Sırp birliklerin Temmuz 1995’te 8 binden fazla Boşnak sivili öldürdüğü Srebrenitsa Soykırımı, aradan 25 yıl geçmesine rağmen kurban yakınlarının ve Boşnak halkının kapanmayan yarası olarak kalmayı sürdürüyor.
Avrupa‘da İkinci Dünya Savaşı‘nın ardından yaşanmış en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen Srebrenitsa Soykırımı, üzerinden çeyrek asır geçse de Boşnak milletinin kapanmayan yarası olmaya devam ediyor.
Bosna Hersek‘in doğusundaki Srebrenitsa‘nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerce ele geçirilmesinin ardından başlayan, kısa zaman içinde en az 8 bin 372 Boşnak sivilin hunharca öldürüldüğü soykırım, sadece kurban ailelerinin değil tüm Boşnak ulusunun da en derin yarası olarak kabul ediliyor.
Srebrenitsa Soykırımı’nın 25. yıl dönümü kapsamında anma programı ve cenaze töreninin düzenleneceği 11 Temmuz Cumartesi günü, kimlik tespiti yapılan ve ailesinin onay verdiği 9 soykırım kurbanı daha Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilecek.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri nedeniyle sınırlı bir katılımla yapılması planlanan anma programına, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da video mesajla katılacak.
Aradan 25 yıl gibi uzun bir zaman geçmesine rağmen hala 1000’den fazla soykırım kurbanının cenazesinin bulunamamış olması ise Srebrenitsa yarasının hala kapanmamasının başlıca sebebi olarak dikkati çekiyor.
Öldürüldükten sonra farklı toplu mezarlara gömülen ve ardından başka başka yerlere nakledilen cenazelerin birçoğu, bulunduğunda da tam olmuyor. Birçok aile yakının sadece az sayıda kemiğini, “en azından bir mezar taşı olsun” diyerek toprağa veriyor.
Hollandalı askerler, kendilerine sığınan Boşnakları Sırplara teslim etti
Lahey’deki uluslararası mahkeme tarafından aralarından Srebrenitsa Soykırımı’nın da bulunduğu birçok savaş suçundan müebbet hapse mahkum edilen Ratko Mladic, 11 Temmuz 1995 günü emrindeki Sırp askerlerle Srebrenitsa’yı ele geçirdi.
Mladic’in o gün söyledikleri, adeta olacakların da habercisiydi. Sırp bayramı arifesinde Srebrenitsa’yı Sırp milletine armağan ettiklerini söyleyen Mladic, “Nihayet bu topraklarda Türklerden (bölgede Müslümanlar için kullanılan ifade) intikam alma zamanı gelmiştir.” ifadelerini kullandı.
Şehirde yaşayan siviller, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde bölgede görev yapan Hollandalı askerlere sığınarak hayatta kalmayı umsa da Hollandalılar istisnasız herkesi Sırp birliklerine teslim etti.
Nihayetinde yalnızca birkaç gün içinde Srebrenitsa ve civarındaki yerleşimlerden en az 8 bin 372 kişi acımasızca katledildi, çok sayıda aile evlerinden sürgün edildi.
Orman yolu ölüm yoluna dönüştü
Srebrenitsa’nın Sırp askerlerin eline geçmesinin ardından Hollandalılara sığınmak istemeyen Boşnakların bir bölümü de orman yolundan Boşnak ordusunun kontrolündeki bölgeye ulaşmak istedi.
Orman yolunu seçenlerin büyük çoğunluğunun kaderi de BM üssüne sığınanların kaderiyle aynı oldu. Halk arasında “ölüm yolu” olarak da anılan orman yolundan giden binlerce Boşnak sivil, Sırpların kurduğu pusularda hayatını kaybetti.
Öte yandan, Hollandalılara sığınanlar siviller de üsteki ilk gecenin ardından başlarına gelecekleri anladı. Daha ilk gece üsse gelen Sırplar, kimlik kontrolü yapıp keyiflerine göre bazı erkekleri götürdü.
Ertesi gün ise Hollandalı askerlerin yalnızca birkaç metre ilerisinde, üssün hemen dışında bekleyen Sırp askerleri, kadın ve çocukları otobüslere bindirdi, erkekleri ise hemen orada ailelerinden ayırdı.
Ailelerinden ayrılan erkekler, daha sonra katledilip farklı toplu mezarlara gömüldü. Kadın ve çocuklar ise yıllardır yaşadıkları evlerinden sürgün edildi.
Hollanda da suçlu bulundu
Srebrenitsalı Boşnak sivillerin sığındığı Hollandalı BM askerlerinin soykırımdaki rolü, aradan geçen yıllara rağmen tartışılmaya devam ediyor.
Şehrin işgal edilmesinin ardından çekilen ve kamuoyunun da aşina olduğu görüntülerde, Hollandalı komutan Thom Karremans’ın 11 Temmuz 1995’te bir araya geldiği Mladic karşısında el pençe durması gözden kaçmıyor.
Şehre giren Sırplara ateş açıldığı için Karremans’ın ifadesini alan Mladic’in, görüntülerin sonunda ise Karremans’a içki ısmarlaması ve ikilinin birlikte kadeh kaldırması görülüyor.
Hollandalı askerlerin Srebrenitsa’dan uğurlanması öncesinde ise Mladic’in, Karremans ve ailesine çeşitli hediyeler vermesi de bir başka ilgi çekici detay olarak göze çarpıyor.
Karremans hiçbir zaman yaşananlar yüzünden yargılanmazken, Hollanda devleti ise Srebrenitsa’daki soykırımdan “kısmen” suçlu bulundu.
Kurban yakınlarınca 2007’de açılan davada, Lahey Bölge Mahkemesi, Srebrenitsa’nın işgali sırasında BM bünyesinde görevli Hollandalı askerlere sığınan 300 Boşnak sivilin Sırplara teslim edilmesinden Hollanda’yı suçlu buldu.
“Soykırım” kararı ve suçlular
Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı, 2007 yılında aldığı kararda, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinden (ICTY) gelen kanıtlar doğrultusunda Srebrenitsa ve civarında yaşananları “soykırım” olarak nitelendirdi.
Sırp komutan Mladic, ICTY’de görülen davada, aralarında soykırımın da bulunduğu birçok suçtan müebbet hapse mahkum edildi.
Savaş döneminde Bosnalı Sırpların lideri olan Radovan Karadzic de Sebrenitsa Soykırımı dahil birçok suçtan önce 40 yıl, ardından temyiz davasında müebbet hapse mahkum oldu.
ICTY’da görülen Srebrenitsa davalarında ayrıca Radislav Krstic 35 yıl, Vidoje Blagojevic 15 yıl, Vujadin Popovic ve Ljubisa Beara müebbet, Drago Nikolic 35 yıl, Ljubomir Borovcanin 17 yıl, Vinko Pandurevic 13 yıl, Radivoje Miletic 19 yıl ve Milan Gvero 5 yıl hapis cezası aldı.
Bosna Hersek Mahkemesinde görülen başka bir davada ise 13 Temmuz 1995’te 1000’e yakın Boşnak sivilin katledilmesi suçundan Milorad Trbic 30 yıl hapisle cezalandırıldı.
Farklı mahkemelerde görülen “Srebrenitsa” davalarında bugüne kadar 45 Sırp’a, toplam 699 yıl hapis cezası verildi.
Öte yandan, eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milosevic de Srebrenitsa’daki soykırımla suçlanmış ancak yargılanması sürerken cezaevinde ölmüştü.
AA