Bulgaristan’dan göç ederek 1926’dan sonra Bilecik’in Gölpazarı ilçesine bağlı Kurşunlu köyüne yerleşenlerin, o dönem yanlarında getirdiği soğan, mısır, kavun, karpuz ve sarımsak gibi sebzelerin yanı sıra çiçek tohumları ile renklenen bahçeler, torunlarına miras kaldı.
O yıllarda evlerini, tarlalarını geride bırakarak zor şartlarda göç etmek zorunda kalan vatandaşların yerleştiği ve ekoturizm kapsamında 2012 yılında “en temiz köy” seçilen Kurşunlu’da, köy sakinleri, atalarından miras çiçekli bahçeleri tüm renkleriyle yaşatmaya devam ediyor.
Bilecik’e 38, Gölpazarı’na 7 kilometre uzaklıktaki, 70 haneli ve yaklaşık 200 nüfuslu köyde yaşayanların tamamı, Bulgaristan göçmenlerinin çocukları ve torunlarından oluşurken, evlerin bahçeleri, birbirinden farklı çiçeklerle renk cümbüşü oluşturuyor.
Bahçesinde 50’nin üzerinde sebze ve meyve yetiştiren üç çocuk annesi Seher İpek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dedelerinin 1930’lı yıllarda Bulgaristan’dan geldiğini belirterek, geleneklerinden taviz vermediklerini söyledi.
Atalarının gelirken tohumlarını da getirdiğini dile getiren İpek, şöyle konuştu:
“Evlerini bırakmışlar ama mısırından tut ayçiçeği, soğan, sarımsak, kavun, karpuz, aklına ne gelirse hepsinin tohumlarını getirmişler. Kültür burada. Çiçek olmazsa olmaz, biz çiçeksiz yapamayız. Bu tohumlardan vazgeçmeyi kesinlikle düşünmüyoruz, onları devam ettireceğiz. Kıyafetlerimiz de değişmedi yemeğimiz de. Mesela hamur işlerini çok yaparız, börek yaparız. Babaannelerimizden böyle gördük. Babaannem bir otururdu ocağın başına, çok da kalabalıktık. Hayvan da çoktu, çok güzel zamanlar geçirdik. Halen evimde atmadığım hasırlarım, kayınvalidemden ibrik var. Asla onları bırakmam. Biz oradan geldik bağımızdan kopmamak için her şeyimizi aldık geldik.”
Köy sakini Mutlu Yıldırım ise teknolojinin, şartları biraz değiştirmesine rağmen dedelerinin bıraktığı hayatı yaşamaya devam edeceklerini ifade ederek, “Yaşlılarımız, dedelerimiz oradan nasıl çilelerle geldiklerini anlatırlardı. Evlerini, tarlalarını bırakıp buraya sefil perişan halde geldiklerini anlatırlardı. Oradan gelirken getirebildikleri çiçek, mısır, ay çiçek tohumudur, ceplerine koyabildiklerini getirmişler. Biz de onların devamını yaptırmaya çalışıyoruz. Çiçek bahçelerim var, biz de vazgeçemiyoruz. Kanımızdan gelen bir şey. Onların getirdiği ürünlerden yetiştirmeye çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
“Çiçek sevgisi göçmenlerin kanında var”
İzmir’de emekli olduktan sonra köyüne döndüğünü anlatan 63 yaşındaki İsmail Karakütük de “Dedelerimiz buraya gelirken getirebilecekleri her çeşit tohumdan getiriyorlar. Çiçek, buğday domates tohumu getiriyorlar. Burada halen onları üretmeye çalışıyoruz. Bizim bahçemizde biber, domates, marul, maydanoz, dereotu, patates hepsi var. Çiçek sevgisi, göçmenlerin kanında var.” diye konuştu.
Köy muhtarı Fahrettin Doruk da köyün 70 haneli olduğunu belirterek, çok göç verdiklerini ancak halen 200 civarında nüfusa sahip olduklarını söyledi.
Köyün 1926 yılında Bulgaristan’dan gelen 8 aile tarafından kurulduğunu ifade eden Doruk, şunları söyledi:
“Devamında akrabalar gelmiş. Göçmen köyüyüz, köyümüz temizdir. Biraz da gelenek görenek. Köyümüzün planı projesi çok güzeldir. Dedelerimiz domatesi getirmiş, eski buğdayları getirmiş, halen bazı komşularımız eker. Çiçeklerimiz oradan gelmiş, kadınlarımız çok çiçekçidir. Bahçelerimiz çok güzeldir, oradan gelen bir gelenektir.” dedi.
Kircaalihaber.com