EGEBAM’da yapılan çalışmaya göre her 10 lise öğrencisinden 6’sının günlük yaşamı, internet kullanım alışkanlığındaki sorunlar nedeniyle sekteye uğruyor.
Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen Alkol Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (EGEBAM) yapılan bilimsel çalışmaya göre, lise çağındaki gençlerin yüzde 60’ının günlük yaşamı, “sorunlu internet kullanım alışkanlığı” nedeniyle olumsuz etkileniyor.
EGEBAM Müdürü Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Prof. Dr. Zeki Yüncü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, teknolojinin sağladığı imkanlarla yaşamı kolaylaştıran internet kullanımının zaman zaman soruna da dönüşebildiğini belirtti.
“İnternet bağımlılığı” kavramının henüz psikiyatrik tanı sistemlerinde yer almadığını ifade eden Yüncü, sanal dünyada geçirilen sürenin değil, yapılan işin önem taşıdığına dikkati çekti.
Kişinin yaşamını olumsuz etkiliyorsa “sorunlu kullanımın” söz konusu olduğunu kaydeden Yüncü, dünyada sorunlu kullanım oranının ülkeye, anket ölçeklerine, yaşlara göre farklılık gösterdiğini, genelde yüzde 2,4 ile 40 arasında değiştiğini anlattı.
Lise öğrencilerine yönelik anket çalışması yapıldı
Prof. Dr. Yüncü, EGEBAM tarafından 2018 yılında lise öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen internet kullanım araştırması kapsamında 300 gence sorular yöneltildiğini belirterek, “Çalışmamızı henüz tamamladık. Ülkemizde bu oranın aslında yüksek olduğunu tespit ettik. Değerlendirme parametreleri arasında farklılık olmakla beraber yüzde 60’ında sorunlu internet kullanımının bulunduğunu tespit ettik.” dedi.
“Sorunlu internet kullanımı, gençlerin sosyal yaşamdaki etkinliklerini iptal ederek sosyalleşme çabasını sanal ortamda sürdürmesine neden oluyor ve lise öğrencilerinin yüzde 60’ı günlük aktivitelerinin yerine interneti koyuyor.” ifadesini kullanan Yüncü, şöyle devam etti:
“Bu datanın tek sevindirici tarafı şu, yoğun bağımlılık durumu binde 8. Ankete katılan gençlerin yüzde 40’ı normal kullanım alışkanlarına sahip, yüzde 30’unun sorunu hafif, yüzde 25’inin sorunu orta düzey olarak tanımlandı. Durumu çok ağır olanlar çok az. Onlar da internet ve teknoloji dışındaki tüm sosyal yaşamını bırakıyor.”
Yüncü, cinsiyet, sosyoekonomik durum, ailenin gelir ve eğitim düzeyine ilişkin farklılıkların “sorunu etkilemediğini” belirterek, “Düzey farklılıkları bulunsa da kişiler sanal dünyada ortak bir mecra yakalayıp sosyalleşmeye devam ediyorlar. Ekonomik sınır da orada ortadan kalkıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Kendilerini kötü ve huzursuz hissediyorlar
İnternet kullanım alışkanlığında “sorun” olan gençlerin, internetsiz ortamda kendilerini kötü ve huzursuz hissettiğini söyleyen Yüncü, psikiyatrik hastalığı olanlarda daha ağır problemlerle karşılaştıklarını anlattı.
“Depresyon, anksiyete bozukluğu, sosyal fobi gibi durumlar söz konusuysa internet kullanımı daha da artıyor. Dışarı çıkıp sosyalleşmek yerine gençler bilgisayara yöneliyor ve bu da psikiyatrik durumunu ağırlaştırıyor.” diyen Yüncü, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Aslolan iletişimdir. Rekabetin çok yoğun olduğu günümüzde çocukların başarılı olması için çok iyi insan ilişkisi kurmaları gerekiyor. Duygu zenginliğini sezinleme konusunda bilgisayarlar yeterince donanımlı değil. Duyguyu veren yüzünüzdeki mimikler, ses tonu tınısıdır. İnternet alışkanlığı sorunlu olan çocuklarda, karşısındaki insanın duygularını anlama yeteneğinin de zayıf olduğunu görüyoruz. Farklı bir duyguyla karşılaştığında anlamıyor, bazen konuşmaların şaka mı ciddi mi olduğunu da anlamıyor. Bu tür duygusal yapılanmayı zengileştirmek istiyorsak insani ilişkilerimizi kullanmak, gençleri sanal mecraya kaymadan gerçek hayata çekmek zorundayız.”
İnternet kullanım alışkanlığındaki sorun nedeniyle günlük yaşamda sorunla karşılaşan gençlerin psikiyatri uzmanlarıyla görüştürülmesini isteyen Yüncü, birçok ailenin problemi görmezden geldiğini ve müdahalede bulunmadığını da sözlerine ekledi.
AA