Makedonya Cumhuriyeti geçen hafta Türkiye’den gelen çok önemli ve değerli misafirlere ev sahipliği yaptı. Bazen kilometrelerin sadece uzaklığı temsil ettiğini sanırız. Oysaki, katedilen yolun bir de sebebi vardır, bu sebeplerin anlamını bizler çok iyi biliriz. Biliriz ki tarihimizden gelen bir kardeşliğin de payı vardır bunun içinde; vefa vardır, özlem vardır, kan bağı vardır, akrabalık vardır. Bir zamanlar aynı sınırların içinde vatandaş olmanın hasretliği vardır, ecdadın kokusu vardır, toprağın bereketi vardır. Bizi “biz” yapan ne kadar değer varsa hepsi bu yolculukları süsleyen, bu yolculuklara anlam veren birer adım olur ve uzakları yakın kılar. Anadolu’nun kan kardeşi olan Rumeli ile arasıra buluşmasının adıdır bu yolculuklar. Bayram sabahları sınırların diken tellerinde birbirinin bayramını tebrik eden ellerin kavuşmasıdır bu yolculuklar. Elimizi, kolumuzu bazen tırmalasa da o dikenler, yüz yıl katlandığımız acıların yanında yeniden tanışmanın ve ağırlıklarımızı beraberce yüklenmenin yanında bir hiçtir. Bizim ortak türkülerimizin içinde eksik kalan bir notanın tamamlanmasıdır, sazımızın kırık telinin yeniden onarılmasıdır. Senede bir kez de olsa bize maziden hediye edilen bir günün adıdır. Bizi, sınır dışında kalanları, vatandaymışcasına hissettiren günün adıdır, yarım değil “tam” oluşumuzdur. Yaşadığımız hasretlikleri bir çırpıda unutuşumuzun adıdır.
Yaklaşık onbin kişinin bir arada toplanması ve selamlaşması, aynı duygular ile sevinmesi, aynı türküleri beraberce söylemesi burada öyle kolay karşılaştığınız bir manzara değildi. Bizler bu coşkuyu on yıldır sürdürmeye çalışıyoruz. Bu birlikteliği, bu kardeşliği, bu “bir” olma duygusunu kolay yakalayamadık, çok bekledik ve öyle kolay kolay da vazgeçecek değiliz bundan. On yıldır kutladığımız geçen hafta da yazdığım yazıda bahsettiğim “Türkçe Eğitim Bayramı” vesiledir bu duygulara. Tabiri caizse Makedonya’da yaşayan Türkler’in tek resmi, milli ve yerli bayramıdır. Evet kolay elde edilmedi. TİKA’nın sayesinde de güçlendi.
İşte böyle bir bayram gününde bizleri yalnız bırakmayanlar vardı, başta Türkiye Cumhuriyyeti Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, onunla beraber TİKA Genel Başkanı Serdar Çam, Cumhurbaşkanı Balkanlar Danışmanı Sabri Demir, T.C Kültür Bakan yardımcısı Haluk Dursun, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkan yardımcısı Sayit Yusuf, bu güzide kurumların temsilcileri, çok değerli milletvekilleri, bu anlamlı günde bizimle beraber olan, yüreği bizimle atan Anadolu’nun bağrından gelen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu topraklarda yaşayan, ister Doğu Makedonya’nın yörük Türk köylerinden gelen, ister Batı Makedonya şehirlerinden gelen neredeyse her şehirde yaşayan soydaşlarımız ile yılda bir kez de olsa ortak bir mekânda buluşabilmek bizler için çok önemli. Dağınık şehirlerde yaşıyoruz, haklı olarak bir bayram gününde toplanabilmek, görüşebilmek hepimize moral oluyor.
Bu anlamda, ülkede faaliyet gösteren 50’nin üzerinde derneğin çatı kuruluşu olan Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği (MATÜSİTEB) tarafından 2008’den beri düzenlenen 21 Aralık Makedonya Türkleri’nin Türkçe Eğitim Bayramı kapsamında düzenlenen kutlamalar, TİKA tarafından da destekleniyor. Bu ayın başından beri Makedonya’nın en ücra köylerinden telefonlar gelmeye başlıyor, ayrı bir heyecan yaşanıyor, köylere, şehirlere otobüsler temin ediliyor. Üsküp’ün VIP Arena Boris Traykovski Salonu hıncahınç doluyor. Bu görüntüden sonra yaşadığım çevrede diğer milletlerden olanlar yüzüme bakıp, “yahu sizin sayınız azdı, ne ara bu kadar kalabalık salonlarda gösteriler yapmaya başladınız” diyor. İnsana bu bile moral veriyor bazen. Gerektiği zaman bir olabilmeyi bilmek gerekiyor.
İşte o gece Türkiye Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Sayın İbrahim Kalın da bir konuşma yaptı. Özellikle halkımıza seslenirken, her şehirden selamlar iletirken “Burada Makedonya’da hamdolsun Makedonuyla, Arnavutuyla, Türküyle, Müslümanıyla, Hristiyanıyla muazzam bir çoğulculuk örneğini hep birlikte yaşatıyorsunuz. Biz bununla gurur duyuyoruz. Özellikle Batı Avrupa’da çoğulculuk tartışmalarının olduğu, çok kültürlülüğün öldüğünün söylendiği bir dönemde sizler sadece Batı Avrupa’ya değil bütün dünyaya, bir arada yaşama ahlakının ne olduğunu en güzel bir şekilde gösteren bir topluluksunuz” dedi. Evet bizler de yüz yıldır bunu aslında yaşatmamak için ellerinden geleni yapmaya çalışanlara hep söyledik. Çünkü bizler bunu Osmanlı döneminde öğrendik. Işte bizler de her zaman bu barışın yanındayız, halkın arasında hiçbir husumet olmamasına rağmen hep savaşlarla anıldık.
Her ülke Türkiye gibi yaklaşsaydı bu öyle olmazdı. Son on yılda özellikle TİKA’nın sadece Makedonya’da yaklaşık 900 projesi oldu mesela, hepsi de ülkenin kalkınması, Balkanlar’da barış kuşağı oluşturulması, kültürel değerlere sahip çıkılması, ortak tarihi mirası korumayı ve Makedonya’nın kültür turizminin gelişimine katkı sağlanmayı, eğitim, sağlık, tarım, hayvancılık, kırsal kalkınma, idari ve sivil altyapıların güçlendirilmesi, idari ve sivil altyapıların güçlendirilmesinden kurumsal kapasitenin geliştirilmesine kadar, bugüne dek 24’ü onarım, 14’ü inşaat olmak üzere, toplam 38 ilköğretim okulu ve lise ile üniversiteleri yenilenmesi, Makedonya halkının gerek kırsal alanda gerekse şehirlerdeki sağlık hizmetlerine erişiminde yaşadığı güçlüklerin azaltılmasına yönelik önemli projeler hayata geçirdi. TİKA iş yapar, karşı taraf da sadece laf yapar. Burada yaşayanlar buna şahit, belki Türkiye içinden görünmeyebilir, ama Balkanlarda Türkiye’nin adı son yıllarda TİKA ile beraber anılmaya başladı. Balkanlar’ın huzuru da aynı zamanda Türkiye’nin huzuru demek.