Prof. Dr. Ömer Özden, “Yahya Kemal’in bir düşünür olduğu hatta bir tarih, estetik filozofu olduğunu hiçbirimiz düşünmeyi, hatta yakınına bile yaklaştırmayız. Fakat bizim filozoflarımızdan, mütefekkirlerimizden bir tanesi de Yahya Kemal’dir.” dedi.
Prof. Dr. Ömer Özden, birçok insanın Yahya Kemal Beyatlı’yı sadece şair olarak bildiğini belirterek, “Yahya Kemal’in bir düşünür olduğu hatta bir tarih, estetik filozofu olduğunu hiçbirimiz düşünmeyiz, hatta yakınına bile yaklaştırmayız. Fakat bizim filozoflarımızdan, mütefekkirlerimizden bir tanesi de Yahya Kemal’dir.” dedi.
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından, Bahçelievler Belediyesi’nin destekleriyle düzenlenen “Uluslararası Yahya Kemal Sempozyumu” kapsamında “Yahya Kemal ve Meselelerimiz” başlıklı oturum gerçekleştirildi.
Oturum başkanlığını Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın üstlendiği, Bahçelievler Nurettin Topçu Kültür Merkezi’nde yapılan etkinlikte, TYP Onursal Başkanı Mehmet Doğan, Prof. Dr. Ömer Özden, Prof. Dr. Mehmet Vural ile Dr. Amina Silyak Jesenkovic konuşmacı olarak yer aldı.
“Yahya Kemal’in bütün şiirleri İstanbul’u terennüm eder”
Oturumda “Yahya Kemal’in İstanbul’u Osmanlı Medeniyeti Metni Olarak Okuması” başlıklı bir konuşma yapan Mehmet Doğan, “Yahya Kemal, İstanbul’u Osmanlı tarih ve medeniyetinin özeti olarak görüyor, İstanbul’un sokaklarında, kubbelerinde, semtlerinde, suyunda, toprağında Osmanlı tarih ve medeniyetini okuyor. Şiirlerinin çoğu da bu görüşlerini dile getirdiği metinlerdir.” diye konuştu.
Usta şairin 2 kitabının olduğunu, bu eserlerin de vefatından sonra yayımlandığına dikkati çeken Doğan, şöyle devam etti:
“Sağlığında kitap yayımlamadan büyük şöhret kazanmış nadir insanlardan biridir. Yazdığı şiirlerin yarısı da neredeyse İstanbul’la ilgilidir, diğer yarısı da kesinlikle İstanbulsuz değildir. O yüzden Yahya Kemal’in bütün şiirleri diyebiliriz ki İstanbul’u terennüm eder. Şair, büyük Osmanlı terkibini esas olarak İstanbul üzerinden kurmaktadır. Bu muhteva şiirlerinde ve hatıralarında açıkça görülmektedir.”
Doğan, Türklerin yüz yıllarca İslam dünyasını temsil eden konumda olmalarının, Beyatlı’nın düşünce dünyasını kurmasında merkezi bir yer tuttuğunun da altını çizerek, “Dinin teoride kalmaması, uygulamaya dönüşmesi ve medeniyet olarak tezahürü Yahya Kemal’in düşüncesinde hakim bir yeri teşkil eder. Yahya Kemal’in tahlillerinde Anadolu’daki varlığımız, İstanbul’un fethi ve Rumeli gerçeği bu çerçevede bir bütünlük içinde ele alınmıştır.” dedi.
“Yahya Kemal bir tarih ve estetik filozofudur”
“Bir İnanç ve Kültür Takipçisi Yahya Kemal” ile “Yahya Kemal Tarihin Estetik Kaygısı” adlı eserlerin sahibi Prof. Dr. Ömer Özden de konuşmasında “Yahya Kemal’in Ölüm Felsefesi” konusuna değinerek, “Çoğu insan Yahya Kemal’i sadece şair olarak bilir. Yahya Kemal’in bir düşünür olduğu hatta bir tarih, estetik filozofu olduğunu hiçbirimiz düşünmeyiz, hatta yakınına bile yaklaştırmayız. Fakat bizim filozoflarımızdan, mütefekkirlerimizden bir tanesi Yahya Kemal’dir.” yorumunda bulundu.
Özden, Beyatlı’nın ölümden korkmadığına vurgu yaparak, şunları kaydetti:
“Yahya Kemal’in şöyle bir ifadesi var, ‘Ölüm sonu gelmez bir uykudur’ tıpkı Sokrates’in dediği gibi ‘Ölüm ya yok olmaktır, ya da yeni bir vazifeyle yeni bir hayata başlamaktır’ diye. Yahya Kemal’i böyle bir düşünceye götüren olay çocukluğuna dayandırılabilir. 13 yaşındayken annesini kaybetti ve bu ölüm de onu çok etkiledi.”
Usta şairin sadece vatandan ayrılma söz konusu olduğunda ölümden korktuğunu dile getiren Özden, “Eylül Sonu başlıklı şiirinde ‘Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor. / Lakin vatandan ayrılışın ızdırabı zor. / Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile, / Bitmez bir özleyiştir ölümden beter bile’ diyor. Kaderin bu kaçınılmaz hükmüne rağmen onun ölüme bağlı olan bir başka korkusu da unutulmaktır. Ölüm döşeğinde söylediği iddia edilen ‘(Ölmek kaderde var, yaşamak köhnemek hazin. Buna bir çare yok mudur ya Rabbel Alemin) mısraları ölümden korktuğunu mu yoksa unutulmak korkusunun mu bir tezahürüdür?’ diye sormak gerekir.” dedi.
Sempozyuma Bosna Hersek’ten katılan Dr. Amina Silyak Jesenkovic ise “Doğu ile Batı Arasında Yahya Kemal: Eski Şiir Rüzgarları ve İslam Medeniyeti Şairleri” başlıklı konuşmasında, “Yahya Kemal’de bir taraftan Türk milliyetçisini, bir Jön Türk’ü bir İstanbul, Paris sevdalısını, bir sosyalisti, bir seküleristi ve bir İslamcıyı görüyoruz. Aynı zamanda Osmanlı ve edebiyatının sevdalısıdır. Bunların hepsinin bir arada oluşu biraz çelişkili değil mi? Bence değil. Çünkü hakiki bir medeniyetin insanı olmak hepsinin birleşmesini gerektirir. Yahya Kemal bu yüzden kimseyi ve herhangi bir şeyi hiçbir zaman ötekileştirmiyor.” şeklinde konuştu.
Oturumda ayrıca konuşmacı olarak yer alan Prof. Dr. Mehmet Vural da “Yahya Kemal’de Tarih ve Gelenek” konusunu ele aldı.
Sempozyum kapsamında yarınki oturumlarda “Yahya Kemal’i Algılama Biçimleri”, “Birikim ve Yansıma”, “Yahya Kemal’den İzler” ve “Yahya Kemal ve Şehir” konuları tartışılacak.