Türklerin Mısır’a bıraktığı en önemli kültürel miraslardan biri olan Tolunoğlu Ahmet Camisi, yaklaşık 1140 yıldır bütün ihtişamıyla dimdik ayakta.
Rivayete göre hikâyesi bir atın ayağının sürçmesi ile başlayan ve büyük bir külliyenin yapımı ile sona erenTolunoğlu Ahmet Camisi, kendine özgü minaresi ile yaklaşık 1140 yıldır bütün ihtişamıyla dimdik ayakta duruyor.
Mısır’daki “ilk Türk devleti” olarak bilinen Tolunoğulları devletinin kurucusu Ahmet bin Tolun tarafından yaptırılan cami, başkent Kahire’deki Fustat’ın (eski şehir) kuzeydoğusunda yer alıyor.
Türklerin Mısır’a bıraktığı en önemli kültürel miraslardan biri olan Tolunoğlu Ahmet Camisi, Türklerin Orta Asya mimarisinin bir yansıması olarak da değerlendiriliyor.
Tamamen tuğladan inşa edilen külliye, cami, hastane, eczane ve iki hamamdan oluşuyor.
Yapıya ait kitabe, harimde bulunan paye üzerinde yer alıyor. Söz konusu kitabede yapının hicri takvime göre 265 yılında (miladi 879) tamamlandığı bilgisi yer alıyor.
Memlük Sultanı Laçin döneminde restorasyon
Sanat tarihçileri, Memlük Sultanı Laçin döneminde aslına uygun olarak restore edilen Tolunoğlu Ahmet Camisi’nin, mimarisi ve süslemeleriyle Abbasi geleneğini, özellikle Samarra üslubunu devam ettiren bir eser olduğunu kaydediyor.
Kûfe planlı cami, ortada kare formlu üç kenarı revaklarla çevrili bir avlu ve bu avluyu kuşatan sahınlardan oluşuyor.
Dış avluya 19 kapıdan girilen külliyenin iç avlusuna da başka 19 kapıdan geçiliyor ve buradan harime giriş sağlanıyor.
Caminin en önemli özelliklerinden biri minaresi
Camiyi Mısır’daki diğer İslami yapılardan ayıran en önemli özelliği olan minaresi, 1296’da Memlük Sultanı Laçin’in talimatıyla yapılan onarım sırasında düzgün kesme taşla orijinal şekline yakın bir formda yenilenmiş.
Caminin kuzeybatı köşesinde yer alan minare orijinalde tuğla malzemeden ve spiral şekilde inşa edilmiş.
Sultan Laçin, orijinalinde çeşme bulunan avlunun ortasında kubbeli bir şadırvan yaptırmış. Onarımlarda yapıya silindirik formlu yüksek bir kasnak üzerine oturan kubbe de eklenmiş.
Samarra üslubunun devamı
Abbasi geleneğini devam ettiren yapı, büyük oranda Irak’taki Samarra Camisi’ni andırıyor. Kahire’de bol miktarda taş bulunmasına rağmen caminin tuğla malzemeyle yapılması bile Samarra üslubunun devamının işareti olarak görülmekte. Minarenin sarmal bir formda inşa edilmesi de Samarra Camisi’nden esinlenildiğini gösteriyor.
Tolunoğlu Ahmet Camisi’nin süslemelerinde ise Abbasi, Samarra ve Bizans dönemi etkileri hissediliyor. Süslemelerin daha çok harimde yoğunlaştığı görülüyor.
Minber, ahşap malzemeden inşa edilmiş ve Sultan Laçin tarafından yenilenmiş. Geometrik ve bitkisel kompozisyonun birlikte kullanıldığı mihrap da devrin en güzel örnekleri arasında yer alıyor.
Caminin ilginç yapılış hikâyesi
Rivayete göre caminin yapılışı ilginç bir hikâyeye dayanıyor. Hikâye şöyle:
Ahmet bin Tolun, çölde giderken yanındaki çalışanlardan birinin atının ayağının takılması sonucu düştüğünü görür. Durarak atın ayağının takıldığı yere bakan Tolunoğu, orada bol miktarda altın olduğunu fark eder ve bunları çıkarttırır.
Söz konusu altınları hayırlı bir işte kullanmak için Bağdat’ta bulunan zamanın halifesi Ebul Abbas el-Mutemed’e bir mektup gönderen Tolunoğlu, Halife’nin onayının ardından bu parayla bir şifahane (Beymaristan) inşa etmeye karar verir.
Şifahaneyi inşa ederken daha büyük bir define bulunmasının ardından buraya külliye yapılmasına karar verilir. Külliyeyi bu define ile yaptıran Tolunoğulları devletinin kurucusu Ahmet bin Tolun, inşaattan arta kalan parayı ise vakfeder.
Ramazan ayında işçilere ziyaret
Ahmet bin Tolun, ramazan ayında caminin inşaatını kontrol için gittiğinde işçilerin gün batımına kadar çalıştığını görür.
Oradaki sorumlulara, “Bu garibanlar ne zaman iftarlık alarak evlerine götürecek?” diyerek, ikindi vaktinde paydos edilmesini emreder. Bundan sonra bütün Mısır’da ramazan ayındaki işler ikindi namazında paydos edilir.
“Mısır’ı sel alsa da cami kuru kalsın”
Camiyle ilgili bir rivayet daha var. Buna göre, Ahmet bin Tolun, caminin sarp kayaların bulunduğu yüksek bir yere yapılmasını ister.
Bunun sebebi sorulduğunda ise Tolunoğlu, “Öyle bir yere inşa etmeliyim ki Mısır’ı sel alsa da cami kuru kalsın, bütün Mısır yansa da ateş camiye dokunmasın.” der.
AA