ABD’deki başkanlık seçimini Demokratların adayı Joe Biden’ın kazanması, özellikle Boşnak ve Arnavutlar arasında coşkuyla karşılanırken yeni dönemde Balkanlar’ın ABD dış politikasında bu sevince eş değer bir karşılık bulup bulmayacağı merak ediliyor
ABD’de kısa süre önce yapılan başkanlık seçimini Demokratların adayı Joe Biden’ın kazanması, Balkanlar’daki Boşnak ve Arnavutlar tarafından büyük coşkuyla karşılanırken, yeni dönemde Balkanlar’ın ABD dış politikasında bu ilgiye eş değer bir karşılık görüp görmeyeceği merak konusu oldu.
Seçimi Biden’ın kazandığının ilan edilmesinin ardından Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da araç konvoyları düzenlenirken, Boşnakların idaresindeki Saraybosna Belediyesi tarafından şehrin en önemli simgesi olan tarihi kütüphane binasına ABD ve Bosna Hersek bayraklarıyla merhum Boşnak lider Aliya İzetbegoviç ve Biden’ın fotoğrafları yansıtıldı.
Boşnak siyasilerin gönderdiği tebrik mesajları da yeni dönemde Biden liderliğindeki ABD’den beklentilerin ne kadar yüksek olduğunu ortaya koydu.
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Boşnak Üyesi Sefik Dzaferovic, ABD ile Bosna Hersek arasındaki dostane ilişkilerin Biden’ın seçilmesiyle daha da güçleneceğine ve gelişeceğine inandığını belirterek, “Siz kanıtlanmış bir Bosna Hersek dostusunuz ve bunu senatör olduğunuz dönemde saldırılara maruz kalan Bosna Hersek’in yanında durarak gösterdiniz.” ifadesini kullandı.
Ülkedeki en güçlü Boşnak partisi konumundaki Demokratik Eylem Partisinin (SDA) Genel Başkanı Bakir İzetbegoviç de Biden’ın başkan seçilmesinin Bosna Hersek’teki birçok kişiyi sevindirdiğini belirterek, “Çünkü siz, bu ülkenin kanıtlanmış dostusunuz. En zor zamanlarda, bir senatör olarak Bosna Hersek’in hayatta kalması, adalet ve hakikatin kazanması için mücadele ettiniz. Sizin başkan seçilmeniz, şüphesiz Bosna Hersek ile en önemli partneri ABD arasındaki ilişkileri daha da geliştirecektir.” dedi.
ABD seçimlerinde geleneksel olarak Demokratların yanında yer alan Kosovalı Arnavutlar da Biden’ın seçilmesini memnuniyetle karşıladı. Yeniden Demokrat bir adayın başkan seçilmesi Kosova’da heyecan yaratırken, ülke kamuoyu yeni dönemde ABD’nin atacağı adımlarla Kosova’nın uluslararası kurumlara üye olacağını ve bağımsızlıklarını tanıyan ülkelerin sayısının artacağını düşünüyor.
Biden’a yoğun ilginin kaynağı ne?
Balkanlar’daki Arnavut ve Boşnakların Biden’a duyduğu yoğun ilgi ve sevgi, Biden’ın senatör olarak görev yaptığı 1990’lı yıllarda bölgedeki Sırp katliamlarının durdurulması için yaptıklarından kaynaklanıyor.
O dönemde önce Bosna Hersek, ardından Kosova’daki Sırp katliamlarının durdurulması ve NATO müdahalesi için çağrılarda bulunan Biden, son seçimde Sırpların açık bir dille Donald Trump’ı desteklemesiyle Boşnak ve Arnavutların gözünde daha fazla umut bağlanan bir isim oldu.
Biden’ın Balkanlar’a ilgisi, eski Yugoslavya’nın dağılma sürecinde yaşanan savaşlarla başlarken, 1993 yılında kuşatma altındaki Saraybosna’da merhum Aliya İzetbegoviç ile bir araya gelen Biden, Belgrad’da da dönemin Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Milosevic ve Bosnalı Sırpların lideri Radovan Karadzic ile görüştü.
NATO bünyesindeki Amerikan generallerden de Balkanlar’daki savaşlara ilişkin detaylı bilgi alan Biden, ziyaretlerinin ardından “Saldırılara direnmek: Milosevic, Bosna Cumhuriyeti ve Avrupa’nın vicdanı” başlıklı bir rapor hazırladı.
Raporunda, Batı’nın Bosna’daki savaşa derhal müdahale etmesi gerektiğini belirten Biden, daha hiç kimsenin bilmediği zamanlarda Srebrenitsa’da yaşanabilecek olası katliamlara dikkati çekti.
Biden, Bosna’ya yönelik silah ambargosunun da kaldırılmasını istedi.
Raporunda, Milosevic’in Bosna’da durdurulmadığı takdirde Kosova’daki Arnavutlara yönelik temizlik başlatabileceği uyarısında da bulunan Biden, aslında 1998-1999 yıllarında Kosova’daki savaşta yaşanacakları da önceden gördü.
Bölgedeki radikal Sırplar tarafından “Sırp düşmanı” olarak nitelendirilen Biden’ın Boşnak ve Arnavutlar tarafından desteklenmesi, aslında tamamen geçmişe dayanıyor. Zira iki dönem başkan yardımcılığı yapan Biden, bu süreçte yalnızca iki kez eski Yugoslavya ülkelerini ziyaret ederken, bu ziyaretlerini çok değer gördüğü Kosova ya da Bosna Hersek’e değil, bölgesel bir zirve için 2015’te Hırvatistan’a, 2016’da ise Sırbistan’a yaptı.
Eski Yugoslavya ülkelerini son kez ziyaret eden ABD başkanının 2008’de Slovenya’ya gelen George W. Bush olduğu dikkate alındığında, geçmişte Balkanlar ile bu kadar ilgili olan Biden’ın başkanlığı süresince bölgeye yeni bir ziyaret yapıp yapmayacağı merak konusu.
Trump’ın “giderayak” yaptığı Kosova hamlesi ve UÇK kadrolarının tasfiye süreci
Öte yandan, başkanlığının son aylarına kadar Balkanlar ile doğrudan bir ilgisi olmayan Donald Trump, belki de seçim kampanyasına katkı sağlayabileceğini düşünerek Kosova-Sırbistan meselesini çözmek adına hamle yaptı.
Kosova ve Sırbistan liderlerini Beyaz Saray’da buluşturan Trump, oldubittiye getirerek iki ülke arasında ekonomik ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik anlaşmayı imzalattırdı. Adından da anlaşılacağı üzere ikili ekonomik ilişkileri düzenlemesi gereken anlaşma, daha çok İsrail-Kosova ve İsrail-Sırbistan ilişkileri üzerine kurulu olması sebebiyle bölgede ciddi tepkiye yol açtı.
Trump, seçim kampanyasında “asırlardır süren Kosova-Sırbistan sorununu çözdüğünü” öne sürse de aslında ne sorun çözüldü ne de çözüme katkı sağlandı.
Diğer taraftan, ABD’de haziran ayında yapılması planlanan toplantının hemen öncesinde dönemin Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi hakkında savaş suçu gerekçesiyle iddianame hazırlandığı kamuoyuyla paylaşılırken, görüşmelere Thaçi yerine Başbakan Avdulah Hoti’nin katılması kararlaştırıldı.
Thaçi hakkındaki iddianame, Lahey’deki özel mahkeme tarafından kabul edilince cumhurbaşkanı istifa ederken, Thaçi ile birlikte farklı devlet kademelerinde görev almış eski Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) mensupları da benzer suçlamalarla yargılanmaya başlandı.
Gelişmelerin tam da ABD seçimleri öncesi yaşanması, tüm bunların tesadüf olamayacağı ve kasıtlı olarak bu zamanın seçildiği yorumlarına neden oldu. UÇK’nin Demokratlara geleneksel olarak yakınlığı göz önünde bulundurularak tasfiyede Trump ekibinin parmağı olabileceği değerlendirmesi yapıldı.
Aslında Trump, bilerek ya da bilmeyerek Kosova-Sırbistan ilişkilerinde durumu çok daha karmaşık bir noktaya getirdi.
ABD dış politikasında, çatışma dönemleri hariç Balkanlar’ın ne kadar önemli olduğu tartışılırken, bölgenin çoğu zaman Rusya’ya karşı bir satranç tahtası olarak kullanıldığı biliniyor.
Biden’ın önceliği iç meseleler olacak
Bu arada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, seçim tartışmaları ve ekonomik sorunlar dikkate alındığında, kısa vadede Biden yönetiminin önceliğinin iç meseleler olacağını söylemek mümkün.
Biden’ın ajandasının üst sıralarında Bosna Hersek ve Kosova’nın ya da genel olarak Balkanlar’ın olmasını beklemek, ilk etapta gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır.
Bu süreçte ABD’den beklenen ilk hamle, Avrupa Birliğinin (AB) Batı Balkanlar’a dönük genişleme sürecini desteklemesi olabileceği gibi bölgeyi iyi tanıyan yeni bir Balkan özel temsilcisinin atanması da ihtimaller arasında.
Geçmişte Balkanlar ile yakından ilgilenen Biden’ın başkan olarak bu bölgeyi görüp görmeyeceği, buradaki taleplere karşılık verip vermeyeceği bir süre daha merak konusu olmaya devam edecek.
AA