Hoş geldin ey Şehr-i Ramazan,
Hoş geldin ruhlarımızı okşayan, bize esenlik bahşeden ay
Hoş geldin Kur’an’da kendisine değer verilen ay
Hoş geldin Kur’an ayı, mağfiret ayı, bereket ayı, iftar, sahur, teravih ayı
Recep ve Şaban aylarında sana kavuşmak için dua ettiğimiz ay.
Rabbimizin lütfunun bir izharı olan on bir ayın sultanına bu yıl da kavuştuk. Bu ayın çok kıymetli olması Yaratanımızın kendisine kıymet vermesiyledir. Tüm varlığı etkisi altına alan İlahî bir gündemdir Ramazan. Çünkü herkes bir şekilde bu gündeme kaptırır kendisini ve Ramazanı hoşnut edeyim derken aslında kendisini hoşnut eder. Katıldığı mukabeleler, yaptığı yardımlar, sofrasına aldığı yetimlerle huzuru yakalar.
Her Ramazan “Göklerde ve yerde her ne var ise O’na teslim olmuşlardır” ayetinin tefsiridir. Ramazana has bir müslümanlık oluşturmayalım, kulluğumuzu belirli zaman dilimlerine sığdırmaya çalışmayalım. Zira bugünün insanları olarak bizler sıkça bu yanlışa düşebiliyoruz. İnsan cahillik eden, her an günah ile yüz yüze gelen bir varlıktır. İşte on bir ayın sultanı insana unuttuğunu hatırlatmak, kirlendiği alanları ise yeniden arındırmak için gelir.
Ramazan ve Biz deyip bu ayda çokça muhasebe yapalım. Nefsini hesaba çekmek, mazinin, halin ve istikbalin muhasebesini yapmak çok önemli. Geçmişte yapılan ve yapılmayanlar, şu an yapılan ve yapılmayanlar, gelecekte yapılacaklar ve yapılmayacaklar muhasebemizin ana konuları olmalıdır.
Ramazan ayına değeri Yaratan verdi. Acaba biz Ramazan’ı hoş karşılayabiliyor muyuz? Ramazan ayını hoşça uğurlayabiliyor muyuz?
Dünyadayken Ramazanı da fırsat bilerek zikri hayat tarzı haline getirelim. Beden ile zikir olan namaza, malın zikri olan zekât ve sadakaya, hayat zikri olan Kur’an’a yönelelim.
“Kim beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der. (Allah) buyurur ki: İşte böyle. Çünkü sana âyetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun. Bugün de aynı şekilde sen unutuluyorsun! (Taha, 20/124-127) Bu ilahi fermanı gözönünde bulundurarak bizler bu Ramazan ayında Rabbimizn razı olacağı halisane amellerle uğraşalım. Ramazanı fırsat bilip günah kirlerimizden arınalım.
Nefsimizi, neslimizi bozmamak için çalışacağız. Böyle bir çalışmayla Ramazanı hoşça geçireceğiz. Bu Ramazan yardımlaşma duygularımızı harekete geçireceğimiz bir ay olsun.
Hoşça bir Ramazan geçirmek için dillerimize sahip olalım. Arınma, korunma ayı Ramazan’da dilin afetlerinden korunmakla hayatımızı hoşluğa sevk edelim.
“Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, ‘ben oruçluyum desin’ (Buhari Savm 9)
İnsanlar üzerinde sorumluluklarımız var. İnsanları iyiye çağırma, kötülüklerden sakındırma sorumluluğumuz var. Hataları, tatlı dille, gönül kırmadan, incitmeden mümin kardeşimize söyleyip onun ahlakına katkıda bulunalım. Yüce Rabbimiz bizlerden hayra çağırmamızı ve kötülüklerden sakındırmamızı istemektedir. Yaratanımız şöyle buyurmaktadır.
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” Ayette ifade edilen kurtuluşa ermenin yolu budur.
Bu vesileyle bu mübarek ayda yararlı ve faydalı işlerimizi çoğaltalım.
Ramazan ayının tüm müslüman aleminin uyanışına vesile olması duasıyla…