Dünya Kadınlar Günü 8 Mart mı Dediniz?                                                                                                                                       

Geçtiğimiz perşembe Dünya Kadınlar Günü kutlandı. Evet, kadınlar arasında birbirlerine kutlamalar, çiçekler gönderirken bazıları da sohbetli yemeklerde bu günü kutladılar. Kutlamalardan, toplaşmalardan, sevgi dolu çiçeklere bakarsak herkesin sevinçli, en çok da Biz kadınlar mutlu memnun olduğumuzun farkına varıyoruz… Anlayacağınız Biz Kadınlar kendi kendimize 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladık…

Kadınlar ve kadınların dünyada hak etmiş oldukları durumdan söz etmeden  Nazım Hikmet’in bir şiiriyle yazıma başlamayı uygun buldum:

KADIN

Kimi derki Kadın

Uzun kış gecelerinde

Yatmak içindir.

Kimi der ki kadın yeşil bir

Harman yerinde dokuz zilli

Köçek gibi oynatmak içindir. Kimi der ki ayalimdir.

Boynumda taşıdığım

Vebalimdir.

Kimi der ki hamur yoğuran.

Ne o, ne bu, ne döşek, ne

Köçek, ne ayal, ne vebal.

O benim kollarım, bacaklarım.

Yavrum, annem, karım, kız

Kardeşim hayat arkadaşımdır.

Nazım Hikmet’in bu şiiri edebiyatta kadına verilen değerinin güzel anlatımı olsa gerek…

Dünya Kadınlar Gününü merak edilenler için, tarihe geçen önemli bilgilendirmeler var: ABD’nin New York kentinde 1857 yılında 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir fabrikada grev başlattı. Grevi başlatan kadınları fabrikanın bir alanında kapatıp, ses çıkarmamaları için etrafı barikatlarla sarılıyor. Ancak fabrika alanlarında yangının çıkması nedeniyle kadınların bu alandan uzaklaşmaları imkânı olmayınca 12o işçi kadın yangında can veriyor…

… 1910 y. Avrupa’nın Kopenhag kongresinde Klara Cetkin’in önerisiyle 8 MART ULUSLARARASI KADIN GÜNÜ- olarak ilan ediliyor. Bu tarihten yıllar sonra Avrupa’da sadece Fransa’nın kadın haklarında öncüllüğünü yaptığı 1944 y. görülüyor. Sevgili okurlarım, bu alıntıları yaptığımın nedeni de Dünya Kadınlar Gününün sadece çiçek, yemek ve kutlamalardan ibaret olmadığını ve Avrupa ülkelerinin kadına ne kadar da önem verdiğini- vermediğini vurgulamak istedim…

… Evet, kutlamadan söz ederken, Güzel bir olaya da sevindim. Üsküp TEFEYYÜZ okulunda uzun yıllar öğretmen görevinde başarılar kaydeden sevgili Münevver Kubur’un Çayır Belediyesi tarafından takdir edildiğine ve böylesi bir adımın ne kadar da önemli olduğu için Belediye Başkanını kutlarım. Sevgili Münevver Kubur öğretmene de böyle bir ödüle layık görüldüğüne mutlu oldum kendilerini kutlar ve genç öğretmenlerimize örnek olmasını yürekten dilerim…

Ancak kadınlarımızın başarıları sadece bununla mı kalmalı? Memleketimiz Makedonya’yı yıllarca T.C. İstanbul Başkonsolosu görevinde bulunan ve başarılı faaliyetleriyle temsil eden Baş Konsolos Zerrin Abaz Hanımefendinin vermiş olduğu emeğin değerlendirileceğine eminim.

Başarılı bir öğretmenin bir belediye başkanı tarafınca değerlendirilmesine pek tabi ki sevindim ve aynı zamanda da eski öğretmenlerimizin, tiyatrocularımızın, radyo, televizyonlarda başarı kaydeden gazeteci, işçilerimiz ve köylerdeki ekin işleriyle uğraşan öncü kadınlarımız hakkında var olan Kadın Derneklerimiz ya da siyasilerimizden bir çığır belirmediğine de üzüldüm doğrusu…

….. Öğretmenler derken aklıma ‘TEFEYYÜZ’, -‘İRFAN’-, ‘VUK KARACİÇ’-, ‘YANE SANDANSKİ’- okullarında öncü öğretmenlerimizin anılmamaları da ayrı bir hüznü ortaya atıyor. Örneğin, -TEFEYYÜZ- okulunun ilk bayan müdiresi rahmetle ve saygıyla anmak istediğim Kevser Seyfullah’ın memleketimiz ve eğitimdeki başarılı faaliyetlerini günümüzde takdir etmek bir yana da anılmaması gerçekten de üzücüdür. Devamında, Üsküp Türk Tiyatrosunda emeği geçen, tiyatronun başlangıç yıllarında kadın oyuncu bulunması zor bir dönemde başarılı sahne çalışmalarıyla Türk Tiyatro Tarihine damgasını vuran değerli kadın oyuncularımızın sahne performanslarını günümüzde düzenlenen çeşitli anma törenlerin de anılmamaları da ayrı bir konu olsa gerek. .  Aynı zamanda Türk radyo, televizyon programlarında başarı kaydetmiş olan kadınlarımızın da anılmaması üzücü bir tabloyu sergilemektedir. Derken şimdiye kadar Makedonya’daki Türk Kadın Dernekleri, Türk Siyasileri kadınlarımızın emekleri, başarılarını takdim etmek için hiçbir faaliyette bulunmadıklarını üzülerek ortaya atıyorum. Evet siyasilerden söz ederken, günümüze kadar Makedonya Türk Partileri Türk kadın milletvekili çıkarabildiler mi ya da çıkarma çabasında bulundular mı? Sorusu da kendiliğinden beliriyor.  Kadın eşit haklarından söz etmek sadece laf olsun gibi görünüyor. Ne yazıktır ki, gerçekten bu konuya hiç ama hiç ne eski ne de yeni siyasilerimiz yakından uzaktan yapıcı faaliyetlerde bulunduklarının farkına varamadım. …

Üzülerek bu yazıyı yazarken şunu da belirteyim ki, benim gazetecilik dönemimde Bizler köyleri ziyaret eder ora kadınlarının yaşantılarıyla ilgilenirdik. Şimdilerde ise bu da yok. Sadece ve sadece laf kalabalığı yapıyoruz Kadının Eşit haklarıyla ilgili…

Köy ziyaretleri derken burada Makedonya’nın günümüzde epey bir sayısı olan Kadın Derneklerine de iş düşüyor. Kendi plan ve programlarında memleketimizde kadınların durumu, siyasi yaşantıları, köy kadınlarının tarla, bahçelerdeki ekin çalışmaları başta yer almalıdır bence… Bu yazdıklarıma kızan olacaktır biliyorum, ancak azıcık daha derin düşünüldüğünde hak verenlerin de olacağına umut ediyorum…

Böyle sevgili Kadınlarımız günümüzdeki halimize bakar mısınız, oysaki günümüzde de başarılı, değerli genç bayanlarımız var. Onların başarılarını, değerlerini geniş çapa yaymak, gazetecilerden ziyade, başta siyasilerimiz, Kadın Derneklerimiz dile getirerek uğraşıda bulunmalıdırlar. Zira sadece 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN demekle olmuyor bu işler. Kollarımızı sıvayıp çalışkan, kadınlarımızın yollarını açmak faaliyetlerin en önemlisidir diye düşünüyorum…

Yazımda şunu da belirtmek isterdim ki,  Kadına seçme- seçilme hakkını, Fransa 1944, Japonya-1945, İtalya 1946, Çin 1971, Kuveyt 2005, Suudi Arabistan 2015, Türkiye-1930’da tanımıştır…. Demek ki Türk Kadını birçok Avrupa ülkelerinden önce seçme ve seçilme hakkına sahip olmuş…Ülkemiz, eski Yugoslavya da Kadına Seçme ve Seçilme Hakkını İkinci Dünya Savaşından hemen sonra tanımıştır.

Yazıma Nazım Hikmet’in Kadın için yazdığı dizeleriyle başladım, sonuç olarak da Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türk Kadını söylemiyle yazıma son vermeyi uygun buldum…

 

Ey Kahraman Türk Kadını,

Sen yerlerde sürüklenmeye değil,

Omuzlar üzerinde göklere

Yükselmeye layıksın…

 

 

Mustafa Kemal ATATÜRK

 

Read Previous

Bosna Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Zvizdic Makedonya’da

Read Next

Makedonyalı gazeteciler hükümet binasında protesto düzenledi

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *