Üsküp Müftülüne bağlı “Hafız İsmail Efendi” Erkek Hafızlık Enstitüsü öğrencileri Hafız Salahaddin Mert Baki, Hafız Yetmir Murtezani ve Hafız Şuayb Sadiki Kur’an-ı Kerim’in tamamını Hafızlık Komisyonu önünde ezberden okuyarak hafızlık icazetini aldı.
TIMEBALKAN ÖZEL
Yeni hafızların icazet merasimi cuma namazı öncesinde Üsküp Mustafa Pasa Camii’nde gerçekleştirildi.
Üsküp’ün yeni hafızlarından Hafız Salahaddin Mert Baki, hafızlık süreciyle ilgili TIMEBALKAN’a özel açıklamalarda bulundu.
Hafız Salahaddin Mert Baki, 2021 yılında başladığı hafızlık eğitimini bugün başarıyla tamamladığını ve icazet töreninin gerçekleşmesinden büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Hafızlık kelimesinin kökeni olan hıfz kelimesinin, muhafaza etmek, korumak anlamlarına geldiğine dikkati çeken Baki, “Hafızlıkta korunmakta olan Allah’ın bizlere gönderdiği, içerisinde yüce ayetlerinin olduğu Kur’an-ı Kerim’dir. Hicr Suresinin 9. Ayetinde de belirtildiği üzere “Şüphesiz Kur’an’ı biz indirdik ve onu koruyacak olan da biziz.” Kur’an’ın korunmasında pay sahibi olmak benim için ulu ve şerefli bir görevdir. Kur’an’ın korunmasının yanı sıra onu anlamak, yaşamak ve yaşatmak da çok önemlidir. Allah’ın izniyle, bu kutlu görevleri yerine getirenlerden oluruz.” dedi.
– “Haydi Allah’ın izniyle hafızlığa başlıyorsun!”
Küçük yaştan beri Kur’an ile iç içe bir hayat yaşadığına dikkati çeken Salahaddin Mert Baki, “Gerek hafız dedemin, rahmetli hafız babaannemin, biz daha küçük yaşlardayken eve Kur’an eğitimi almaya gelen Kur’an talebeleriyle aynı ortamda bulunmamız olsun, gerek ise babam ile annemin bizleri, evlatlarını Kur’an’a teşvikleri olsun, bizlerin küçük yaştan itibaren Allah’ın emirleri ve yasakları bilinciyle büyümemize vesile oldu. Bu sayede küçük yaştan beri aldığımız Kur’an eğitimine, sürekli olarak hafız olmamın isteği de eklenince, bir sabah babamın “Haydi Allah’ın izniyle hafızlığa başlıyorsun!” demesiyle hafızlığıma lise hayatımın ilk günlerinde başlamış oldum.” ifadelerini kullandı.
Hafız olmanın yaklaşık 600 sayfa olan Kur’an’ın tamamını ezberlemek olduğunu fakat bu ezberin, diğer yapılan tüm ezberlerden tamamen farklı olduğunun altını çizen Baki, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yapılan ezber, Allah kelamı. Allah kendi kelamını, kendi emirlerini, kendi sözcüklerini öyle kolaylıkla öyle kalbi memnun edecek şekilde ezberletiyor ve yaşatıyor ki, bunu başka bir ezber türüne benzetmek mümkün olamaz.”
– “Bu süreçte asla tek başıma kalmadım“
Lise eğitimiyle beraber başladığı hafızlık eğitiminin, aynı şekilde lise eğitimimin bitmesiyle tamamlandığını kaydeden Baki, “Bu süreçte asla tek başıma kalmadım. En başta, dedem Hafız Abdülbaki olmak üzere, akabinde hafızlık hocam Hafız Cemail Efendi, aynı şekilde Hafız Yaşar Efendi, babam, annem, ablam, kardeşim ve daha nice isimlerini sayamadığım sevdiklerim, dostlarım, öğretmenlerim, bu süreçte bana hem manevi olarak hem de çalışma konusunda fazlasıyla yardımcı oldular. Bu kişiler arasında isminin anılması gereken bir büyüğümüz de, çok sevdiğimiz, bizlere çok hayrı dokunan ve bizler için yeri çok ayrı olan Hacı Seydi abimizdir. Sadece bana değil, “Hafız İsmail Efendi Hafızlık Enstitüsü” himayesinde bulunan tüm hafızlık talebelerine ve daha nicelerine her açıdan çok büyük desteği olmuştur. Allah ondan razı olsun.” şeklinde konuştu.
Hafızlıkta motivasyon çok önemli olsa da bunun yanında disiplinin en önemli etken olduğunu söyleyen Salahaddin Mert Baki, “İnsan kendi nefsini kontrol edebildiği sürece sadece hafızlıkta değil her konuda başarılı olur. Zaten Kur’an bize bunu öğretiyor. Benim hafızlık sürecim zorlukların yanında aynı zamanda bir o kadar rahat ve keyifli geçti. En başta hocam Hafız Cemail Efendi, bizleri sıkarak, zorlayarak, baskılayarak değil de, bizleri severek, arkadaşlarımızla, ailemizle vakit geçirmemizi sağlayarak, aynı zamanda okul derslerimizden de geri kalmamamızı sağladı.” diye konuştu.
– “Her zaman “Sen yaparsın!” diyerek beni motive ettiler”
Dedesi Hafız Abdülbaki”nin, hafızlık eğitiminde her gün yanında olduğunu vurgulayan Baki, “Her gün sanki tek uğraşı benmişim gibi, benimle kalktı benimle yattı. Dersimi dinledi, ders çalışmaya beni teşvik etti. Sadece hafızlık yapanlar değil bütün talebeler, öğrenciler bilir, bazen dersini çalışmak istemezsin. İşte tam o anda dedem benim elimden tuttu, Kur’an’ımı açtı, dersimi benimle beraber o da okudu. Bir nevi benimle tekrardan hafız oldu. Çalışma evresinin yanı sıra, zihnin biraz dinlenmesi de gerekmekte. Bu konuda benim her zaman yanımda olan babam, annem ve kardeşlerim her isteğimi yerine getirdiler. Her zaman “Sen yaparsın!” diyerek beni motive ettiler. Son olarak arkadaşlarım, abilerim, ablalarım, en ufak bir derdim olduğunda beni dinlediler, bana destek oldular, canım sıkıldığında beni eğlendirdiler, güldürdüler, gezdirdiler. Bu süreçte emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Allah hepsini cennetiyle mükafatlandırsın.” dedi.
Hafızlar ve hocaların olduğu bir sülaleden, bir soydan, bir aileden geldiğine dikkati çeken Baki, şöyle konuştu:
“Eski dönemlerden beri, özellikle Üsküp’te, nesilden nesile mesleğin aktarılması geleneği, her ne kadar günümüzde değişime uğramaya başlasa da bir gelenek olarak devam etmekte. Hafız olmamdaki en önemli motivasyonlardan biri bu oldu diyebilirim. Bu kutlu görevi üstlenmiş olan büyüklerimden örnek alarak, aynı şekilde ben de üstlenmeyi kendime borç bildim.”
– ” İki hafız dedenin, bir hafız torunu olmak benim için mutluluk verici bir durum”
Aile büyüklerinin uğraşlarının boşa gitmediğini görmenin önemli olduğunu belirten Salahaddin Mert Baki, “Eski Fatih Müftüsü rahmetli Hafız Salih dedem, her ne kadar onu görmek nasip olmadıysa da, hem aile içinde, hem de onu tanıyanlardan işittiğim kadarıyla, çok zorlu yollardan geçerek, kendi emeğiyle ve Kur’anın hürmetiyle kendini ahlaklı ve sevilen bir alim olarak yetiştirmiştir. Bugün her ne kadar daha önce de, bugün de beni görmese de, ümit ediyorum ki bu kutlu hafızlık görevini üstlenmem de onun da büyük vesilesi oldu. Allah mekanını cennet eylesin. İki hafız dedenin, bir hafız torunu olmak benim için mutluluk verici bir durum. Onların uğraşlarının boşa gitmediğini görmek ve gösterebilmekte aracı olmak benim için bir onurdur.” değerlendirmesinde bulundu.
Hafızlık icazet sürecini, beraber eğitim gördükleri 3 arkadaşla, aynı anda gerçekleştirdiklerini söyleyen Baki, “14 günlük Kur’an’ın tamamını dinleme süreci haliyle yorucu geçti. Sosyal hayattan tamamen uzaklaşıp sadece Kur’an’a odaklandığımız bir dönemdi. Her ne kadar sosyal alanlardan uzak olmaya alışmamış olsam da, kendimi sadece Kur’an’a vermekle beraber mutluluk ve huzur içinde bir dönem geçirmiş oldum. Gece geç saatlere kadar çalışıp, sabah yine erken saatlerde çalışmak üzere kalkıp, devamında komisyon karşısında o günkü cüzleri okumak üzere olan düzende bu süreci tamamladım.” şeklinde konuştu.
– “Elimizden geldiği kadarıyla hatta daha fazlasıyla bu zulme karşı olalım”
Hafızlık Dinleme Komisyonu hakkında bilgiler veren Baki, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Komisyon sürecinde bizleri sabırla ve özveriyle dinleyen komisyon üyeleri: Hafız Abdülkerim, Hafız İsa ve Hafız Cemil Efendiler’den Allah razı olsun. Allah onlara hem bu dünyada hem ahirette iyilikler ihsan eylesin. Arkadaşlarım, sevdiklerim beni çok özlediklerini söylediler. Artık onlara da vakit ayırabileceğim. Fakat komisyonun bitmesi benim düzenimi değiştirmemeli. Hayatımın geri kalanında da, sarılmış olduğum Kur’an’a daha sıkı sarılmayı, onu bırakmamayı, Kur’an’a göre yaşamayı ve Allah’ın izniyle Kur’an’ı yayabilmeyi Allah bana, biz hafızlara ve tüm müslümanlara nasip etsin. Eski Üsküp Müftüsü Hafız Bedri Efendi’nin, dedem Hafız Abdülbaki’nin icazetinde söylediği şu sözlerle ifadelerimi tamamlamak istiyorum “Hafızım, hafız olmak kolay, hafız ölmek zor. Hoca olmak kolay, hoca ölmek zor.” Allah bizlere yolundan ayrılmadan bir ömür nasib etsin. Hafızlığımı kıyamet gününe kadar korumayı Allah nasip etsin.”
Bir Kur’an hafızı olarak, Kur’an’ın bize emrettiği gibi, zulme karşı olmanın unutulmaması gerektiğinin altını çizen Salahaddin Mert Baki, “Dünya’nın her yerinde özellikle Gazze ve Doğu Türkistan’da yapılan ve yapılmaya devam eden insanlık dışı zalimliğin karşılığını Allah bu dünyada da, ahirette de hak ettikleri şekilde onlara da yaşatsın. Bizler de Kur’an ehli olarak elimizden geldiği kadarıyla hatta daha fazlasıyla bu zulme karşı olalım. Allah tüm islam alemine bu dünyada onun yolunda huzurlu bir yaşam, ahirette de cennette olmayı nasip etsin.” diyerek sözlerini noktaladı.








