Yunanistan’ın 320 milyar avroya yaklaşan kamu borcunun hafifletilmesi için kreditörler arasında görüş ayrılıkları var. Ekonomik kriz içinde kemer sıkma önlemleriyle yönetilen Yunanistan’da hükümet, kurtarma paketi programından çıkmaya hazırlanırken, yüksek kamu borcunun hafifletilmesini beklemesi, kreditörleri arasında bölünmeye yol açıyor.
Bugün toplanacak olan Avro Grubu toplantısında Yunanistan ve kreditörlerinin üzerinde anlaştığı 88 yeni yapısal düzenlemenin onaylanmasının yanı sıra ağustos ayında sona erecek kurtarma paketi programından çıkış sonrası önlemler ele alınacak.
Masadaki bir diğer önemli mesele ise Yunanistan’ın vadesi 2060 yılına kadar uzanan 320 milyar avro civarındaki kamu borç yükünün kreditörlere olan büyük kısmının vadelerinin uzatılması ve faiz oranının sabitlenmesi gibi düzenlemelerle hafifletilmesi olacak.
Milli gelirinin yüzde 180’i seviyesinde bulunan borç yükünün yarattığı, sürdürülebilirlik ve piyasaların güvenine ilişkin soru işaretlerine Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından vurgu yapılırken başta Almanya olmak üzere Avro Bölgesi tarafı, siyasi saiklerin de etkisiyle borç hafifletmeye daha ihtiyatlı yaklaşıyor.
Borç hafifletmeye yönelik net karar için 21 Haziran’daki Avro Grubu toplantısı işaret edilirken, IMF’nin otomatik devreye girecek bir yöntemden, Almanya gibi bazı AB ülkelerinin yapısal reformlarla şartlandırılmış bir hafifletme stratejisinden yana olduğu belirtiliyor.
Ayrıca, 2011’de 100 milyar avroluk borcun silinmesi gibi bir konunun gündemde olmadığı, vadeler ve faiz oranlarında değişiklikler gibi tedbirlerin konuşulduğu ifade ediliyor.
IMF’nin pozisyonu netlik kazanacak
Yunan ekonomi analiz sitesi Macropolis’in editörü Nick Malkoucis, borç hafifletmeye ilişkin kesin kararın 21 Haziran’a kalacağına işaret ederek, “Bugünkü toplantıdan çıkacak muhtemel sonuç ise, IMF’nin programa katılıp katılmayacağı ya da Avrupalı kreditörlerin tekliflerinden tatmin olup olmadığına yönelik net bir işaret olacak.” dedi.
Vadelerin uzatılması, faiz oranlarının azaltılması veya ödemesiz süre gibi borç hafifletme yöntemlerinin geçen yıl az çok belirlendiğini belirten Malkoucis, kreditörler arasındaki esas tartışmanın bunun hangi mekanizmayla uygulanacağına ilişkin olduğunu söyledi.
IMF bir yanda Almanya diğer yanda
Malkoucis, Fransa’nın teklif ettiği yönteme göre, Yunanistan’ın büyüme hedeflerini gerçekleştirememesi halinde borç hafifletmenin otomatik olarak devreye gireceğini anlatarak, IMF’nin bu yönteme destek verdiğini, ancak başta Almanya olmak üzere bir kısım Avro Bölgesi ülkelerinin buna karşı çıktığını ifade etti.
Meselenin önümüzdeki birkaç hafta boyunca müzakere edileceği yorumunda bulunan Malkoucis, “IMF, Avrupa Komisyonu ve Fransa ekstra borç hafifletmenin, Yunanistan büyüme hedeflerine ulaşamadığı anda şartsız ve otomatik olarak devreye girmesinden yana. Almanya ve diğer bazı ülkeler ise bunun otomatik olmaması, bazı şartlara bağlı olması gerektiğini düşünüyor.” ifadelerini kullandı.
“Havucun ucundaki sopa”
Malkoucis, şarta bağlı bir borç hafifletmenin onayının Avro Grubu, ülke parlamentoları veya Avrupa İstikrar Mekanizması’ndan (ESM) mı çıkacağının ise bir diğer tartışma konusu olduğunu kaydetti.
Şarta bağlı borç hafifletmeyi “havuç ve sopa” yöntemine benzeten Malkoucis, “Otomatik olması, piyasalara ve yatırımcılara her halükarda borç yükünün halledileceği yönünde net bir mesajı verecek. Eğer şartlı olursa Yunanistan, son 8 yılda içinde olduğumuz ve pek de işe yaramayan bir duruma yani kreditörler ile müzakereler gibi zorlu bir sürece çekilecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Malkoucis, Almanların vergi paralarının Yunanistan’a hibe edildiği şeklinde bir algının Almanya’da AB karşıtı aşırı sağ eğilimleri güçlendirmesi ile Alman hükümetinin siyasi olarak otomatik borç hafifletmeye yanaşmadığını, şartlı bir hafifletme ile Yunan hükümetlerinin ülkenin büyümesine yönelik tüm önlemleri aldığından emin olmak istediğini kaydetti.
Öte yandan, Almanya ve diğer Avrupalı kreditörlerin IMF’nin kurtarma paketi programına destek vermesini istediklerine dikkati çeken Malkoucis, “IMF, daha tecrübeli, zor durumdaki ekonomileri daha kapsamlı bir gözetleme kapasitesine sahip. 2010’dan beri, AB’ye karşı Yunanistan’a gözetleme veya baskı kurması yönünde bir güven eksikliği söz konusu. Ama, IMF borç hafifletme konusunda çok net taahhütler talep ediyor.” diye konuştu.
Son düzlük
Yaklaşık 8 yıldır kurtarma paketi programına bağlı, “kemer sıkma” önlemleri altında yaşam mücadelesi veren Yunan ekonomisi, ağustosta bitecek programın ardından kendi ayakları üzerinde durmaya hazırlanıyor.
Başbakan Aleksis Çipras liderliğindeki Yunan hükümeti, 86 milyar avroluk üçüncü programdan “temiz bir çıkış” hedefi ortaya koyarken, ekonominin yeterince gelişmemesinden ve borç yükünden kaynaklı endişeler kreditörleri ihtiyati tedbirler aramaya itiyor.
Sıkı bir mali disiplin altında bulunan Yunan Hazinesi, 2016 ve 2017’de milli gelirine oranla yüzde 3,5 hedefini aşarak yüzde 4’ü bulan faiz dışı fazla verdi. Yunanistan’ın bu bütçe performansını 2020’ye kadar sürdürmesi beklenirken, sıkı mali disiplinin gerekli büyümeyi engellemesinden endişe ediliyor.
Özellikle IMF tarafından ön şart olarak konulan borç hafifletme ise, hem 2017’de beklentilerin altında kalan büyümenin sürdürülebilirliği hem de piyasalara güvenin temini açısından önemli görülüyor.
Milletgazetesi.gr