Yunanistan 2009 yılından bu yana son dönemlerin ekonomik krizlerinden en ciddisini yaşamaktadır.
Bu kriz birçok sektörü sarstığı gibi devlet sağlık hizmetlerini de büyük ölçüde negatif etkilemiştir. Zaman zaman, Yunanistan’da mali kriz nedeniyle devlet desteği önemli oranda kesilen hastanelerdeki sağlık hizmetlerinin durma noktasına geldiği bildirilmektedir. Yunanistan Sağlık Bakanı Panayotis Kurublis parlamentoda yaptığı bilgilendirmede, ülkenin sağlık sisteminin trajik bir durumda bulunduğunu ifade ederek, hükümetin Yunanistan Sağlık Hizmetleri Sağlama Organizasyonu’nun (EOPYY) yapısında, hastanelerde ve ilaç satın alımlarında köklü değişiklikler yapma yönüne gideceğini açıklamıştır. EOPYY’nin, sosyal güvenlik kurumlarının ödeme yapmaması nedeniyle hastanelere gerekli finansmanı sağlayamadığını belirten Kurublis, EOPYY’nin hastanelere ve ilaç şirketlerine olan borcunun 4,4 milyar avro civarında bulunduğu bildirmiştir. Ayrıca hastanelerin doktor ve sıhhi malzeme eksikliği nedeniyle güvenlik sınırının altında faaliyet gösterdiği belirtilmiştir. Yunanistan Tabipler Birliği Başkanı Mihalis Vlastarakos ise, EOPYY’nin sağlık kurumlarına olan ödenmemiş borçlarının ve vadesi dolmuş ödemelerin sürekli arttığını belirterek, ülkenin sağlık sistemini “patlamaya hazır bir saatli bombaya” benzetmiştir.
Yunanistan’ın sağlık alanına bütçeden ayrılan pay GSYH’nin (gayrı safi yurt içi hâsıla) %4,3’üdür. GSYH’da %6’lık pay alt sınır olarak kabul edildiğinden ve Avrupa ortalaması da GSYH’nın %6,9’u olduğundan, bu durum ülkemize çöken insani krizin anlaşılmasını mümkün kılmaktadır. Bu yılın bütçesinde %0,8’lik bir daralma vardır ve bu da 1,5 milyar Euro azalma anlamına gelmektedir. Kurumsal bakım dışı ilaç harcamaları 2 milyar Euro’ya ulaşacaktır. Bugün 11 milyon nüfuslu ülkede 3 milyon kişi sigortasızdır; Avrupa’da ortalama 320 Euro olan kişi başına ilaç giderleri 179 Euro’dur. İlaç giderleri söz konusu olduğunda hastalardan yaklaşık %30 oranında katkı beklenmektedir ve yaklaşık 1.300 ilaç için devletin herhangi bir desteği söz konusu değildir.
Yunanistan’da temel sağlık hizmetleri son derece zayıflamış durumdadır. Sağlık hizmetlerinde kamusal yapılanma çok sınırlıdır ve sigortalı yurttaşlara sağlık hizmetleri satın almak üzere 2012 yılında faaliyete geçen Ulusal Sağlık Hizmetleri Teşkilatı (EOPYY) temel sağlık hizmetleri alanındaki ihtiyacı karşılayamamaktadır. Bu sistem toplam sekiz milyon vizitenin giderini karşılarken gerekli vizite sayısı 30 milyondur.
Sistemle sözleşmeli olarak çalışan doktorlara her hasta vizitesi için çok düşük, 10 Euro ödeme yapılmaktadır. Dolayısıyla, ülkede kendi hesabına çalışan 30 bin doktor varken bu sistemde sözleşmeli çalışan doktor sayısı yalnızca 5 bindir.
Kent merkezlerinde uğranıldığında hizmet verecek, temel sağlık hizmetleri kapsamında sağlık merkezleri bulunmamaktadır. Kentlerin dış mahallerinde ve kırsal kesimde bulunan sağlık merkezleri ise asgari sayıda sağlık personeli ile çalışmaktadır ve halka verdikleri hizmetler de yetersiz kalmaktadır.
Bu durumun bir sonucu olarak, hafif rahatsızlıklar dâhil olmak üzere temel sağlık hizmetleri için hastanelere başvuranların sayısında son yıllarda %70 oranında artış olmuştur.
Halk sağlığı alanındaki imkânlar ve tesisler, bunların arasında özellikle mültecilerin-göçmenlerin geçiş noktalarında yer alanlar bu yılki yoğun mülteci-göçmen akımı nedeniyle ve yüksek bir salgın riskiyle birlikte ağır bir sınavdan geçmiştir. Verem, hepatit, AİDS, sıtma ve hatta çocuk felci gibi bir süredir hiç görülmeyen ya da çok azalan hastalıklar bile yeniden baş göstermeye başlamıştır.
Batı Trakya’da, İskeçe, Gümülcine ve Dedeağaç bölgelerinde özel hastane bulunmamaktadır. Sağlık sistemi özel muayenehanelere dayanmaktadır. Özel muayene ve laboratuvarlar sağlık sisteminde yeterince yardımcı olamadığı dönemde Devlet hastanelerine yönlendirilmektedir. En büyük sorunlardan biri de zaman… Çünkü kronik rahatsızlığı olan hastalar uygun zaman aralıklarıyla doktor randevusu alamıyor. Bu süre 9, 10 ay sonraya bile gün verilebiliyor. Son üç yıl içinde özellikle eğitim düzeyleri yüksek gençler başta olmak üzere yaklaşık 15 bin doktor başka yerlere gitmiştir. Yunanistan’daki özel klinikler modern donanıma sahiptir; ancak ekonomik kriz nedeniyle hizmetlerinde sorunlar yaşanmaktadır.
Batı Trakya Türkü’nün çoğunluğu sosyal sigortaya sahip fakat bir kısmı sigortasız olduğu için hizmetleri kendi bütçesinden karşılamak zorundadır. Yunan vatandaşlarının yüzde 24’ünün işi ve sağlık sigortası yok. Sosyal sigortası olanların özelde yaptırdığı tahlillerin veya röntgenlerin ücretinin bir kısmını devlet karşılıyor. Devlet hastanesinde ise tamamı sigortadan karşılanıyor. Sağlık Bakanlığı ise özel bir genelgeye dayanarak ekonomik kriz yüzünden sağlık hizmetlerinden mahrum kalanlara karşılıksız hizmet sunmaktadır. Yeni kabul edilen yasaya göre devlet bu kişilerin sağlık harcamalarını da karşılamak durumundadır.
Batı Trakya Türkü genellikle özel yerel muayenehaneleri tercih etmektedir. Ama önemli operasyon ve tedavilerini devlet hastanelerinde gerçekleştiriyor. Kanser vakaları ise (kemoterapi, ışın tedavisi) Dedeağaç veya Selanik’teki devlet hastanelerine yönlendiriliyor. Bölgemizde son zamanlarda kanser vakalarında artış görülmektedir. İskeçe 70000 kişilik nüfusa sahip bir şehirdir. Bu şehirde tek olan Devlet hastanesinde özellikle salgın dönemlerinde acilde bekleme süresi oranı ortalama 6 saatin üzerindedir. Aynı manzara Gümülcine devlet hastanesinde de görülmektedir. Safra kesesi operasyonları ise en az 6 ay beklemek zorundadır. Kamu hastaneleri eliyle verilen sağlık hizmetleri bugün de halk sağlığının temel direği durumundadır; ne var ki son on yıldır bu hastanelerin sistematik biçimde gözden çıkarılmasına tanık oluyoruz. Kaynak yetersizliği, birimlerin ve personelin değerlendirmeye tabi tutulmaması ve modern bir organizasyonun yokluğu, gündelik yaşamı zorlu kılan başlıca sorunlardır. Temel sağlık hizmetlerinin tamamen çözülmesine yol açan son yasa büyük bir iş yükünü zaten bocalayan hastanelere aktaracak, sonuçta ülkedeki ikinci kademe hizmetler de bozulacaktır.
Sözleşmelere dayanan politikaların yol açtığı sonuçlar arasında çarpıcı ödenek yetersizlikleri, tıbbi ve diğer personel alımlarının ertelenmesi, donanım alımında ve yenilenmesinde eksiklikler, maaşlarda sürekli azalmalar ve kuşkulu ilaçların ve diğer tüketim kalemlerinin artışı yer almaktadır. 2019 yılında hastanelerin işletme giderleri için tahsis edilen bütçelerle temel hizmetler bile güçlükle verilebilmektedir. Bu arada muayene ve hastane giderlerinin giderek artan bir bölümü hastalara yüklenmekte ve bu da hastane bütçelerindeki açıkları azaltmanın bir yolu olarak görülmektedir. Hastanelerin işleyişinde kamusallık özelliğinin terk edilmesi; ilaç tedavisinde, malzemelerinde ve donanımında görülen çarpıcı yetersizlikler, doktorların maaşlarında %45-50’ye varan azalmalar ve hastanelerde yeterince doktor bulunmaması, hastanelerce verilen sağlık hizmetlerini zayıflatmış, genç doktorlar işsizliğe ve göçe sürüklenmiştir.
Nöbet programları artık güvenli değildir. Nöbet hizmetlerinin önemlice bir bölümü ücretsizdir. Getirilmeye çalışılan derme çatma çözümlerle birlikte, birleştirmelere ve hastane yapılanmalarının ortadan kaldırılmasına dayanan yeni yapılanma, her planlama çabasında başarısızlığa yol açmaktadır.
Sonuç olarak Yunanistan, Batı Trakya bölgesinde sağlık sisteminde büyük sıkıntılar yaşandığı görülmektedir. Ekonomik krizin başladığı dönemden bugüne kadar her alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de büyük eksiklikler tespit edilmektedir. Bu şekilde devam ettiği sürece sağlık hakları da ihlal edilir duruma gelecektir.
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği