“Türkiye’nin Balkanlar’daki derdi nüfuz değil barış”

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) iş birliğinde 11 Balkan ülkesinden bilim adamı, akademisyen, din adamı, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve yabancı basın mensuplarının katılımıyla yapılan 2. Balkan Buluşması devam ediyor.

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Türkiye’nin Balkanlar’daki derdi nüfuz elde etmek değil, barış, huzur ve güvenliği sağlamaktır. Biz bunu da defalarca ispatladık.” dedi.

Buluşmanın ikinci gününde “Balkanların Geleceği İçin Stratejik Düşünme Çalıştayı” başlıklı etkinlik düzenlendi.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, burada yaptığı konuşmada, Balkanlar konusunda Türkiye’nin “Balkanlar’da siyasi istikrarın sağlanması, ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi, bir kültürel canlanış hareketinin başlatılması” olmak üzere 3 temel önceliği olduğunu ifade etti.

Balkanlar’ın siyasi istikrar noktasında etkileri itibariyle dikkatle izlenmesi gereken bir coğrafya olduğunu belirten Kalın, dolayısıyla burada siyasi istikrar, barış ve huzurun sağlanmasının sadece bölge için değil herkes için hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. Bu konuda iki tehlike olduğunu değinen Kalın, bunların ilkinin mikro milliyetçilikler, ikincisinin de Balkan coğrafyasını karıştırmak için dönem dönem yapılan dış müdahaleler olduğunu dile getirdi.

Balkanlar’ın hak ettiği ekonomik kalkınma seviyesini henüz yakalayamadığına dikkati çeken Kalın, bu noktada Türkiye olarak söz konusu kalkınmayı geliştirmek için bölgede bir dizi projeyi harekete geçirdiklerini dile getirdi. Türk yatırımcıları bölgeye yatırım yapmaya teşvik ettiklerini ve dolayısıyla yüzlerce Türk firmasının hemen her alanda Balkanlar’da faaliyet gösterdiğini hatırlatan Kalın, bunu yeterli görmediklerini de vurguladı.

Türk bankalarının Balkanlar’da açtığı ofislerin önemine değinen Kalın, bunların kredi sağlama konusunda ciddi rahatlama getirdiğini ifade etti. Kredilerin oradaki girişimcilere gittiğini aktaran Kalın, özellikle Türk bankaları üzerinden Balkanlar’da ekonomik faaliyetleri güçlendirmeye devam edeceklerinin altını çizdi.

Saraybosna-Belgrad karayolu projesinde fizibilite çalışmalarının tamamlanma sürecinde olduğunu söyleyen Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu otoyola “Balkan Barış Otoyolu” adını koyduğunu belirtti. Kalın, yakın dönemde bu projeyi uluslararası ortaklarla birlikte hayata geçireceklerini söyledi.

Güvenlik alanında iş birliği yaptıklarını kaydeden Kalın, birçok Balkan ülkesinin güvenlik teşkilatına Türkiye tarafından eğitim verildiğini belirtti. Kalın, uluslararası platformlarda Balkan ülkelerini desteklemeye devam edeceklerine işaret etti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikili ve heyetlerarası görüşmelerde, uluslararası toplantılarda Kosova’nın tanınması konusunda her türlü çabayı sarf ettiğini ifade etti.

İbrahim Kalın, Balkan ülkelerinin NATO şemsiyesi altına alınmasını desteklediklerini ve desteklemeye devam edeceklerini söyledi.

“Çözüm, düzenin değişmesinde”

TİKA’nın gurur vesilesi olan restorasyon, yardım, tarım, destek, kredi ve eğitim çalışmalarının Türkiye’nin Balkanlar’a uzattığı yardım elinin önemli örneklerini oluşturduğunu anlatan Kalın, Tiran’da inşa edilen Namazgah Camisi’nin de Balkanlar’ın gurur vesilesi eserlerinden biri olacağı yönündeki temennisini dile getirdi.

Bazılarının Türkiye’nin Balkanlar’daki etkisini artırmasından rahatsızlık duyduğunu ifade eden Kalın, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin Balkanlar’daki derdi nüfuz elde etmek değil, barış, huzur ve güvenliği sağlamaktır. Biz bunu da defalarca ispatladık. Bizim Balkanlarla ilgili başka bir gündemimiz olsaydı Türkiye çok daha farklı angajmanlara girerdi. Girdiği ilişkilerinde son derece şeffaf, bütün tarafları eşit muhatap kabul eden bir yaklaşıma sahiptir. Biz Türkiye olarak dünya sisteminden de adalet ve eşitlik talep ediyoruz. Cumhurbaşkanımız ‘dünya 5’ten büyüktür’ dediği zaman da bu dünya düzeninin adalet ve eşitlik üretmediğini, bu yüzden acil sorunlara çözüm bulamadığını söylüyor. Çözüm nerede? Bu düzenin değişmesinde. Ama bunun için kurumlardan önce zihinlerin değişmesi gerekiyor. Bunun için de bizim bu konuları oturup dünyanın egemen güçleriyle açık ve net bir şekilde konuşmamız gerekiyor.”

“Artık kendi hikayemizi biz yazmalıyız”

Balkanlar’ın sadece bu coğrafyanın değil tüm Avrupa ve dünyanın entellektüel ve sanatsal manada en üretken coğrafyalarından biri olduğunun altını çizen Kalın, Balkan mimarisi ve sanatının çok ciddi bir birikiminin olduğunu ve şimdi bunu yeni bir nefesle canlandırıp dünyaya açma zamanının geldiğini ifade etti.

Az olmakla birlikte çok nitelikli, genç ve dünyaya açık bir Balkan nüfusu olduğunun altını çizen Kalın, “Biz masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Bize yüz, yüzelli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikayesi anlatıldı. Başkalarının hikayesi sanki bizim hikayemizmiş gibi aktarıldı. Şimdi artık kendi hikayemizi biz yazmak zorundayız.” diye konuştu.

Kalın, bu bağlamda, güncel siyasi çalkantıların ötesinde eğitim, kültür ve sanat alanında yapılacak yatırımların önem arzettiğini dile getirdi. Bu alanda daha fazla çalışma yapılması gerektiğini vurgulayan Kalın, ruh ve gönül birliğinin yaratacağı birikimin dünya çapında eserler çıkartacağına yönelik inancını belirtti.

Türk ve Balkan sanatçıların bir araya gelerek ve daha fazla iş birliği yaparak hem geleneksel hem de modern sanat alanında çok güzel işler ortaya çıkarabileceğini vurgulayan Kalın, bu konuda artık maddi olarak bunların arkasında durabilecek güçte bir Türkiye olduğunu dile getirdi.

“Müslüman kesimler iki defa kurban ediliyor”

Küresel savrulmanın yaşandığı bir dönemde dini eğitimin giderek daha büyük önem arz ettiğine değinen Kalın, İslam’ı lekelemek adına birtakım hareketlerin ortaya çıktığının görüldüğünü söyledi. Bu nedenle İslam dininin sahih mesajlarını öğretmenin büyük önem arz ettiğini, bu yapılmadığında teröristlerin din adına adım attığını iddia ederek İslam karşıtı çevrelere istedikleri malzemeyi verdiklerini kaydeden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Müslüman kesimler iki defa kurban ediliyorlar, iki defa zarar görüyorlar. Bu terör örgütlerinin en fazla zarar verdiği kesimler yine Müslüman kesimler. Baktığınız zaman en çok Müslümanı öldürmüştür bunlar. Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Somali’de ve başka yerlerde bu yetmiyormuş gibi bunun yarattığı İslamofobi dalgasıyla bu sefer Batı’da yaşayan, Avrupa’da, Balkanlar’da yaşayan Müslümanların töhmet altında bırakıldığını görüyoruz. Ve her seferinde Müslümanlar kendilerini izah etmek özür dilemek mecburiyetinde bırakılıyorlar. Halbuki bizim bu konuda son derece özgüvenli hareket etmemiz gerekiyor.”

Yahudilik ya da Hristiyanlık adına birileri terör eylemi gerçekleştirdiğine, kimseye “dininiz adına özür dileyin” denmediğini ifade eden Kalın, Müslüman dünya söz konusu olduğunda ise herhangi bir terör eyleminin hemen bütün Müslümanlara mal edildiğini dile getirdi.

Dini eğitim konusunda Türkiye ile Balkanlar arasında güçlü bir iş birliği olduğunu söyleyen Kalın, FETÖ ile mücadelenin de önemli olduğunu vurguladı.

“FETÖ mensupları davalarından bütünüyle vazgeçmiş değil”

FETÖ’nün aslında DEAŞ’tan daha az tehlikeli bir örgüt olmadığını ve dinin lekelenmesi, dini inancın tahrif edilmesi konusunda verdiği zararın DEAŞ’ın verdiği zarardan daha az olmadığını ifade eden Kalın, FETÖ mensuplarının davalarından hala bütünüyle vazgeçmiş olmadıklarının altını çizdi.

Kalın, “FETÖ sadece Türkiye için değil, bulunduğu her yerde, herkes için tehdittir. Bunu özellikle Balkanlar’daki kardeşlerimizin çok iyi, açık ve net görmesi gerekiyor. Çünkü bunlar dini hizmet, diyalog, kardeşlik, merhamet kelimelerini kullanarak, bu kelimelerin arkasına sığınarak, büyük bir ihanet hareketi başlattılar ve derinden derine İslam’ın temellerini sarsacak sapıklıklara imza attılar. Bunlara karşı hepimizin uyanık olması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

FETÖ’nün 20-25 yıldır Balkanlar’da varlık gösterdiğini ve bulunduğu her yerde, her zaman tehdit olduğunu kaydeden Kalın, “Dün Türkiye’de yaptıklarını bugün ve yarın sizin ülkelerinizde yapmaya teşebbüs edeceklerdir. Bundan en ufak bir tereddütünüz olmasın. Bunu sadece Balkanlar’da değil Afrika’da da yapmaya çalışacaklardır, Asya’da da yapmaya çalışacaklardır, başka ülkelerde de…” görüşünü paylaştı.

Kalın, FETÖ’nün sırtını kime dayadığını ve kimlerle iş birliği içinde olduğunun rahatça görüldüğüne işaret ederek, “Artık Balkanlar’da da FETÖ döneminin kapanması gerekiyor. Ama bunun için de bizim el birliği ile çalışma mecburiyetimiz var.” diye konuştu.

“Güçlü bir Türkiye, Balkanlar için iyidir”

Balkanlar coğrafyasında Türkiye’nin bir medeniyet iddiası olduğunu kaydeden Kalın, küreselleşmenin ve nihilizmin yaygınlaştığı bir dönemde Türkiye’nin birçok alanda söyleyecek çok sözü olduğunu belirtti.

Siyasi, entellektüel, sanat, eğitim, kültür, medeniyet alanlarında çok daha iyi işler ortaya çıkacağına ve tüm sıkıntılara rağmen geleceğin daha aydınlık olacağına inandığını kaydeden Kalın, “ Şunu unutmayalım güçlü bir Türkiye, Balkanlar için iyidir. Güçlü, müreffeh, istikrarlı bir Balkanlar, Türkiye için iyidir dünya için iyidir.” dedi.

AA

Read Previous

Bulgaristan’da Tarihi Camide İftar

Read Next

‘Bir bardak suyla oruca niyetleniyorum’

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *