Bir hafta öncesi yeni yıla adım attık. Yeni yıla girmemizle hatıralar canlanıyor bir bakıma. Öyledir, çocukluk, gençlik bir film şeridi gibi geçiyor gözüm önünden. İnsanoğlu tabiki tüm yaşamı boyunca her dönemi ayrı hatırlar. Her dönemin kendine göre yaşanılan hatıraları vardır. Benim de hayatım boyunca çoğu kez geçirdiğim güzel dönemlerim hatıramdan çıkmıyor. Tabiki yaşam boyunca insanın yaşadıklarından bazı anların hatırlanmak istenmediği dönemleri de vardır. Böyle dönemler hatıralarda kalsa bile , düşünülmesi insanı yoruyor. Bunun içindir ki, çoğumuz güzel geçirdiğimiz hatıralarımızla avunuruz bir bakıma.
Yazımı yazarken Ankara’da iki gündür devamlı kar yağıyor. Penceremden bakınca öyle güzel bir manzarayla karşılaştım ki, çocukluğum, güzelim Üsküp’ün kar yağışlarını hatırladım. Evimiz Saat Kulesi, Sultan Murat Camisi mahallesindeydi. Çok yıllar öncesi henüz ilkokul öğrencisiydim , Üsküp’te öyle bir kar yağışı oldu , okullar bile tatil edilmişti. Okullarımız kış aylarında yarı yıl tatilinden başka bir tatile ayrılmazdı, ancak o yıl yarı yıl tatili geçtiyse de , hatıramda öyle kalmış, Mart ayında bir kar yağdı güzelim Üsküp’üme , sokaklarımızın güzelliğine bir kat daha güzellik katmıştı. Evlerimizde, tulumbalar vardı, ancak içme suyumuzu mahalle çeşmesinden alırdık. Bizim de Mahalle Çeşmemiz, Lonza Çeşmesiydi. İçme suyumuzu çeşmeden almak için tabiki ailenin küçükleri giderdi. Ailenin en büyük kızı bendim, ancak çeşme suyunu hep benden küçük olan kızkardeşim alırdı. Tabiki bunun da bir nedeni vardı, karlarda oynamayı, kaymayı seven kızkardeşim bu yüzden de çeşmeden su almak için hep öne çıkardı.
Kar yağışlarında okulumuza da gitmek hayli zordu, çünkü “İRFAN” okulu yazımın başında belirttiğim gibi Sultan Murat Cami’sinin avlusundaydı. Okula varmamız için yokuşu çıkmak gerekiyordu. Şimdi , yokuşa merdivenler yapılmış ancak bizim zamanımızda merdiven falan yoktu. Bu yüzden de böylesi karlı bir havada yokuşu çıkmak marifetti. İnişi kolaydı, tabiki çantaları kayak yapan öğrencilerimiz hemencecik büyük bir zevkle yokuş aşağı giderlerdi. Sevgili Time Balkan okurlarım inanın ki ben hiç böyle yaşamadım , imrenirdim kayarak yokuşu inenlere , bense hep korkardım, bu yüzden de etraf sokaktan anlayacağınız İsa Bey Cami’sinin karşısındaki sokaktan gelirdim eve.
Böyle karlı kış havalarında hep hatırlarım bu anları, ancak yokuşu kayma korkuma bugüne kadar hiç yanıtı bulamadım.
Böyleydi çocukluğumun karlı gün hatıraları. Ancak böylesi soğuk karlı havalarda geceleri sobamız etrafındaki aile fotografımız hep gözümün önündedir. Uzun kış gecelerinde babam, annem ve biz üç kardeş sobanın etrafında toplanır, üzerinde pişen kestanelerin kokusu ve bir de Pehlivan pastanesinden Babamın aldığı cevizli helvanın tadı aklımdan hiç ama hiç çıkmıyor. Tüm bunları anlatırken bir de Annemin bizlere haşladığı mısırın tadını da asla unutmayacağım. Ben yaşadıkça bunlar hayatımın en güzel çocukluk anılarım olacaktır.
Tüm bunları yazarken bir de kış döneminde kutlanan Bayramlar aklıma geliyor… Bunlardan Türkler’in 22-23 Aralık gecesini birbirine bağlayan geceyle ilgili anılar da aklımdan çıkmıyor. Böylesi gecelerde hep Dedem Nebi Efendi ve de Babaannem Münüre Hanımı hatırlarım. Babaannemi ben küçükken kaybettik, hatıramda çok az kalan anlar var ancak, burada anlatmak istediğimi sonradan Dedem’den duymuştum. Türklere özel bir Nardugan bayramı varmış, ki bunu da bugünlerde Yılbaşı öncesi, Türkiye’nin çok değerli yazarı Muazez İlmiye Çığ’ın ( NARDUGAN Bayramı –ilgilenenler Youtube den bulabilir)) bu Bayramla ilgili yazdıklarını okuyunca bizlerin de böylesi gecelerde bereketimizin bol olması için soframızı çeşitli meyve, sebze ve tatlılarla donatırdık ki bu meyve sebzeleri rahmetli Dedem getirirdi, diğer tatlıları ise Annem yapardı. Ne de şerefti o gecelerimiz, bütün aile birlikte geçirirdik anlarımızı.
Böylesi eğlenceli gecelerden sonra da memleketim Makedonya’daki Katoliklerin de Bayramları vardı. 26-27 Aralık’ta birbirini bağlayan gecede onlar da noel bayramını kutlarlardı. Bundan sonra da Ocak ayının 6. ve 7. gecesi de Ortodoks Hristiyanların Bojik bayramı kutlanırdı. 6 Ocak gecesinde Koledarlar (Hristiyan çocukları, bazen da bizim Müslüman çocuklarımızla birlikte) kapı kapı gezer “ Kolede Lede” türküsünü söylerken kapılar çalınır, evlerden meyve, tatlı toplanırdı. Tabiki böyle bir eğlence sadece Hristiyanların olmazdı, herkesin kapısına ayırım yapılmadan çalınırdı.
Böylesi Bayramları anarken bir de Yılbaşı Kutlamalarını anmadan geçemeyim. Doğrudur çok şahşahalı olmasa da Yılbaşını kutlardık aramızda fark yapmadan Memleketimin güzel insanlarıyla.Yılbaşı Kutlamaları bir başkaydı, eski yılı ve onunla tüm yaşananları kötülükleri geride bırakarak yeni bir yıla mutlulukla adım atardık ki maalesef şimdilerde kutlamalar oluyorsa da benim çocukluğumda -gençliğimde iz bırakan görüntülere rastlayamıyorum.
Böyleydi soğuk kış Aralık ve Ocak aylarındaki yaşantımız Memleketim Makedonya’da. Biz oralarda yaşayanlar hep birlikte her Bayramımızı kutlardık. Ramazan ayında Makedonlar bile sokaklarda birşeyler atıştırmazdı, müslümanlara olan saygılarından.
Bundandır ki yazımın – Bir Başkaydı Üsküp’ün Kışları – başlığını attım. Benim çocukluk dönemimde böyle yaşanırdı karlı kış günleri. Sevincimiz, üzüntümüz, acımızı hep birlikte paylaşırdık. Güzeldi o günlerimiz. Bizler büyüyünce dertlerimiz, sıkıntlarımz da arttı. Ne yazık ki eski günlerimizi, sevincimizi, mutluluklarımızı bir arada yaşayamıyoruz. Tabiki günümüzde de beraber güzelim kış günlerini birlikte geçirenler var ancak bu görüntüler hep daha az ve daha az oluyor maalesef.
Derken insanoğlunun , arkadaşlıklar, ortak yaşantılar din, dil, ırk ayırımı yapmadan beraberlikler en büyük zenginliğidir. Böylesi rengarenk zenginliği korumak, onları yaşatmak tabii ki yine de Bizlerin –İNSAN’IN – doğal görevidir. İnanın ki benim çocukluğum böyle bir yaşamın içinde geçtiği için ben mutluyum. Gençliğimi geriye getiremezsem bile böylesi güzel anılarım yaşantımın en güzel hatıralarıdır. İnsan yaşamı boyunca hem mutlu, üzüntü anlarını yaşar, yaşam cilvesi bu olsa gerek. Ancak herkesin hayatında güzel anlar vardır, bunları hatıralarınızda edebildiğiniz kadar yaşatın.
Derken bir de 1963 Üsküp deprem felaketini istemezsem bile zaman zaman hatıralarıma giriyor. Evet Üsküp Depreminde yıkıntılar, bu yıkıntılar altındaki insan hayatlarının yok oluşu gerçeği hafızama kazınmıştır. Öyleki bu feci bir depremden sonra, yaşantımız çook değişti. Evlerimiz büyüdü, ailelerimiz gitgide küçüldü, dağıldık. Herkes kendine daha güzel olanaklar sağlamak için dönemin yaşam şartlarına en uygun mekan ve hayatlarında geçimini sağlayabilecek yerlerini seçti. Ancak birbirimizden uzaklaştığımız gerçeği de unutulmuyor.
Benim çocukluk ve gençlik dönemimde günümüzdeki şahşahalık yoktu, ama insanlar arasındaki hiçbir parayla satın alınamayacak dostluklarımız vardı. Ancak böyle feci bir depremden sonra ailelerimizin yakınlığı, örnek dostluklarımız geçmişe karıştı. Derken çocukluk dönemimdeki dostlukları bugün ne yazık ki şahsen ben göremiyorum ya da çok az olduğunun farkını hissediyorum. Çünkü günümüzün dostlukları ne yazık ki hep çıkara bakıyor. Ortada bir çıkar varsa dostluklar da sürüp gidiyor. Bu çok acı bir tablo. Ancak maalesef gerçek. Günümüzde çıkarsız bir dostu bulabilirseniz mutlusunuz ki bunu da bulmak zor.
İşte böyle güzelim Ankara’da kar yağışı beni çocukluğuma, yaşadığım kış günlerine, aramızdaki dostluklarımıza bir anda götürdü.İsterdim ki, yeniden çocuk olmak, arkadaşlarımla Üsküp’ümün karlı günlerinde mahallemizin Lonza Çesmesinde buluşmak , uzun kış gecelerinde evimizdeki sımsıcacık havayı solumak ve ailemin bize yaşattıkları güzel anları tekrar yaşamak… Arzular , mümkün olmazsa bile hatıralarımızda yaşatmak ayrı güzel oluyor. İyi ki , evlatlarını mutlu eden bir baba ve anneye sahiptik ve bizlere yaşamları boyunca olduğu gibi böylesi güzel uzun kış gecelerinde unutamadığım anılarımızı yaşattılar. Baba ve Annem mekanlarınız cennet olsun. Ailemizle ilgili herşey özellikle uzun kış gecelerimizin sobanın sıcaklığı, kestane kokusu ve cevizli helvanın tadı hala damağımdadır. Anne ve Babama, bizlere hatıramda uzun kalacak sevgi dolu çocukluğumuzu yaşattıkları için minettarım…Sizin kızınız olduğum için çok mutluyum. Bana insanı sevmeyi, insana saygılı davranmayı ve yaşamımda küçük şeylerden mutlu olmayı aşıladığınız için teşekkürler.