Bulgaristan’ın güneydoğusunda Mestanlı şehrinde yaşayan Türk kökenli ressam Kamber Kamber, 50 yıllık kariyerinde Türkiye, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Kosova gibi pek çok ülkede 35’i aşkın sergiyle sanatseverlerin karşısına çıktı.
Anadolu Ajansının (AA) temmuz ayı için hazırladığı “Avrupa’da ünlü yazar ve sanatçıların evleri, memleketleri ve yaşadıkları yerlere etkileri” dosya haberi çerçevesinde 73 yaşındaki Kamber, sanat hayatının 50. yıl dönümünde atölyesinin kapılarını AA’ya açtı.
Çocukluğunu Mestanlı ilçesine bağlı Sedefçe (Sarıhanlı) köyünde geçiren Kamber, çocukken ilk boyalarını kendisine dedesinin aldığını, ilk sanat öğretmenleri olarak andığı annesi ve ninesinin dokuduğu yünlerden ve kır çiçeklerinden renk uyumu konusunda ders aldığını söyledi.
“Resim ruhsuz, duygusuz olmaz. Ressam asla izleyiciyi yanıltamaz.” ilkesini benimseyen Kamber, “Bu atölye son 30 yıldır benim limanım. Nereye gidersem gideyim, bu limana dönüp demir atıyorum ve dışarıdan topladığım izlenimlerimi burada, müzik dinleyerek tuvale aktarmaya çalışıyorum. Çizim yaparken dinlediğim müzik kullandığım renklerin tonlarını belirler.” dedi.
“Müzik, şiir ve güzel sanatlar kan kardeştir.” diyen Kamber, “Halk türküleri dinlerken geleneksel tablolarıma geleneksel kıyafetli kadınlar geliyor. Klasik müzik, renklerimin tonlarını seçtiriyor. Pop müzik dinlediğimde ise tablolarım soyutlaşıyor.” dedi.
“1990’a kadar tablolarımın dolaşım özgürlüğü benim için geçerli değildi”
Kamber, Bulgaristan’da 1989 yılında sona eren komünizm döneminde yaygın gerçekçilik akımından etkilenen ilk eserlerinde daha çok tütün tarlalarında çalışan Rodoplu kadınlar ve maden işçilerinin figürlerinin yer aldığını belirterek, sonraki yıllarda daha soyut eserler yaptığını kaydetti.
İlk sergisini 1964’te başkent Sofya’da Merkez Orduevi’nde açan Kamber, güzel sanatlar alanında eğitimini Bulgaristan Kültür Bakanlığının 4 yıllık kursunda gördüğünü söyledi.
Komünizm döneminde sadece seçkin kişilerin yurt dışına çıkabilme şansına sahip olduklarına işaret eden Kamber, “O zamanlarda eserlerim Almanya, Fransa, Çekoslovakya, Macaristan, Hollanda, Belçika ve daha birçok ülkede sergilere katılırdı ancak ben yurt dışına çıkamıyordum. 1990’a kadar tablolarımın dolaşım özgürlüğü benim için geçerli değildi.” diye konuştu.
Bulgaristan’da demokratik düzene geçilen 1989’dan sonra yurt dışına çıkma özgürlüğüne kavuşan Kamber, Türkiye, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Kosova ve diğer bazı ülkelerde 35’i aşkın sergi açtı.
Türkiye’de ilk kez 1993’te Gebze’de eserlerini sergileyen sanatçı, daha sonra İstanbul, Bursa, Adana ve diğer bazı şehirlerde toplam 14 sergi düzenledi.
Mestanlı’nın sembolü Naim Süleymanoğlu heykeli de Kamber’in eseri
Dünya halter tarihine adını altın harflerle yazdıran, olimpiyat, dünya ve Avrupa şampiyonu “Cep Herkülü” lakaplı Naim Süleymanoğlu’nun hemşerisi olan Kamber, Mestanlı’daki Naim Süleymanoğlu heykelinin de tasarımını yaptı.
Heykelin Mestanlı’nın sembolü haline geldiğini anlatan Kamber, “Buraya gelen her turist bunu görmeden dönmez. Heykeli ziyaret eder, hatıra fotoğrafı da çekerler.” diye konuştu.
50 yıllık kariyerinin jübilesinde hala “okumaya doymayan bir öğrenci” gibi hissediyor
Güzel sanatlar alanında 50 yıllık kariyerine rağmen kendisini hala “okumaya doymayan bir öğrenci” gibi hissettiğini dile getiren Kamber, genç sanatçılara verebileceği ilk tavsiyesinin, diplomayı aldıktan sonra okumaya nokta koymamaları olduğunu söyledi.
“Sanatçının vermek istediği ve izleyicinin algıladığı mesaj tabloda kesişiyor.” diyen Kamber, “Resim sanatının içinde olan kişi anatomi ve perspektifi iyi bilmeli. Kompozisyona rahatsızlık vermeden renkleri uyumlu kullanmalı. Kompozisyon izleyiciye rahatsızlık vermemeli. Kurguda uyum olunca resim ruha kavuşuyor.” ifadesini kullandı.
Bulgar ressamlardan Vladimir Dimitrov Maystora, Penço Abraşev, Yanko Gençev, Avrupalı ressamlarından Van Gogh ve Rembrand’dan etkilendiğini anlatan Kamber, Türk sanatçılarından Bedri Rahmi Eyüboğlu’dan ilham aldığını belirtti.
Kaynak: AA