Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Polis Akademisi Mezuniyet Töreninde yaptığı konuşmaya, tüm katılımcıları selamlayarak başladı.
Tüm şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere de şifa temenni eden Erdoğan, Polis Amirleri Eğitim Merkezindeki eğitimlerini tamamlayarak göreve başlamayı hak eden bin 859 komiser yardımcısını tebrik etti.
Emniyet teşkilatı dışından alınan öğrencilerin 24 Ekim 2016’da başlayan ve 18 Ağustos 2017’de sona eren zorlu bir maratondan geçtiklerini söyleyen Erdoğan, başarılı bulunan öğrencilerin eğitim sonu sınavının ardından polis teşkilatına katılmanın gururunu yaşadıklarını belirtti.
“Temizlemeye devam ediyoruz”
Pek çok kurum gibi Polis Akademisinin de bir grup tarafından sinsice kontrol altına alınarak, kendi amaçlarına hizmet eder hale getirildiğini belirten Erdoğan, “Sınavlarından terfilerine kadar her konuda hakka, hukuka, ahlaka aykırı yollarla elde ettikleri gücü, devleti ele geçirmek için kullanan Feto, sonunda işi millete saldırmaya kadar vardırdı. 17-25 Aralık’ın ardından başlattığımız mücadeleyi 15 Temmuz’dan sonra hızlandırarak bu ihanet çetesini devletten de, ülkeden de temizledik, temizlemeye devam ediyoruz.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede Polis Akademisini de yeniden yapılandırdıklarına dikkati çekerek, “Feto’nun propogandasına kanarak terörle mücadele için yapılan tasfiyelerin kurumlarımızı, özellikle de emniyet teşkilatımızı zaafa uğratacağını düşünenlere en güzel cevabı sizler veriyorsunuz. Bugün mezun olanlarla birlikte 17-25 Aralık sonrası göreve başlayan komiser yardımcısı sayısı 7 bin 347’yi buldu. Eskiden yılda 500 mezun verebilen akademimiz, üstün bir gayretle sadece bu yıl bin 859 mezun vermiştir. Mevcut eksiği tamamlayana kadar bu sistemle, yani sivilden öğrenci alarak komiser yardımcısı yetiştirme programını sürdüreceğiz.” dedi.
“Yerli ve milli anlayışı çok güçlü bir şekilde yerleştirmeliyiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “17-25 Aralık ve 15 Temmuz tecrübeleri bize bir gerçeği göstermiştir, emniyet, yargı, ordu gibi kritik kamu kurumlarıyla medya, üniversite, iş dünyası gibi toplum üzerinde yüksek etkisi olan yerlerde, yerli ve milli anlayışı çok güçlü bir şekilde yerleştirmeliyiz. Hangi görünüm, hangi iddia, hangi kisve altında olursa olsun kendini devletin ve milletin menfaatlerinin üstünde gören hiçbir anlayışın buralarda hakim olmasına izin vermemeliyiz. Bu bizim olmazsa olmazımız olmalıdır. Meşruiyetinin kaynağı millet ve hukuk olmayan adaletten, ahlaktan, vicdandan, değerlerine saygıdan, hoşgörüden nasibini almamış hiçbir kişi ve grubun fikirleri ve eylemleriyle ortak geleceğimize hizmet etmesi mümkün değildir.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK’yla mücadelede 2015 Temmuz’undan bu yana binin üzerinde şehit verildiğini, buna karşılık da 10 bine yakın teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
“Ölen de yıkılan da kaçıp göçen de hepsi bizden gidiyor”
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ama dikkat edin, ölen de yıkılan da kaçıp göçen de hepsi bizden gidiyor. Aynı şekilde Feto’yla mücadelede kamudan ihraçlarla, tutuklamalarla, kaçıp gidenlerle 100 bini aşkın bir insan kaybımız var. Bunların hepsi de milletimizin kendi ekmeğinden kısarak artırdığı kaynaklarla büyütülmüş, eğitilmiş, her alanda belirli konumlara gelmiş insanlardır. Elbette teröre bulaştıkları için, kan döktükleri için, devletlerine ve milletine ihanet ettikleri için bunların hiçbirinin gözünün yaşına bakmıyoruz, bakmayacağız. Adaletimizin gereği de budur, fakat faturayı kendimizin ödediğini de asla unutmayacağız. Allah’ın izni, milletimizin desteği, devletimizin kararlılığıyla biz tüm terör örgütlerinin, tüm teröristlerin üstesinden geliyoruz ve geleceğiz. Bu konuda kimsenin en küçük bir şüphesi olmasın, çünkü bu konuda kararlılığımız var. Allah’ın izniyle bu işi halledeceğiz aksi takdirde tarih bize bunun hesabını sorar, gelecek nesiller bize bunun hesabını sorar. En az bu mücadele kadar önemli olan bundan sonra ne yapacağımızdır. Eğer büyük bedeller ödeyerek imha ettiğimiz terör örgütlerinin, teröristlerin yerlerine sürekli yenileri türeyecekse o zaman burada bir sorun var demektir.”
Eski milli halterci Naim Süleymanoğlu’nun sağlık durumuna da değinen Erdoğan, “Olimpiyat, dünya şampiyonluklarını hakkıyla almış Naim Süleymanoğlu ile ilgili bir duyurumu, tüm milletime ve dünyaya burada hatırlatmak istiyorum. Bildiğiniz gibi çok ciddi bir siroz ve karaciğer yetmezliği sebebiyle yoğun bakımda. Şu anda yoğun bakımdan çıkmış vaziyette, bir özel hastanede ve ancak bir transplantasyon, bir karaciğer nakliyle umudun olduğu söyleniyor. Bunu özellikle milletime duyurmak istiyorum. Kendisine geçmiş olsun temennimi, dualarımızla özellikle güçlendirmek istiyorum.” dedi.
“Amerika onlara tahsis etmiş, orada beraber ‘Dünyada 160 ülkeyi buradan idare ediyoruz.’ diyor”
Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Abaza’sı, Boşnak’ı, Roman’ıyla tek millet olan 80 milyonu kimsenin parçalayamayacağını beliren Erdoğan, “Niye? Sevgili Peygamberimiz öyle buyuruyor. Bizler ayrı değiliz, Ayet-i Kerime açık, ortada, ‘Biz, sizi kabileler halinde yarattık, birbirinizle iyi anlaşasınız, tanışasınız diye.’ Üstünlük şu ırk, bu ırk olduğu için değil, kim Allah’a daha yakın ise o en üstünüdür. Öyleyse kimse kimseye afra tafra yapmasın.” ifadesini kullandı.
Törende bulunan profesörlerin kusura bakmamalarını isteyen Erdoğan, bunları “kitap yüklü merkebe” benzeterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Adam ilkokul mezunu, herhangi bir şeyi yok, takılmışlar peşine gidiyorlar. Şu anda da birçoğu kaçmış, Pensilvanya’da onun kaşanesinde onunla beraber yaşıyorlar. 400 dönüm araziyi Amerika onlara tahsis etmiş, orada beraber ‘Dünyada 160 ülkeyi buradan idare ediyoruz.’ diyorlar. Ama Amerika’dan bir ses çıkıyor mu? Çıkmıyor. Defaatle görüşmemize, 85 koli dosyayı bunlara göndermemize rağmen ses çıkıyor mu? Çıkmıyor. Buradan ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Birileri bizi bir yerlerden idare etmeye çalışıyor. Birileri bizi bir yerlerden bölmeye, parçalamaya çalışıyor. Fakat bu milleti de bu ülkeyi de bölemeyecekler, parçalayamayacaklar.
“F-16’lara karşı çıkmak kolay iş değil”
Hazreti Muhammed’in “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.” hadisinin herkese hitap ettiğini belirten Erdoğan, “Burada kastedilen birlik, kendi dar çevremizin değil, tüm milletin, ümmetin birliğidir. Ümmet kavramı içerisinde Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Abaza’sı her şeyi var.” ifadesini kullandı.
Törene katılan mezunlara seslenen Erdoğan, “Buradan açıkça ikaz ediyorum; devletin içinde hiçbir kişinin, ekibin veya grubun paralel bir yapıya veya yapılanmaya gitmesine izin veremeyiz. Şimdi göreve gidiyorsunuz, işte gittiğiniz yerlerde bunları didik didik aramanız, bulmanız, çıkarmanız gerekiyor. Nerede ne var bunları çıkaracağız hep beraber. Çünkü bunlar, bu ümmeti bölmek, parçalamak istiyorlar. Bizi içimizden böldüler, yaralamaya çalıştılar ama Rabbim fırsat vermedi.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi milletin meydanlara, caddelere, sokaklara dökülmesinin ruhundaki asaletin bir tezahürü olduğunu aktararak, F-16’lara karşı çıkmanın kolay iş olmadığını vurguladı.
“Haince, alçakça geldiler”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’da Özel Harekat Daire Başkanlığında 53 şehidin olduğunu hatırlatarak, şu görüşlere yer verdi:
“Haince, alçakça geldiler, ‘En önemli merkez burasıdır’ dediler, o merkezi vurdular ve 53 şehit orada verdik. Şimdi biz bunun hesabını sormayacak mıyız? Burası yol geçen hanı mı? Burası bu milletin en önemli hareket merkezidir. Burada böyle gel F-16 ile vur geç, var mı böyle bir şey? Bazıları bana şimdi mektuplar yazıyor, ‘Benimki suçsuz, şusuz, busuz’ vesaire. Tamam da o F-16’da seninki vardı veya onlara emreden, onları komuta eden oydu. Bundan haberin var mı? ‘İşte onlar bunu bilmiyordu’. Ne demek bilmiyordu? Bunların hepsi yaşandı. İşte bu yönde girişim başlatanlar, organizasyon yapanlar veya heveslenenler hangi gruba mensup olurlarsa olsunlar karşısında hep beraber bizi bulmalıdır. Türkiye dost ve kardeş topluluklarıyla birlikte çok büyük ve güçlü bir ülkedir. Hamdolsun 80 milyon nüfusumuzla, ekonomik gücüyle, imkanlarıyla, savunmadaki askerdi, polisti fark etmez, bütün teknik alt yapı, üst yapımızla böylesine büyük bir ükede herkese kendi alanında yapacak ziyadesiyle iş vardır. Yardım faaliyetleriyle ilgileniyorsanız, kendi vatandaşlarımız yanında el uzatmamız gereken Suriyelisi, Iraklısı, Afrikalısı, Asyalısı, Arakanlısı, Balkanlısıyla yüzlerce milyon mağdur ve mazlum var, bunlara yoğunlaşmak lazım. Gittiğimiz her yer ne diyorlar biliyor musunuz? ‘Türkiye, Türkiye, Türkiye’ diyorlar.”
“Asıl oyunun bilincinde kararlılıkla adım atıyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’ta yaşananlara da değinerek, “Suriye ve Irak’ta yaşanan hadiseleri, bu ülkeler üzerinde yapılan hesapları Türkiye’den bağımsız olarak görmüyoruz. Eğer Türkiye konusundaki niyetler gerçekleşmiş olsaydı, zaten şu anda Suriye ve Irak başta olmak üzere tüm bölgemizde başka şeyler konuşuluyor olurdu. Bizim bozduğumuz oyunlar sebebiyle sürekli yeni senaryolar üretiliyor ve tedavüle sokuluyor.” dedi.
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerden bile Kosova’nın bağımsızlığını halen tanımayan ülkeler olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bazı yerde bütünleşiyoruz bazı yerde ayrışıyoruz. Kosova Müslüman halkının yüzde 90’ını aşkın kesimi Müslüman. Yok işte şurda şu var ondan dolayı sıkıntıya düşeriz. Onun için şu anda mümkün değil. Bu tür böyle saçma sapan bahanelerle karşımıza çıkanlar var. Şimdi Kuzey Irak’ta da otur oturduğun yerde işte. Kuzey Irak yerel yönetimi başındasın. Para, pul her şey var. Petrolün var rahat dur. Neymiş? Bağımsız devlet olacakmış. 350 kilometre sınırın var bizimle bunu konuştun mu? Yok. İran’la konuştun mu? Yok. Federal devletle konuştun mu? Yok. Öbür tarafta Suriye’de şu anda zaten içeride savaş var. Orayla mutabık mısın? Yok. Nasıl sen geliyorsun da böyle bir adım atıyorsun? İşte devlet yönetmek öyle bir aşiretin reisi olarak bu işi çözmekle olmuyor. Şimdi oradan hareketle herhalde kendisine de bu konuda ciddi teşvikler oldu. Bu oyuna gelerek adımı atmış bulunuyor. Maşallah yüzde 92 filan da kabul görmüş. Yüzde 72 katılım varmış, yüzde 92 ‘evet’ demiş. Bunları biz çok gördük. Burada da darbeler olduğu zaman bu darbelerin neticesinde yüzde 95 ‘evet’ diyenlerin olduğunu çok gördük.
“Bir gazeteci, bir şoföre diyor ki bindiği araçta ‘Ne oy kullandın? ‘Evet’ Peki ne düşünüyorsun? Durumlar iyi gitmezse ne olacak? ‘Çocuklarımı toplarım Türkiye’ye giderim’ diyor. Şimdi onlar bile bu işi hazmetmiş değil. ‘Evet veriyorum ama bir aksilik olursa gideceğim yer Türkiye.’ Konumumuzun ne olduğu ortada.”
“Bölgemizde yakılan her ateş gibi bu da bizi teğet geçer ama birilerinin canını fena halde yakar”
Erdoğan, IKBY’inin gayrimeşru referandumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Bölgemizde yakılan her ateş gibi inşallah bu da bizi teğet geçer” diyen Cumhurbaşbakanı Erdoğan, “Ama birilerinin canını fena halde yakar. Bugün sırf kendi çıkarları için kullanacak araç arayanlara gönüllü asker yazılanlar, yarın her şey normale döndüğünde, kapı komşularının, kardeşlerinin, kaderdaşlarının yüzüne bakamayacaklardır. Bunu böyle bilsinler. Atılan bu adım, dün bölgedeki kötülüklerin sembolü haline gelmiş olanlara dahi rahmet okutacak vahamette gelişmelerin önünü açma faaliyetlerinin potansiyelini taşımaktadır.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“İşte böylesine bir tehlike var. Geçmişte kendilerinin maruz kaldığı zulüm ve baskı politikalarını bugün zayıf gördükleri herkese uygulayanların artık mağduriyet sözünü ağızlarına almaya hakları kalmamıştır. İşte Türkmenlere orada zulmediyorlar. Onların haklarını, hukukunu asla gözönünde bulundurmuyorlar. Ama öbür taraftan da ‘Biz devlet olacağız.’ Biz dostlarımız ve kardeşlerimizin sadece iyiliğini isteriz. Bugün Kuzey Irak’taki gelişmelere eğer böyle sert bir tepki veriyorsak tek sebebi, en başta Kürtler olmak üzere Arapların, Türkmenlerin ve diğer kesimlerin iyiliğini istiyor olmamızdır. Yapılan ve esasen hiçbir hukuki, fiili karşılığı olmayan referandum kimsenin faydasına değildir. Tüm ikazlarımıza rağmen ısrarla girişilen bu maceranın hüsranla sonuçlanması kaçınılmazdır. Hiç kimse kendini kandırmasın.”
“Ben Türkiye’den görüyorum da, sen Kuzey Irak’tan nasıl görmüyorsun”
Irak’ın kuzeyindeki meselenin, şu veya bu kesimin devlet kurma hakkı ile alakalı olmadığını vurgulayan Erdoğan, burada bölgedeki halkların birliğini, beraberliğini, dayanışmasını ortadan kaldırarak, ardı arkası gelmez çatışmaların önünü açmak isteyenlere payende olunmasının amaçlandığını bildirdi.
Erdoğan, mezhep gerilimi sebebiyle zaten yeteri kadar acı çeken bölgenin şimdi bir de etnik kavgalarla örselenmesinin kime faydası olduğunun çok iyi hesaplanması gerektiğine de vurgu yaptı.
Türkiye’ye, Irak’a, Suriye’ye, buralarda yaşayan hiç kimseye faydası bulunmayan girişimin, birileri tarafından açık veya örtülü şekilde desteklenmesinin sebenin, birilerinin işine gelmesinden kaynakladığını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bugün bir gazetede okudum, ‘İsrail bayraklarının olduğundan haberimiz yoktu’ diyor Kuzey Irak yerel yönetiminden bir yetkili. Görmüyor musun? Ben Türkiye’den görüyorum da, sen Kuzey Irak’tan nasıl görmüyorsun? Bir gün, iki gün, üç gün… Çünkü geçmişte İsrail’in Mossad’ı onların ileri gelenleriyle iş biriliği halindeydi. Şimdi yine bu hareketlendi. Biz hem bu konudaki tavrımızı net bir şekilde ortaya koyacak hem de sonuna kadar ikaz vazifemizi yerine getireceğiz. Suriye’de yakılan ateşin nasıl ülkemize sıçramasına izin vermediysek, Irak’ta teşebbüs edilen bu fitneyi de inşallah durduracağız. Yeni Lawrencelar bu defa başarılı olamayacaklardır, bunu bilmenizi istiyorum.”
Naim Süleymanoğlu’nun sağlık durumu
Eski milli halterci Naim Süleymanoğlu’nun sağlık durumuna da değinen Erdoğan, “Olimpiyat, dünya şampiyonluklarını hakkıyla almış Naim Süleymanoğlu ile ilgili bir duyurumu, tüm milletime ve dünyaya burada hatırlatmak istiyorum. Bildiğiniz gibi çok ciddi bir siroz ve karaciğer yetmezliği sebebiyle yoğun bakımda. Şu anda yoğun bakımdan çıkmış vaziyette, bir özel hastanede ve ancak bir transplantasyon, bir karaciğer nakliyle umudun olduğu söyleniyor. Bunu özellikle milletime duyurmak istiyorum. Kendisine geçmiş olsun temennimi, dualarımızla özellikle güçlendirmek istiyorum.” dedi.
Kaynak: AA