Ecdat Yadigarı Kalkandelen

“Çıkabilsem şu  Şardağın başına.

Ah alabilsem nazlı yari karşıma.

Yar söylesin aklım gelsin başıma.

Ah buz buz olur şu Şardağın suları.”

Evet; Türkülerde anlatıldığı gibi buz gibidir Şardağ’ın suları. Kalkandelen (Tetovo) Şehri , Şardağ’ın eteklerinde Vardar Nehri’nin suladığı bereketli Vardar Ovası’na sahip yeşillikler içinde bir kent. Ecdat yadigarı Alaca Camisi ve Harabati Baba Tekkesi ile Evlad-ı Fatihan mirası…

14.yy.da Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır.  “Vardar’ ın dili yok. Anlatamıyor. Yüzyıllardır gece gündüz bir şeyler taşıyıp duruyor. Çalımla akıp gidiyor… pislikleri, düşleri , yok edilmiş adları, nice isimleri, köksüz kütükleri, yazgıları. Getiriyor , sürüklüyor ve hepsini öğütüyor. Hiç değer vermemecesine.”

Çok doğru… Vardar’ın dili yok. Anlatamıyor… Dili olsaydı da bize anlatabilseydi. Bu topraklarda neler gördüğünü.  Neler yaşandığını. Türk olmanın şerefini, İslamın sembolü Ezan seslerinin yankılanışını, Anadolu’ya göç esnasında akan gözyaşlarının sularına nasıl karıştığını keşke bizlere anlatabilseydi…

Maalesef Vardar’ın dili yok.!

Osmanlı Ordusunun Komutanı Vezir Çandarlı Ali Paşa ve oğlu Çandarlı Halil Paşa, 1370’li yıllarda Kosova ve Üsküp’ün fethi için Ordu , Alp Erenler ve Gazi Dervişler ile Kalkandelen Şehrini feth ederler ve burayı üs olarak kullanmaya başlarlar.  1389 yılında önce Kosova Meydan Muharebesi ve ardından 1392 yılında Üsküp’ün fethi, Osmanlı Ordusuna Arnavutluk

Karadağ ve Bosna-Hersek kapılarını açmıştır.  Türk Kalkandelen’e ait ilk Osmanlı kaydı; 1452 yılına ait ve Kalkandelen Nahiyesi adıyla bilinen bu Kentte 146 aile Hıristiyan ve 329 aile de Müslümanın yaşadıklarına dair kayıttır.

Kent, Osmanlı Döneminde “Kalkandelen”adını almıştır… Kentin ortasından “Pena (Köpüklü)” Nehri akmaktadır.  Kalkandelen’de ecdat mirası eserlerin en ünlüleri Alaca Cami ve Harabati Baba Tekkesidir. “Alaca Cami ( Şarena Camiya) ” Paşa Camisi adıyla da bilinen Alaca Cami, Kalkandelen’in eski kısmında “Pena Nehri” nin yanında bulunmaktadır.

1495 yılında, Hurşide ve Mensure Hanım adlarında iki kız kardeştarafından yaptırılan Cami , 1883 yılında zamanın meşhur muhafızlarından Recep Paşa’nın oğlu Abdurrahman Paşa tarafından yeniden inşa edilerek genişletilmiş ve bu Paşaların sanata olan düşkünlükleri Caminin giriş kapısı üzerindeki kitabe de ve Cami avlusunda bulunan Türbede ki mezar taşında anlatılmıştır.

Bu günkü Cami tüm özellikleri ile beraber Osmanlı Barok ve Neo Klasik stilinin bir karışımıdır.  Caminin dışında , içerisinde müthiş bir resim dekorasyonu hakimdir.  Resimlerle bezenmiş duvarlar Camiye göz kamaştırıcı güzellik kazandırmıştır.  Alaca Cami tüm özellikleri ile görülmeye değer… Caminin resimleri için 30.000’den fazla yumurta ve hayvan kanı kullanılmıştır.  Cami, Mimar İshak Bey tarafından inşa edilmiştir.

“Harabati Baba Tekkesi”… Tekke , Sersem Ali Baba tarafından 1538 yılında kurulmuştur. Tekkenin kurucusu Sersem Ali Baba’nın  Kanuni Sultan Süleyman’ın Vezirlerinden olduğu biliniyor.

Rivayete göre; Sersem Ali Baba, Devlet işlerini bırakıp dini hayata geçmek ister.  Kanuni Sultan Süleyman’da kendisine; “Eğer Sersem isen git.” diye izin verir. Tekke ise ölümünden sonra yerine geçen Harabati Baba tarafından kurulmuştur.  Tekke Bektaşi Tekkesidir. 1948 yılında Eşkiyalar tarafından yakılmış,  Yugoslavya döneminde turistik kompleks olarak hizmet vermiştir.Tekke güller ve sümbüller ile donatılmıştır.

“Sersem Ali Baba , Pir’e dayandı.

Çerağımız kırk budaktan uyandı.

Mürşid olan her boyaya boyandı

Hünkar Hacı Bektaş ; Pir’im hu deyu…”

Kalkandelen (Tetovo) Şehrine ve tüm Gönül Dostlarıma selam olsun…

Read Previous

Yunanistan sel felaketinin yaralarını sarmaya çalışıyor

Read Next

Sanatçı Elif Çağlar, Üsküp’te konser verdi

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *