“Türkiye ile Balkanların tarihi ve kültürel ilişkileri romantik ilişkiler değildir”

8 ülkede düzenlenen Balkan Gençlik Okulu’nun Değerlendirme ve Kapanış Programı için Üsküp’te bulunan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, YTB’nin Balkanlar perspektifiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Balkanların, Türkiye için son derece önemli olduğunu vurgulayan Eren, “Türkiye ile Balkanların tarihi ve kültürel ilişkileri romantik ilişkiler değildir. Tarihin derinliklerinde kalmış ilişkiler değildir. Bugüne taşınması gereken, bugüne bir zenginlik olarak aktarılması gereken ve teknik kapasiteyle de eğitim alanında, kültür alanında, sağlıkta ve somut iş birliği yapılabilecek farklı alanlarda ilerletilmesi gereken bir ilişkidir.” dedi.

Seyyid EMİN / TİMEBALKAN ÖZEL

Bilindiği üzere Batı Trakya kökenli bir ailenin çocuğusunuz. Birçok vesilelerle Balkanlara, Üsküp’e pek çok kez geldiniz. Balkanlar sizin için ne ifade ediyor?

Balkanların benim için öncelikle şahsi bir önemi var. Ben aslen Batı Trakya, Gümülcineliyim. Babam küçük yaşlarda Batı Trakya’nın Gümülcine bölgesinin Değirmendere, Kızılağaç Köyü’nden Türkiye’ye gitmiş ve daha sonra dönmemiş. Biz doğma büyüme İstanbulluyuz ama atalarım, dedelerim köyün girişindeki mezarlıkta yatar. Bir halam üst köyde diğer halam bizim köyde gelindir. Dolayısıyla Batı Trakya’nın benim için böyle şahsi bir önemi var.

İkincisi Türkiye için Balkanlar çok önemli. 19. yy sonlarından itibaren Balkanlardan tedricen Türkiye’ye göçler olmuş. Bu zaman zarfı içerisinde en son 1989’da, bu sene acı bir şekilde 30. yılını idrak edeceğimiz Bulgaristan’daki zorunlu göçe kadar neredeyse 150 yıl boyunca Balkanlardan hep farklı dönemlerde (Türkiye’ye 93 Harbi, Balkan Savaşı, mübadele dönemi) göçler olmuş. Türkiye anavatan olarak onlara hep kucak açmış. Türkiye için böyle bir önemi var.

Tabi üçüncü olarak bugün siyasi, iktisadi, kültürel olarak Türkiye’nin Balkanlarla ilişkisi çok önemli. Dördüncü olarak Balkanların kendi içerisindeki harmonisi, uyumu çok önemli. Çünkü Balkanlar çok hassas etnik ve mezhep dengeleri üzerine kurulmuş durumda. Bu hassas dengeleri korumak Türkiye’nin zaten görevi ve Türkiye bunu yapıyor ama Balkan ülkelerinin de asli görevleri.

Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yurtdışındaki Türklerle ilgilenmeye matuf kurulmuş kurumu olarak soydaş ve akraba topluluklarımızla da ilgilenmek, onlara yönelik proje üretmek, Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek, onların kendi kültürlerine, tarihlerine olan aidiyetlerini artırmak ödevleri çerçevesinde bilhassa Balkanlarda belli projeler yürütüyoruz.

Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’te 8 Balkan ülkesinden katılımcılar ile birlikte “Balkan Gençlik Okulu” projesinin değerlendirme ve kapanış programını düzenlediniz. BGO projesi hakkında bilgi verebilir misiniz?

Bu projenin neşet ettiği ana sebep şu: Türkiye ile Balkanların tarihi ve kültürel ilişkileri romantik ilişkiler değildir. Tarihin derinliklerinde kalmış ilişkiler değildir. Bugüne taşınması gereken, bugüne bir zenginlik olarak aktarılması gereken ve teknik kapasiteyle de eğitim alanında, kültür alanında, sağlıkta ve somut iş birliği yapılabilecek farklı alanlarda ilerletilmesi gereken bir ilişkidir. Dolayısıyla biz evet kardeşiz, biz aynı medeniyetin evlatlarıyız, aynı kültürlere beşiklik ettik. Bunlar çok önemli ama bunlar yeterli değil. Bizim yarına bir gelecek kurmamız için zihin dünyalarımızın, anlam dünyalarımızın, dünyaya bakış perspektiflerimizin birbirimize yakın olması lazım. Dolayısıyla Balkan Gençlik Okulu buradan neşet etti. Dedik ki Balkanlar gibi zor bir coğrafyada, o kadar Balkan ülkesinin içerisinde yaşayan genç kardeşlerimiz dünyayı nasıl görüyorlar, nasıl anlamlandırıyorlar ve birbirlerine zihnen nasıl yakınlaşabilirler. Balkan Gençlik Okulu fikri buradan çıktı.

Balkanların 8 ülkesinde, oradaki çeşitli STK’larımızla, kaldı ki bu STK’larımız o ülkelerdeki tüm demagrofik çeşitliliği sergiliyorlar. Spesifik bir etnisiteye ya da bir kimliğe hizmet eden değil tüm oradaki coğrafyayı, tüm toplumu kapsayan bir STK profili ile bu projeye başladık. Elhamdullillah bunun da finalini yaptık. Kimi ülkelerde 2 ay, kimi ülkelerde 4 ay, kimi ülkelerde 6 ay sürdü. Önümüzdeki seneler bunu daha standarde edeceğiz. Bir akademik eğitimle sosyoloji, tarih, psikoloji, ekonomi, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi gibi alanlarda ve dahi kültür-sanat alanlarında eğitimler içeren, bunun yanı sıra atölye çalışmaları içeren, film gösterimleri olan, konser ve sergi iştiraklarını dahil ettiğimiz; en sonunda da Türkiye’de bir gezi ile taçlandırdığımız bir program oldu Balkan Gençlik Okulu.

Bu gezi sadece Türkiye’de bir turistik gezi değil. Bu gezi, Türkiye ile Balkanlar arasındaki tarihi ve kültürel birlikteliğin hangi olaylarla pekiştirildiğini genç kardeşlerimize anlatan bir gezi. Bu birlikteliği daha yakından görsünler diye Çanakkale’ye gittiler. Yine Kurtuluş Savaşı’nın yapıldığı yerlere gittiler. Bunun neticesinde arkadaşlarımız şunu diyorlar: Biz, tarihi kültürel bağlarımızı biliyorduk ama birbirimize karşı çok daha ciddi bir aidiyet hissettik. Çünkü çok somut bağlarımız varmış. Diğer taraftan arkadaşlarımız şunu da söylediler. Biz Balkan ülkeleri birbirimiz arasındaki ilişkiyi tam kuramamışız. Yani Kuzey Makedonya’daki bir genç Arnavutluk’takini tanımıyor. Arnavutluk’taki Karadağ’dakini, Karadağ’daki Kosova’dakini, Kosova’daki Sancak’takini vs. gibi.

YTB’nin Balkanlara çok önemli destekleri mevcut. Fakat bunların arasında Türkiye’nin farklı il ve üniversitelerinde burslu eğitim fırsatı veren Türkiye Bursları’nın yeri ayrı. Türkiye Bursları ile ilgili nasıl bir değerlendirmede bulunursunuz. Bu yıl Balkanlara ayrılan kontenjan nedir?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Türkiye Bursları marifetiyle 1992 yılından beri vermeye başladığı, 2011’den beri de kurumumuzun uhdesinde vermiş olduğu bu burs programı hakikaten dünyanın çok farklı coğrafyalarından, çok farklı ülkelerinden pırıl pırıl genç arkadaşlarımızı Türkiye’ye yüksek öğretim alma vesilesiyle getiriyor. Bu minvalde kaliteli genç arkadaşlarımız lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini tamamlayıp kendi ülkelerine dönüyorlar. Bazı coğrafyalar var ki bu eğitimlerden daha fazla faydalansın istiyoruz, daha fazla öğrenci gelsin istiyoruz. Balkan coğrafyası bunun başında geliyor. Buradan genç kardeşlerimize de bir çağrı yapalım. Türkiye’de çok kaliteli bir yüksek öğretim var. 122 tane devlet üniversitesi 76 tane de vakıf üniversitesi olmak üzere çok fazla üniversite var. Türkiye’de iyi bir kalite var. Balkanlarda son yıllarda tabi Türkiye’ye olan talebin yanı sıra Avrupa ülkelerine bir gidiş de var. Bunu da makul karşılıyoruz Ama genç kardeşlerimiz bilsin ki İngilizce bölümlerde farklı dilde bölümlerde ve Türkçe bölümlerde de Türkiye’de çok iyi bölümler var.

Biz Balkanlara her sene artan bir kontenjan sağlamaya çalışıyoruz. Balkanlarda tabi soydaş topluluklarımız var. Yunanistan’da Batı Trakya’da uluslararası anlaşmalar ile azınlık statüsünde korunan Türkler var, Bulgaristan’da Türkler var, Kosova’da hakeza, yine Kuzey Makedonya’da. Dolayısıyla bu burslarda soydaşlarımızda bir eksilme olmadı. Bunu soydaşlarımızın net bir şekilde bilmesi lazım. Türkiye Bursları her ülkeden yeterli sayıda soydaşımıza burs imkanı sağlıyor. Şu anda Türkiye’de Balkanlardan 2.500 burslu öğrenci okuyor.  Bu sene bu sayı da artacak diye düşünüyorum.

Son olarak Timebalkan aracılığıyla Balkanlarda yaşayan soydaş ve dindaşlara ne söylemek istersiniz?

Hayat bir imtihan, bir mücadele. Mutlaka bulunduğumuz yerlerde bireysel olarak, toplumsal olarak bu imtihana tabi oluyoruz. Bu sünnettullah değişmez bir gerçek. Bu imtihanı ne kadar verebildiğimiz, altından ne kadar kalkabildiğimiz esas sorulması gereken soru. Bizim bir iddiamız var. Biz kendi başına yaşayan, aman ‘bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın’ diyen insanlar değiliz. Türkiye’nin bir iddiası var. Türkiye’deki insanların iddiaları var. Yine bu coğrafyada yaşayan soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın kendi kimlikleriyle, varlıklarıyla ülkeden ülkeye değişmekle birlikte sürdürdükleri varlık mücadelesi var. Ben öncelikle birbirimize sıkı sıkı sarılmayı tembihliyorum. Bakın Türkiye, Türkiye Bursları veriyor. Bakın Türkiye Balkan Gençlik Okulu yapıyor. Bakın Türkiye bugün Uluslararası Balkan Üniversitesi’yle kongrelere destek veriyor. Türkiye, TİKA’sıyla, Yunus Emre’siyle, YTB’siyle, vakıflarıyla, dernekleriyle, büyükelçilikleriyle, ateşelikleriyle hizmet etmeye çalışıyor. Bizim tek bir ricamız olur. O da Balkanlardaki soydaşlarımızın, dindaşlarımızın Türkiye’nin bu çabalarına, bu uğraşlarına aynı minvalde karşılık vermeleri. Buralarda bu çabaların beraber bir sinerjiye dönüşmesini istiyoruz, talep ediyoruz. Soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın bu ülkelerde huzur, barış ve istikrarın teminatı olmasını istiyoruz. Eminim ki buradaki iktidarlar da siyasetçiler de bunları çok yakından görmüş olmalılar.

Ben sizlerin aracılığıyla tüm Balkanlardaki soydaşlarımıza, dindaşlarımıza hürmetlerimi arz ediyorum. Timebalkan’ı da tebrik ediyorum. Uzun yıllardır gerçekten internet gazeteciliği üzerinden Balkanları Türkiye’ye taşıyorsunuz, Türkiye’yi Balkanlara taşıyorsunuz. Doğru habercilik yapıyorsunuz ve bu yaptığınız habercilik nispetinde de insanların hem haber alma özgürlüğüne katkı sağlıyorsunuz hem de buradaki soydaşlarımızın, dindaşlarımıza hizmet üretiyorsunuz. Sizleri de bu hizmetlerinizden ötürü tebrik ediyorum.

Read Previous

Kosova’dan Sırbistan’ın “İnsani kriz” planına engelleme

Read Next

“Muric için ağırlıklı talep Fenerbahçe ve Galatasaray’dan”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *