Avrupa Birliği 25 Mart’ta kuruluş anlaşmasının 60. yıl dönümünü kutlamaya hazırlanırken AB’nin büyük ve kurucu güçleri Almanya, Fransa ve İtalya kendi aralarında yakınlaşmayı artıracak “çok vitesli” Avrupa modeline yönelme çabası gösteriyor.
AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in birliğin geleceğini ele aldığı “Beyaz Kitap” adlı belgesinde AB literatüründe yıllardır adı geçen “çok vitesli” model tekrar gündeme gelmişti.
Roma’da 1957’de imzalanan Roma Antlaşması’nın 60. yılını kutlamak için yarın bir araya gelmesi beklenen AB liderleri, kıtanın geleceğine ilişkin Juncker’in belgesinde yer alan 5 senaryoyu inceleyecek.
Paris’te mart başında Almanya, İspanya, Fransa ve İtalya liderlerini bir araya getiren Versailles Zirvesi’nde “çok vitesli” modeli destekleyen açıklamalara yer verilmişti.
AB’nin kurucu ülkeleri arasında bulunan “büyükler”, isteyen üyelerin daha fazla iş birliğine gitmesine, diğer üyelerin de istedikleri zaman ortak projelere katılmasına imkan veren “çok vitesli” model üzerinde duruyor.
“Çok vitesli” AB modeli
“Çok vitesli” model, üye ülkelerden bazılarının tüm üyelerin katılımını beklemeksizin istedikleri alanlarda iş birliğini derinleştirebilmesini öngörüyor.
Bu model, birliğin ortak politikalarını ulusal politikalara tercih eden ülkelere, diğerlerinin katılımını beklemeden hedeflerine ulaşma imkanı veriyor.
Birliğin küçük ve zayıf ülkeleri ise ulusal çıkarlarını korumak kaygısıyla AB ortak politikalarının daha da derinleştirilmesine sıcak bakmıyor.
Aslında AB’nin mevcut uygulamalarında “çok vitesli” modelin örneklerini görmek mümkün. Örneğin, serbest dolaşımı öngören Schengen uygulaması ve ortak para birliği uygulaması bu bağlamda “çok vitesli” yapıyı andırıyor. 28 üyeli birliğin 19 üyesi avroyu ulusal para birimi olarak kabul ederken diğerleri kendi ulusal para birimlerini kullanmaya devam ediyor.
Öte yandan, Schengen serbest dolaşım bölgesinde 28 üyenin 25’i bulunuyor.
Üyeler arasında gruplaşma artacak
“Çok vitesli” modele ilişkin çekinceler, bazı ülkelerin belirli alanlarda ilerleme kaydederken özellikle Doğu Avrupa ülkelerinin geride kalacağı düşüncesi etrafında toplanıyor.
Bu yapının AB içinde gruplar oluşturacağına ve zaten karmaşık olan karar alma mekanizmasını daha da karışık hale getireceğine işaret ediliyor.
AB’nin doğu ve batısı arasındaki ayrımın derinleşeceğini düşünenler, bu durumun iki ayrı tip üyeliğe yol açacağını, zengin batı ülkelerinin bir grubu, fakir doğu ülkelerinin diğer grubu oluşturacağını öne sürüyor.
Modele karşı çıkanlar
Almanya, İspanya, Fransa ve İtalya modele destek verirken Polonya, Romanya ve Macaristan gibi ülkeler karşı çıkıyor.
Kaynak:AA