Bol su tüketmek, böbrek taşı oluşumunu engelliyor

Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Demir, “Su için, böbreklerinizde taş taşımayın. İçilen su miktarıyla birlikte idrarın da miktarı artacak ve taş oluşum mekanizmaları baskılanacak” dedi.

Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ömer Demir, Türkiye’nin böbrek taşı açısından endemik olarak riskli bir bölgede yer aldığını belirterek, “Su için, böbreklerinizde taş taşımayın. İçilen su miktarıyla birlikte idrarın da miktarı artacak ve taş oluşumuna neden olan tuzların çökelmesi ve taş oluşum mekanizmaları baskılanacak.” dedi.

Prof. Dr. Demir, “Dünya Böbrek Günü” dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin iklim ve beslenme alışkanları açısından “kırmızı kuşakta” yer aldığını ifade ederek, bu durumun böbrek taşı oluşumunda önemli bir etkisi olduğuna dikkati çekti.

Türkiye’nin güney kesimlerinde böbrek taşı oluşumunun daha yaygın olduğunu dile getiren Demir, böbrek taşı ameliyatlarının bu nedenle çok sık yapıldığını belirtti.

Prof. Dr. Demir, böbrek taşı tedavisinin, son yıllarda sık kullanılan kapalı yöntemlerle yapıldığını belirterek, “Böbrek taşı önlenebilir bir rahatsızlıktır. Ameliyatla alınmış veya düşürülmüş taş varsa bunlar analiz ediliyor. Taş oluşumuna neden olan sebep ortaya konulduktan sonra buna yönelik tedaviyle ve bol su tüketimi önerilerek, taşın oluşumunu önlemek mümkündür.” dedi.

Su tüketiminin böbrek sağlığı üzerinde önemli bir etkisi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Su için, böbreklerinizde taş taşımayın. Alınan sıvı ve diyet… Bunlar önemli. Günlük su tüketimimiz en az 2 litre olmalıdır. İçilen su miktarıyla birlikte idrarın da miktarı artacak ve taş oluşumuna neden olan tuzların çökelmesi ve taş oluşum mekanizmaları baskılanacak.”

“Çay, kahve tüketimi su ihtiyacını karşılamıyor”

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte böbrek taşı ameliyatlarında da son derece başarılı sonuçlar elde edilebildiğini belirten Demir, şunları kaydetti:

“Tamamen doğal yollardan, idrar kanalından girerek oradan da böbreğe ulaşarak taşlar gayet güzel, ağrısız ve herhangi bir kesi olmadan tedavi edilebiliyor. Vücutta oluşan her türlü taşı çıkarabiliyoruz ancak burada en önemlisi taşın oluşumunu engellemektir. Taş oluşumu kişinin sosyal yaşantısını etkilemek, iş gücü kaybı anlamında da ülkemiz için ciddi bir sorundur.”

Prof. Dr. Demir, böbrek taşı oluşumunun genç yaşlarda daha sık görülmeye başladığına işaret ederek, küçük yaşlardaki çocuklarda da taş oluşumu gerçekleştiğini vurguladı.

Su tüketim alışkanlığının çocuk yaşlardan itibaren kazanılması gerektiğini vurgulayan Demir, “Günlük en az 10 bardak su tüketilmelidir. Su yerine alınan çay, kahve ve meyve suyu gibi içeceklerin hiçbiri, vücudun ihtiyacı olan su miktarını karşılamaz. Onun için günlük su tüketim miktarı en az 10 bardak olmalıdır.” dedi.

 

 

 

AA

Read Previous

“Rayların Kraliçesi” Saraybosnalı Vatman

Read Next

Borisov’dan TIR kuyruğu sorununa Romanya’ya müdahale çağrısı

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *