Bosna Hersek’te düzenlenen “Endülüs ve Bosna Hersek Ekseninde Avrupa’da İslam ve Müslümanların Geleceği” konulu panele katılan İbrahim Kalın, Avrupa’nın Yahudi-Hristiyan mirasına dayandırıldığına işaret etti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 25 Ocak tarihinde Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) bünyesinde Bosna Hersek’te kurulan Avrupalı Balkan Demokratlar Birliğince (UEBD) düzenlenen “Endülüs ve Bosna Hersek Ekseninde Avrupa’da İslam ve Müslümanların Geleceği” başlıklı panele katıldı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın ayrıca, Uluslararası Saraybosna Üniversitesinde “İslam ve Batı Arasındaki İlişkiler” konulu ders verdi.
Kalın, “Bosnalı Müslümanlar, Srebrenitsa soykırımından 20 yıl sonra da hala onurlu bir şekilde durup, Avrupa’nın bir parçası olduklarını tüm dünyaya onurlu bir şekilde söyleyebiliyorsa, bu hala bir umut olduğu anlamına geliyor. Bosna Hersek’te yeni bir Endülüs kurulması için Avrupalılar, Türkler ya da diğerleri olarak onlara yardım etmeliyiz.” dedi.
Modern tarihte çok kritik bir zamandan geçildiğini belirten Kalın, Endülüs’ün, Avrupa İslam tarihinin en iyi dönemlerinden birini oluşturduğunu hatırlattı.
Endülüs’te 700 yıldan fazla Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin birlikte yaşamanın örneğini gösterdiklerini kaydeden Kalın, bu toplumların birçok farklı alanda çalışmalar yaptıklarını ifade etti.
Kalın, Avrupa’nın tanımlanmasında burada yaşayan Müslümanların da katkı yapma hakkı olduğunu vurgulayarak, ortada tek bir “Avrupa” tanımlaması olmadığını, farklı anlamlar taşıyan Avrupa tanımının, daha eleştirel ve tartışmaya açık olması gerektiğini söyledi.
Avrupa’nın Yahudi-Hristiyan mirasına dayandırıldığına işaret eden Kalın, “Yahudi-Hristiyan mirası dendiğinde, burada açıkça görülüyor ki İslam dışlanıyor. Eğer teolojik olarak değilse bile en azından kültürel ve tarihi olarak dışlanıyor.” dedi.
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi Bakir İzetbegovic de ne İslam’ın Avrupa ruhuna ne de Müslümanların Avrupa’ya yabancı olduğunu belirterek, İslami düşüncenin, Avrupa’nın insani anlamda dirilişini başlattığının altını çizdi.
Tıp, matematik, astronomi, kimya, coğrafya, maliye gibi modern toplumun birçok alanının da Müslüman ilim adamlarından ayrıştırılamayacağını vurgulayan İzetbegovic, “Müslümanlar, diğer toplumlarla birlikte Avrupa’yı inşa edenler ve Avrupa kültürü ile medeniyetinin sahipleridir.” dedi.
İzetbegovic, İslam’ın Avrupa’da ve Avrupa ile 13 asırdır yaşadığına işaret ederek, kıtanın birçok kesimine ise Hristiyanlık’tan çok daha önce ulaştığını hatırlattı.
İslam’ın yıkan değil, inşa eden olduğunu vurgulayan İzetbegovic, “Dünyayı daha iyi yapan hiçbir şey İslam’a aykırı olamaz. Aynı şekilde İslami olan hiçbir şey de özgürlüğe, kalkınmaya karşı olamaz.” değerlendirmesinde bulundu.
UETD Genel Başkanı Zafer Sırakaya ise Müslümanların, Avrupa toplumunun önemli bileşenlerinden biri olduğunun altını çizerek, İslam’ın tüm dünya insanlarını kapsayan evrensel bir din olduğunu vurguladı.
İslam’ın sadece Ortadoğu ile sınırlı bir din olmadığını kaydeden Sırakaya, Türk toplumunun ve diğer Müslümanların Avrupa’da düzenlenen terör saldırılarına karşı tutumunun son derece değerli olduğunu ifade etti.
AA