiye alınmamıştır. Diğer taraftan bu seçimlerde de aday olmamın en büyük nedeni, oylarımızın savunulması ve artırılmasında , güçlü adayların az olması ve gruplaşmalardan dolayı seçimlere katılma ilgisinin düşme korkusunda yatmaktadır.
Seçim öncesi ve seçim kampanyası süresine gelince, bazı şubeler ve bazı adayların tarafınca en fazla kullanılan “değişim” ve “başarı birlikle” geleceği sloganlarının olduğunu hatırlatmak isterim. Bu da bizleri çok tuhaf bir duruma karşı getirmektedir, medyalara verilen bilgilere göre milletvekiliği kazanan 2017 seçimlerinde de iki aynı milletevkilin olmasıdır ve değişim sloganı slogan olarak anlamını kaybetmesindedir. Ancak bu olasılığa ve sn. Fikrim Damka ve sn. Müfera Şinik’in kazandıklarına dair açıklamaları, kesin ve resmi sonuçlarla da tasdiklenirse, şimdiden bende kendilerine tebriklerimi sunar ve başarılar dilerim. Değişim sloganı da belki başka bir seçimde slogan olarak kullanılır. Başarının birlikle geleceği sloganı ayrıca çok kullanıldı, ancak parti oylarına bakarsak ortada olsa olsa kişisel başarı olabilir, toplumsal başarıdan söz edilemez. Ortada partinin başarısı olmazken, başarı 2 veya 5 kişiyle gelmez, başarı tüm adaylarla, tüm parti teşkilatıyla gelir. Eğer seçim kampanyasında bir grup ayrı oturup yuhlayarak ve diğer adaylara saygısızlık göstererek başarıyı beklediyse, toplumumuz herhalde bunun cevabını başka bir çeşit verecekti. Evet, başarı bir ve beraber hareket edilirse kaçınılmazdır, devamında başarı da hepberaber kutlanır, sorumlulukta varsa beraber paylaşılır.
Tüm bu sürecin en vahim, içacıcı durumu maalesef seçim günü öncesi montajlı veya montajsız videonun ortaya çıkmasıdır. Birlikle ve birlikte toplumsal başarımızın nasıl bir dar grup tarafınca darp edilebilir hepberaber şahit olduk. En başta sorumsuzlar video çeker, devamında “birlik” ekibi etrafındaki kötü niyetli veya niyetliler, haince ve gizli kimliklerle internet ortamına pervasızca yayar, o yetmez devamında bir milletvekili adayının eşi “başarının birlikle” gelecek uğruna, daha derin düşünmeden bunu herkesin önüne utanmadan atar. Yazıktır, ayıptır bu toplum bunu hak etmemiştir. Seçim bir yarıştır, kişisel başarı için toplumsal başarı kurban edilemez, edilmemelidir. Toplumsal başarı yalınız 2 milletvekili sandalyesiyle ölçülemez, zaten bu garantiliydi elimizden kimse alamazdı, alamayacaktır. Toplumsal başarı Hükümette yer alma, temsiliyeti artırma, daha iyi hizmet, yeni işyerlerin açılması, eğitim kalitesinin artırılması, sivil örgütlerin güçlenmesi gibi başarılar, başarının tam anlamını taşımaktadır.
Bu nedenlerden dolayı bu seçimleri bir sınav ve bir fırsat olarak nitelendirmiştim. Halla da bu fırsattan yaralanabilir, sürecin son dakikalarında akıllı ve birleştirici hamlelerle hareket ederek toplumsal dayanışma ve başarıyı sağlayabiliriz, yaraları sarabiliriz.
Bu noktada, herkesten sağduyu, toplumsal ruh ve toplumsal dava anlayışıyla davranmasını bekler, dıştan gelen herhangi bir resmi ve sivil girişimlerin şimdiye kadar yaptıkları veya öyle gözüken ayrımcılık tavırlarını sergilememelerini ve bu hasas dönemde hasas olmalarını, tüm Türk toplumunun kenetlenmesini ve kötü gidişata karşı herkesin birleşmesini diliyorum.
Son husus olarak, bu ayın sonunda seçilecek yeni genel başkanın özellikle parti içi düzeni, toplumsal birliği, parti içi eşitliği sağlaması ve kim kime çalışmış diye hiç kimseyi ayırmaksızın parti bünyesinde ve görevlerde tutması gerekliliğini vurgulamak istiyorum. Bu hususlarda tekrardan tüm partililerimizin, tüm diğer iç ve dış etkenlerin bu yolda bizlere yardımcı olmalarını davet eder, herkese anlayış ve sabır için teşekkür eder, saygı ve sevgilerimi sunarım.”