Bosna Hersek’in tarihi köprüsüyle ünlü Mostar şehrinde bulunan asırlık Osmanlı konakları, mimari yapıları ve tarihi dokusuyla ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.
Her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği Mostar‘da görülmesi gereken başlıca eserler arasında yer alan “Biscevic Evi”, “Muslibegovic Evi” ve “Kajtaz Evi” isimli bu konaklar, Balkanlar’daki Osmanlı mimarisinin en önemli eserleri arasında gösteriliyor.
Neretva ırmağının üzerinde Mimar Hayrettin tarafından 1566’da inşa edilen Mostar Köprüsü’nün yanı sıra Karagöz Bey Camisi ve Karagöz Bey Medresesi gibi önemli Osmanlı eserlerine ev sahipliği yapan şehirdeki üç konak, ziyaretçilerini adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor.
Dış görünümleri son derece mütevazi, ancak içleri adeta kültürel bir hazine olan bu Osmanlı konakları, inşa edildikleri dönemdeki yaşama dair birçok detayı içinde barındırıyor.
Mostarlı turizmci Mili Bijavica, AA muhabirine yaptığı açıklamada, turistlerin en çok şehir merkezinde bulunan Biscevic Evi’ni ziyaret ettiğini belirterek, ziyaretçilerin 1635’te inşa edilen bu evin içinde kahvelerini yudumlarken zümrüt yeşili Neretva ırmağı manzarasının da keyfini çıkarabildiğini anlattı.
Konağın pencerelerinden süzülen güneş ışığının birçok roman ve filme ilham kaynağını olduğunu söyleyen Bijavica, konağın Ahmet ve Zehra isimli bir çifte ait olduğunu, ancak bu çiftin çocukları olmadığından kuzenlerine miras kaldığını dile getirdi.
Bijavica, turizm acentası olarak konağı kendilerinin kullandığını aktararak, konağın zaman içinde hasar gören bazı kısımlarının da en kısa sürede onarılması temennisinde bulundu.
Üç asırlık Muslibegovic Evi
Tadzudin Muslibegovic ise şehirdeki bir diğer Osmanlı konağı olan aile yadigarı Muslibegovic Evi’nin üç asır önce inşa edildiğini belirterek, 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşın ardından evi ziyaret açtıklarını anlattı.
Konağın “haremlik” ve “selamlık” bölümlerinde oluştuğunu kaydeden Muslibegovic, “Konak inşa edildiğinde haremlik kapısı yokmuş. Aile, selamlık kapısından evin içine girip kendi kısımlarına ayrılırmış. Bahçe duvarları ise evin kadınları içeride rahatsız olmasın diye yüksek inşa edilmiş.” ifadelerini kullandı.
Muslibegovic, konağın orta kısmının 1871’de restore edildiğini aktararak, “Konağı inceleyen mimarlar burasının Balkanlar’daki en güzel Osmanlı eserlerinden biri olduğunu söyledi. Burası savaşta şans eseri hasar görmedi ve tarihi dokusunu olduğu gibi koruyabildi.” dedi.
Konağın orta kısmında Osmanlı döneminin arşiv belgelerinin sergilendiğini belirten Muslibegovic, burada ayrıca aileden kalma kişisel eşyaların da görülebileceğini aktardı.
Muslibegovic, konağın 2010’dan beri otel olarak da kullanıldığını ifade ederek, Osmanlı’nın tarihi dokusunu hissederek burada konaklama imkanı bulan misafirlerin memnun ve hayran ayrıldığını söyledi.
UNESCO korumasındaki 4 asırlık “Kajtaz Evi”
Mostar’da 4 asır önce inşa edilen Kajtaz Evi de ülkedeki en önemli Osmanlı mirası arasında gösteriliyor.
Aile yadigarı konağı bugüne kadar kısmen korumayı başaran Adis Kajtaz, evin zaman içinde hasar gördüğünü ve sadece yarısının ayakta kalabildiğini anlattı.
Kajtaz, konağın simetrik iki alandan oluştuğunu ve dışarında bakıldığında açık bir kitabı andırdığını belirterek, “Evin arka kısmında bahçeye açılan bir alan daha vardı, ancak bu alan savaş zamanında yandı.” diye konuştu.
Konağın, dönemin Mostar kadısı tarafından inşa edildiğini anlatan Kajtaz, “Her odada hamam da inşa edilmiş. Bu, o dönemde insanların temizliğe ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Evde, hizmetçi odaları da mevcut. Bu da evde zengin bir hayat sürüldüğünün göstergesi.” dedi.
Kajtaz Evi’nin UNESCO koruması altında olduğunu da aktaran Kajtaz, film ve romanlara da konu olan konağın her yıl çok sayıda turist tarafından ziyaret edildiğini sözlerine ekledi.
AA