Bulgaristan’daki Osmanlı camileri yıkılma tehlikesi yaşıyor

Bulgaristan’da minaresi bulunmadığı ve çevresinde arkeolojik alan olduğu gerekçesiyle tarihsel anıt ilan edilen 27 Osmanlı Camisi, yıllardır restore izni verilmediği için bakımsızlık nedeniyle minareleri çökmüş, kapıları ve duvarları yıkılmış durumda onarılmayı bekliyor.

Ülkede acil onarımı gereken çok sayıda cami, hamam ve diğer tarihi eserler, resmi makamların çeşitli engelleri nedeniyle restore edilemiyor.

Bulgaristan’da, minaresi olmadığı, çevresinde arkeolojik alan bulunduğu için veya farklı gerekçelerle tarihsel anıt ilan edilen camiler yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.

İbadet merkezlerinin restorasyonu için yıllardır resmi makamlarla hukuki mücadele veren Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü, camilerin “kültürel anıt” ilan edilmesi nedeniyle ibadete kapalı tutulduğunu belirtiyor.

Camiler arasında güneybatıdaki Küstendil kentindeki Fatih Sultan Mehmed, Gotze Delçev’deki Karaca Paşa ve kuzeydoğudaki Razgrad şehrinde bulunan Pargalı İbrahim Paşa gibi ibadet merkezleri biliniyor.

Sofya Bölge Müftüsü Mustafa İzbiştali AA muhabirine yaptığı açıklamada, bürokratik engeller çıkaran devletin camilerin bakımını zorlaştırdığını söyledi.

İzbiştali, Küstendil’in şehir merkezinde 1531’de inşa edilen Fatih Sultan Mehmed camisinin restorasyonuna 30 yıldır izin verilmediğini dile getirerek, “Çürük tahta kaplamalı minaresinden akan yağmur suları, gövdesinin çöküşünü hızlandırıyor. Cami kubbesindeki kurşun kaplamalar yıllar önce sökülerek hurdacılara satılmış. Cami içinde değeri biçilmez eski halılar da satılıp kaybolmuş.” dedi.

Caminin restore edilerek ibadete açılması gerektiğini kaydeden İzbiştali, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Belediye yönetimi, Küstendil’deki Müslümanların izlerini silmek için her türlü çabayı gösteriyor. Camiyi kapalı tutup minaresinin çökmesini bekliyor. Küstendil Belediyesi İslam’ın izini silmek istiyor. 30 yıldır onarımına müsaade edilmeyen, ibadete kapalı caminin minaresinin düşmesini bekliyor. Şehirde yine tarihsel bir değer taşıyan Ahmet Bey Camisi zaten tarih müzesine dönüştürüldü. Minaresi yıllardır yıkılmış olan o cami artık bir ibadet yeri olarak görülmüyor. Mantık basit: Minare varsa cami olur, minare yoksa müze olur. Küstendil’de Osmanlı döneminden kalma en az 11 cami vardı. Şu anda iki cami kaldı ve ikisi de ibadete kapalı.”

– “Erdoğan destek vermezse, başka kimse destek vermeyecek”

Camilerin restorasyonu için yetkililerden anlayış ve ilgi beklediklerini aktaran İzbiştali, Türkiye’nin dini mekanlara yönelik verdiği önemi örnek gösterdi.

Sofya Bölge Müftüsü Mustafa İzbiştali şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hangi dine ait olursa olsun, ibadet yerlerinin nasıl korunabileceğini çok iyi bir şekilde gösterdi. İstanbul’daki Sveti Stefan kilisesinin onarımı buna güzel bir örnek. Erdoğan destek vermezse başka kimse destek vermeyecek. Onun sözü kilit önem taşır. Erdoğan Sveti Stefan Kilisesi konusunda sözünü nasıl tuttuysa bizim Başbakanımız Boyko Borisov’un da öncelikli olarak Küstendil ve Razgrad’daki camilerin onarımına destek vermesini bekliyoruz çünkü bu eserler bizim ortak kültürel mirasımızdır, onu sahiplenmek ortak görevimizdir.”

Küstendil’deki caminin müze değil ibadet yeri olarak restore edilmesi gerektiğini vurgulayan İzbiştali, “İstanbul’daki Sveti Stefan Kilisesi müze olarak değil ibadete açık bir kilise olarak restore edildi.” dedi.

Karlovo, Smolyan, Dupnitza ve daha birçok kentte benzer sıkıntıların yaşandığı Osmanlı döneminden kalma eserlerin bulunduğunu anlatan İzbiştali, binlerce Müslüman’ın yaşadığı Razgrad şehrinde ibadete açık tek bir caminin bulunduğu bilgisini paylaştı.

– “Cami sadece bizim değil AB’nin de zenginliği”

Güneybatıda Yunanistan sınırına yakın Gotze Delçev şehrinde de 4 bin Müslüman, 100 kişilik bir mescidde veya önündeki alanda namaz kılmak zorunda kalıyor.

Bölgede 1400’lü yıllarda inşa edilen Karaca Paşa Camisi’nin kubbesi 2011’de çökmesinin ardından bakımsızlık nedeniyle çürümeye terk edildi. Cami, zaman zaman da ırkçı saldırıların hedefi oluyor.

Blagoevgrad Bölge Müftüsü Aydın Muhammed de çevresinde arkeolojik kalıntılara rastlandığı gerekçesiyle caminin ibadete kapatıldığını hatırlattı.

Caminin restorasyonunun yapılmasını beklediklerini dile getiren Muhammed, caminin kırık minaresi ve çöken duvarlarının büyük zarar gördüğü bilgisini paylaştı.

Muhammed, “Her bir devlet, Roma, Antik Yunan, Osmanlı veya ne olursa olsun her bir tarihi eserine sahip çıkmalı. Tarihsel her bir taşın ayrı bir değeri var.” ifadelerini kullanarak, bölgedeki belediyenin bu camiye karşı tavrına anlam veremediğini kaydetti.

Muhammed “Açıkçası, belediyenin ibadete açık olabilecek bir yerden nasıl bir huzursuzluk duyduğunu anlayamıyorum.” diye konuştu.

Hangi dine ait olursa olsun ibadet yerlerinin kurulması ve bakımının yapılması gerektiğini anlatan Muhammed, “Mesela Türkiye’deki Sultan Ahmed Camisi sadece Türkiye’ye değil tüm Müslümanlara aittir. Bulgaristan’da Osmanlı eseri Karaca Paşa gibi camiler sadece bu ülkenin değil tüm Avrupa Birliği’nin (AB) ortak zenginliğinin bir parçasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

AB’nin bir Hristiyan kulübü olmadığını dile getiren Muhammed, “(AB) Tüm yurttaşlarını sahiplenen bir yapıya sahip olduğunu göstermek istiyorsa, Karaca Paşa gibi camilere de sahip çıkması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Müslüman toplumunun kendi imkanlarıyla Karaca Paşa Camisi’ni restore etmeye hazır olduğuna işaret eden Muhammed, bürokratik engellerin kaldırılması ve politikacıların olaylara daha gerçekçi yaklaşmaları gerektiğini kaydetti.

“Tarihin burada koydurduğu her bir taşın manevi değeri var.” diyen Muhammed, şehirdeki vandalların yıkım içindeki caminin taşlarını ve desteklerini kırarak çöküşünü hızlandırmaya çalıştıklarını söyledi.


AA

Read Previous

Boşnak sanatçıdan Türkçe-Arapça albüm: Ya Rasulallah Sana!

Read Next

Bir Öğrencinin Günlüğünden

8 Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *