Beraber Yaşadığımız ve Yaşadığınız Kavramlar – III Estetik Kavramı

Öncelikle herkesin geçmiş Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Ümit ediyorum ki herkes dilediği gibi bir kurban bayramı geçirmiştir. Tabii Bayram tatili vesaire derken arayı biraz açtık. Baklavalar yenildi, çaylar, kahveler içildi. Aile, akraba ve dostlarımızın bayramlarını tebrik ettik. Şimdi kaldığımız yerden devam edebiliriz.

Okuyanların hatırlayacağı üzerine evvelki haftalarda “edebiyat kavramı” üzerinde durmuştuk. Bu hafta çıtayı biraz daha yükselterek “estetik kavramı” üzerinde bir irdeleme yapmaya çalışacağız. Müsaadenizle kaldığımız yerden devam edelim. Yüksek sanat ve düşünce oluşturabilmek, mefkûremize/ülkümüze derinlik kazandırabilmek, akıl çapımızı genişletmek için bazı kavramlara ve belirli terminolojiye hafızamız ihtiyaç duymaktadır. Hâlen devam eden bu zor ve sıkıntılı günler insanın zihin dünyasını daha da aktif kullanmasına vesile olmaktadır. Çünkü hayatta ve ayakta kalma savaşı vermek, dikkat ve teyakkuzda olmayı gerektirir. İnsanoğlunun beyninde  aktif ve pasif olmak üzere hafızasında/belleğinde bazı kelimeler/sözcükler mevcuttur. Önemli olan pasif çok kullanılmayan kelimeleri lafzi manada değil kavramsal düzleme taşıyarak aktif bir duruma getirerek bilinçli olarak kullanmaktır. Şimdi bu girizgâh faslından sonra asıl meseleye rücu edelim.

Ayrıca bazı muhtelif bilgili zekâların ve ilgili takipçilerden Balkanlarla alakalı bazı sorular ve talepler de gelmektedir. Alakanız  için öncelikle sizleri takdir eder, teveccühünüz için teşekkürlerimi sunarım. Vaktimiz, sıhhatimiz izin verirse eğer Balkanlarla alakalı bazı mevzularda ilerideki günlerde değinmeye çalışacağız.

Estetik Kavramı: Estetik kelimesi, Yunanca’da ‘aisthetikos’ olarak bilinmekte, Latince’ye ‘aesthetica’ ve Fransızca’ya ‘esthétique’ olarak geçmiştir. İngilizce‘de ise ‘aesthetics’ olarak kullanılmaktadır. Duyularla algılanabilecek anlamlar taşımaktadır. Aslında algılama fiilinden gelir, ne kadar Pisagor güzelliği düzen-ölçü daha matematiksel simetri ve altın oran gibi görse de bu pek mümkün görünmemektedir. Çünkü güzelliği ölçebilecek ve doğa bilimi seviyesinde bir ilim hâlâ geliştirilememiştir. Sadece bazı varsayımlarda bulunulabilir. Bugün estetik ilmi güzelliğin doğası ve değerlendirilmesiyle ilgilenen, onu irdeleyen bir sanat dalıdır. Diğer bir şekilde ifade edecek olursak estetik ilmi, güzelliğin doğası ve güzelliğin değerlendirilme kurallarının bütünü ve sanatıdır. Estetik, felsefenin bir alanı olarak “güzelliğin” ne olduğunu, mahiyeti ne olduğu, güzelliğin nesnel mi, sübjektif mi, güzelliğin iyi ve kötüyle ilişkisi, güzellik nedir gibi konuları kendine temel konu olarak incelenmesidir.

Aisthesthai – algılıyorum,  aisthea – algılanabilen şeyler, aisthetikos – duygularla algılanan bir şeyle ilgilidir. Estetik/güzellik konusu Eflatun, Aristo’ya kadar gider. Kelimenin asıl kökeni Antik Yunan felsefesindedir. Estetik disiplini 18. yüzyılın ortasında güzellik felsefesi, sonra sanat felsefesi, güzel sanatlar felsefesi gibi adlandırılmaya başlanmıştır. İlk devirlerde tartışmalı olmakla beraber, 20 yüzyılın başında genel kabul görmüştür. Ayrıca kelime anlamı ile sanat dalı anlamlarında kelimelerin farkları vardır.

Aesthetics/güzellik (bediîyat) ilmi veya estetik felsefesi, güzellik kavramını araştıran bilim dalı olarak tanımlanmıştır. Felsefe literatüründe estetik ilmine büyük önem verildiği, üzerine ciddi mesailer harcandığı, yapılan çalışmalardan gözlemlenmektedir. Bedîiyat/estetik bilimi Hegel’in tabiriyle, “Sanat Felsefesi” ya da “Güzel Sanatlar Felsefesi”dir. Sözlüklerde estetik kavramı genellikle “güzelliği ve güzelliğin insan üzerindeki etkilerini konu alan felsefe kolu, bedîiyat” olarak ifade edilmiştir.

Estetik, “güzellik ve güzelliğin unsurları, ölçüleri ve şartlarından, güzellik duygusundan bahseden bilim veya felsefe dalı” olarak ifade edilirken, Islamî literatürde ise, İlmü’l-Cemâl, ilm-i hüsn, bedîiyyât gibi farklı şekillerde ifade edilmişse de, genel olarak güzellik bilimi, estetik olarak nitelendirilmiştir. Fahreddin er-Râzî, Fârâbî, İbn Sînâ, Gazzâlî, İbnü’l-Arabî gibi düşünürler de bu alanda görüşlerini bildirmişlerdir. İslâm düşüncesinde güzellik kavramı ilâhî bir gerçeklik olarak tetkik edilmiştir. Aesthetica adlı eseriyle estetik ilminin, kuruculardan sayılan Baumgarten’e göre ise, estetik “mantıksal kavramanın hedefi gerçek, estetik (duyusal) kavramanın hedefi ise güzel’dir. Güzel, duyularla kavranan mükemmelliktir (mutlaktır). Gerçek, usla kavranan mükemmelliktir. İyi, ahlaksal istençle ulaşılan mükemmelliktir.” Diye ifade eder.

Baumgarten’daki estetik anlayışı, güzelliğin ortaya çıkışıyla alakalı en zirve gerçekleştiği yer doğayı görmektedir. Bu noktada birçok estetik felsefecisi ve sanat teorisyenleriyle aynı düşünceyi paylaşmamaktadır. Sanatın temel kaygılarından birisi estetiği teknik bir biçimde doğayı, bireyi, toplumu yansıtma, taklit yahut öykünerek yaratıcılıkla güzelliği ifade etme şeklidir. Hülasa olarak, estetik kavramı, güzellik felsefesinin temel konularından/sorunlarından biri olarak tartışılmış, farklı bakış açılarıyla yorumlar getirilmiş, tanımlanması noktasında düşünürler fikirlerini ileriye sürmüşlerdir. Ancak soyut bir kavram olan “estetik” üzerinde ortak görüşe varılamamıştır. Bu alanda geniş bilgiler sunan Batı literatüründe, estetik kavramı hakkında ciddi eserler yazılmıştır. Estetik konusu üzerine kafa yormuş, yazdığı eserlerle ekol olmuş Saf Aklın Eleştirisi ve Yargıgücünün Eleştirisi adlı çalışmalarıyla Kant’tır. Bu sahada daha detaylı bilgi için başvurulabilecek elbette birçok isim mevcuttur, bunlardan bir değeri de Hegel’dir. Bu alanda Türkiye sahasına bakınca ilk mesai harcayan isimler, Recâizâde Mahmud Ekrem, Hüseyin Cahit Yalçın, günümüze doğru Suut Kemal Yetkin, İsmail Tunalı, Hakkı Hünler gibi araştırmacılar zikredilebilir. Tanpınar’ın, “Eşik” adlı şiiriyle sözlerimi şimdilik noktalıyorum.

“Bu yekpâre akış, durgun, derinden…

Her aynada yalnız kendi görünen

Bu yüz ve şifasız hüznü eşyanın

Kendi cevherinde mahpus bir ânın

Dağıttığı dünya hep yaprak yaprak,

…”

————————–

Soru, eleştiri, tavsiye ve önerileriniz için aşağıda yer alan e-posta adresinden bana ulaşabilirsiniz.

Mumin Ali – İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi, [email protected].

Read Previous

İsmet Mısırlıoğlu: Almanya ve İsrail, ilginç bir duruşma

Read Next

ABD Başkanı Trump: Erdoğan dünya çapında bir satranç oyuncusu