Arnavutluk Başbakanı Edi Rama,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Depremden sonra ilk saniyelerden itibaren yanlarında olan ve sözünü tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür eden Rama, “Tabii ki söz Cumhurbaşkanı Erdoğan’a geldiğinde bu bir yenilik değildir, çünkü o her zaman söylediğini yapandır.” dedi.
Rama, deprem konutlarının inşa edilme sürecinde her türlü desteği verenlere de teşekkür ederek, böylece hem depremzedelerin hayatlarını değiştirdiklerini hem de Arnavutluk ile Türkiye arasındaki ilişkilerin değer ve derinliği için yeni bir anlamlı örnek oluşturduklarını söyledi.
Bundan bir yıl önce Ankara’da imzaladıkları bir dizi anlaşmayı anımsatan Rama, Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin kurulmasına ilişkin anlaştıklarını ve geçen süre içerisinde varılan somut adımların Ankara’daki görüşmenin iki ülke arasındaki ilişkilere yeni bir sayfa açtığını kaydetti.
Rama, Türkiye tarafından Fier şehrine inşa edilen Türkiye-Arnavutluk Dostluk Hastanesi’nin hem vatandaşlara hizmet hem de bir bilgi aktarımı noktası olduğunu belirtti.
Arnavutçanın Türkiye’deki okullarda seçmeli ders olması, Türkiye’nin destekleriyle Arnavutluk yollarının akıllı kameralarla izlenmesi ve teknoparklar olmak üzere birçok konuda çalışmaların sürdüğünü kaydeden Rama, şu ifadeleri kullandı:
“Gümrük ve vergi gelirleri alanında, istihbarat kapasitelerinin artırılması noktasında iş birliği yapıyoruz. Ekonomik ilişkileri güçlendirmek, ticaret hacmini artırmak için elimizden geleni yapacağız. Turizm alanındaki iş birliğini de artırmak için potansiyel çok büyük.”
“Türkiye, AB’nin güvenliği için kaçınılmaz bir unsur”
Rama, deprem konutlarının teslim edildiği Laç şehrinden dönerken sosyal medyada gördüğü bir yorumda, “İyi ki Müslüman değilsin, çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile o kadar yakın duruyorsun ki Müslüman olsaydın AB’dekiler kim bilir ne derdi?” yazıldığını aktardı.
Kendisinin bir Katolik ancak eşinin Müslüman olduğunu kaydeden Rama, “Ancak Arnavutluk veya AB’de hiç kimsenin, iki ülke arasındaki ilişkilerinden rahatsız olmaları gerektiğine inanmıyorum. Çünkü, bu ilişki geleneksel bir ilişkidir.” ifadelerini kullandı.
Rama, Türkiye’nin bölgedeki barışın tesisinde yapıcı rolünün yerinin doldurulamaz, vazgeçilmez ve yorumsuz olduğunu vurgulayarak, “Türkiye ve Cumhurbaşkanının üzerine atılan tüm gölgeler hepsi birer hayal gücüne dayalı filmdir ve gerçekte karşılık bulmayan yorumlardır.” dedi.
Türkiyesiz AB’nin bugünkünden daha kötü bir durumda olabileceğini belirten Rama, “Türkiye, AB’nin güvenliği için kaçınılmaz, vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz bir unsurdur. Ben bunu NATO’da da, Brüksel’de de, ikili görüşmelerde de ifade ettim. Bugün de açıkça söylüyorum çünkü bu bir gerçek.” ifadelerini kullandı.