Ebru Selman, Ohrili genç bir ressam. Geçenlerde Malatya’da düzenlenen Türk Dünyası Ressamları buluşmasında Makedonya’yı gururla temsil etti. Kendisi sanatçı bir aileden geliyor. “Babam ve annem sanata çok düşkünler. Bizi sanatla besleyip sanatın içinde büyüttüler, hayallerimin her zaman arkasında durdular” ifadelerini kullanan Ebru Selman, TİMEBALKAN’ın Makedonya Türklerine sanatınızla mesaj verme imkanınız olsaydı, nasıl bir sanat eseri meydana çıkardı sorusuna şöyle cevap veriyor: “Tezimi aslında mesaj iletmek için de yaptım. “Kaybolan Sokaklar“ adlı tezimi çalışırken, Ohri’nin kaybolan güzel sokakları, evleri, komşuluk ziyaretleri, yardımseverlik ve arkadaşlığın kaybolduğunu göstermek amacıyla yaptım.”
Hüsamettin GİNA / TİMEBALKAN ÖZEL
Genç ressam Ebru Selman kimdir? Neden Makedonya Türk toplumunda yeterince tanınmıyor? Sanatla ne zamandan uğraşıyor, ne tür tablolar çiziyor, hangi üniversiteden mezun oldu?
1993 yılında Ohri’de doğdum. İlköğrenimimi Ohri “Kardeşlik-Birlik” İlköğretim Okulu’nda Türkçe dilinde bitirdim. Liseyi Aziz Kliment Ohridski lisesinde Makedonca dilinde tamamladım. Üniversite için eğitimime Kalkandelen Devlet Üniversitesi – Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünde Arnavutça dilinde devam ettim. Tezimi Ilirjan Beqiri’nin sınıfında “Kaybolan Sokaklar” üzerine tamamladım. Yüksek lisansıma İstanbul Marmara Üniveritesi -Güzel Sanatlar bölümünde devam etmekteyim.
Sanatçı bir aileden geliyorum. Dedem Avni Selman, babaannem Didar Selman. Yugoslavya zamanında 50 yıl öğretmenlik yapmışlar. Dedem sanata çok düşkündü. Oymacılıkla uzun zaman uğaştı ve sanatı bana sevdiren en önemli kişilerden birisidir benim için.
Babam inşaat mühendisi, annem öğretmen. İki kızkardeşim var. Birisi İstanbul’da Mimar Sinan Konservatuvar müzik bölümü öğrencisi keman bölümünde. Ablam ise Üsküp’te mimarlık okuyor.
Halam Afırdita ise 30 yıldır Tefeyyüz İlköğretim Okulu’nda İngilizce öğretmenliği yapmıştır. Bir aile geleneği sanatı devam ettirmek bizim için bir gururdur. Babam ve annem sanata çok düşkünler. Bizi sanatla besleyip sanatın içinde büyüttüler, hayallerimin her zaman arkasında durdular. Ben de ailemin yolundan ilerleyerek kendi yolumu çizmekteyim. Çizimlerimi hayata geçirirken hissettiklerimi, düşüncelerimi yansıtmak benim için çok önemli, soyut tarzında çalışarak bunu en güzel şekilde yansıttığımı düşünüyorum.
Geçenlerde Türk Dünyası Ressamları kayısı diyarı Malatya’da buluştu. Malatya buluşması nasıl geçti? Makedonya’yı ve Makedonya Türklerini temsil eden bir sanat elçisi olarak buluşmadan detayları bizimle paylaşır mısınız?
Malatya sizin de dediğiniz gibi kayısı diyarı, çok güzel bir yerdir. İnsanları çok sıcakkanlı, yardımsever ve bizleri çok güzel karşıladılar. Çok güzel yerleri gezdik, farklı yerleri gördük. Malatya’nın mutfağından çok lezzetli nefis yemekler yedik. Sanata ve sanatçılara ne kadar önem verildiğini gördük, bu beni çok mutlu etti. TÜRKSOY’a teşekkürlerim sonsuz. Bu güzel buluşmaya katılmak, tecrübeli ve başarılı sanatçıların arasında olmak benim için gurur vericiydi.
Herşeyin detayı özel ve ayrıydı benim için. Birçok şey paylaştık, birçok güzel hatırlayacağımız an yarattık. Malatya’da olduğum ve bütün bu özel sanatçıları tanıdığım için çok mutluyum.
Malatya’daki bulaşmada ortaya çıkan tablolar, dünyanın değişik coğrafyalarında Türkçe’nin konuşulduğu ülkelerde sergilenecek. Malatya’da çizdiğiniz tablo ile hangi mesajı verdiniz. Ve söz konusu tablolar Makedonya’da sergilenecek mi? Sergilenirse bu sergi ne zaman olacak?
Malatya’da 10 – 21 Ekim arasında olup, sergimizi 20 Ekim’de açtık. Sergimiz harikaydı. Bir an sanat merkezinin ortasında durup gözetledim, bütün sanatçıları kendi fikirlerinden, hayallerinden oluşan tablolar adeta büyüleyiciydi. Ben 6 eser yaptım. Çoğunlukla soyut (abstrakt) tarzında çalıştım.
Malatya kaysısı mehşur olduğundan dolayı kaysıyı nasıl kuruttukları hakkında bir çalışma oldu. Eski Malatya’dan esinlenerek eski bir evi tuvalime yansıttım. Malatya’nın ne kadar güzel bir yer, insanların ne kadar sıcakkanlı olduğunu size bahsetmiştim. Buradan esinlenerek ben “Bir Malatya Rüyası” eserimi geçekleştirdim.
Soyut tarzındaki çalışmam gerekse renklerim, motivelerim, değerli sanatçı arkadaşlarımdan çok beğenildi ve beni yorumlarıyla çok mutlu ettiler. At çiftliğinden esinlenip, dördüncü resmim “Atların Kurtuluşu” oldu.
Makedonya’dan kendi yaşadığım yeri yansıtmak istediğim için “Mavi Ohri” adıyla eserimi gerçekleştirdim. Son eserim olarak hem değerli sanatçılarımızın hem de bütün Türk toplumuna bağımsızlık günü adına bir eser yaptım. Buradan Kırgızistan, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’nın 25. bağımsızlık yıldönümlerini bir daha kutluyorum.
Resimde anlatmak istediğim, köklerimizin ne kadar güçlü olduğu, Türk devletlerini kimsenin ayıramayacağını ve ne kadar köklü bir aile olduğumuzdur.
Malatya’da Türk dünyası ressamları ile mutlaka sohbet etme fırsatı da buldunuz. Türk dünyasında ressamların ortak sorunları neler, bu konulara değindiniz mi?
Türk dünyasından değerli ressamlarla olmak ve onlarla sohbet etmek zaman geçirmek, beraber çalışmak benim için çok önemli. Aralarından en genç sanatçı olduğum için, herkesden çok güzel tavsiyeler aldım. Söz konusu ressamların ortak sorunları olduğundan genellikle iş olmadığını ve bazı sanatçı arkadaşların başka çalışmalar yapıp ek işte çalışıp resim yapmaya devam ettiklerini dile getirdiler.
Makedonya’da sanatçı olmak zor mu? Sanatçı olarak hayatını idame ettirmek mümkün mü? Resim yapmak çok özel bir uğraş. Maddi şartlar da gerektiriyor. Size destek olan kurum veya kuruluşlar var mı?
Makedonya’da sanatçı olmak zor. Sanatçı arkadaşlarıma katılıyorum, muhakkak ikinci bir işe sahip olman gerekiyor. Malzemelerimiz çok pahalı, maalesef anne ve babamdan başka hiçbir desteğim yok.
Geçenlerde İstanbul Marmara Üniversitesi’ne kaydınızı yaptırdınız? İlerideki planlarınız neler? Makedonya’ya, memleketiniz Ohri’ye dönmeyi düşünüyor musunuz?
Marmara Üniversitesi’ni kazanmak güzel bir duyguydu. Yüksek lisansımı bitirip, doktoraya devam etmek isterim, Makedonya’ya dönmeyi düşünüyorum ama iş alanında daha iyi tekliflerim Türkiye’de olursa bunu değerlendirmek isterim tabi.
Makedonya’da yaşayan Türklerin son durumunu, özellikle sanat alanında nasıl değerlendiriyorsunuz? Makedonya Türklerine sanatınızla mesaj verme imkanınız olsaydı, nasıl bir sanat eseri meydana çıkardı?
Makedonya’da yaşayan Türkler açısından sanat alanında hala yoğun bir ilgi yok. Maalesef…Bu duruma çok üzülüyorum, ki sanat kültürdür bütün aileler çocuklarını küçük yaşta sanata yönlendirmeleri gerekir.
Makedonya Türklerine sanatımla mesaj verme imkanım oldu. Tezimi aslında mesaj iletmek için de yaptım.
“Kaybolan Sokaklar“adlı tezimi çalışırken, Ohri’nin kaybolan güzel sokakları, evleri, komşuluk ziyaretleri, yardımseverlik ve arkadaşlığın kaybolduğunu göstermek amacıyla yaptım.
Mesaj vermek için bir şansım daha olsa Osmanlı eserleri hakkında bir çalışmam olur. Ülkemde ve balkanlarda Osmanlı eserleri kaybolmasın, unutulmasın diye.
