Arnavut Sosyalist Partisi’nin Seçim Zaferi

Son seçimlerin sağlıklı şekilde gerçekleştirebilmiş olması Arnavutluk’un AB’ye adaylık müzakerelerine başlama ihtimalini fazlasıyla gerçekçi kılıyor.

Redi Shehu – Arnavutluk / Tercüme: Mustafa Doğan / Dünya Bülteni

Arnavutluk’taki 25 Haziran genel seçimleri, Sosyalist Parti’nin tarihi ve mutlak bir zaferine şahit oldu. Önceki seçimlerde 65 olan milletvekili sayısını 74’e çıkaran SP, böylece tek başına iktidar olmak için yeterli çoğunluğa ulaşmış oldu.

Demokrat Parti’nin Şubat ayında Başbakanlık binasının önüne protesto amaçlı şemsiye dikip Başbakan Edi Rama’nın istifasını talep etmesi ülkede siyasi bir krize sebep olmuş ve 18 Haziran’da yapılması gereken seçimler bir hafta sonrasına ertelenmişti. DP’nin diğer talebi ise uyuşturucu (bilhassa kenevir), yolsuzluk, adam kayırma ve organize suçlarla mücadele edip genel seçimlere de hakemlik edecek bir teknokrat hükümeti kurulmasıydı. Muhalefete göre bu problemler, Arnavutluk’ta serbest ve adil seçimler tertiplemeye tehdit arz eden hususlardı.

18 Mayıs’ta SP ile DP’nin vardığı mutabakat ülkedeki siyasi krizi sonlandırdı ve partiler nihayet seçim kampanyalarına başlayabildi.

Üzerinde durulması gereken husus, ülkedeki gergin siyasi atmosfer ve DP’nin seçim ve koalisyon için gereken kayıtları yaptırmaması sebebiyle seçimlere katılan partiler kendi kendileriyle yarışmış oldular.

Arnavut seçim yasasına göre bir siyasi koalisyonun parçası olmayan partiler, milletvekili çıkarabilmek için iki katı fazla oy almak zorunda.

Buna rağmen, Sosyalist Parti 25 Haziran seçimlerinde 74 milletvekili çıkarmayı başararak tarihi bir zafere imza attı ve tek başına iktidar olmak için gereken üstünlüğü elde etti. Demokrat Parti ise önceki seçimlerde 57 olan milletvekili sayısını 43’e düşürerek tarihi bir hezimet yaşadı.

Diğer yandan, Sosyalist Dayanışma Hareketi’nin milletvekili mevcudu ise 19’dan 16’ya düştü. Adalet ve Dayanışma Partisi ise 1 kayıpla 3 vekilde kaldı. Seçimlerin sürprizi ise herhangi bir koalisyonun dışında kalma kararına rağmen parlamentoya 1 milletvekilini sokabilen Sosyal Demokrat Parti’den geldi.

SP’nin aksine DP milletvekili aday listesinde ittifak oluşturduğu ufak partilerin liderleri de yer aldı. Yani  Cumhuriyetçi Parti, Çevreci Parti ve Hristiyan Demokrat Parti ile ülkedeki Yunan azınlığın İnsan Hakları Birliği Partisi’nin başkanları…

Bu noktada İHBP’ye bir parantez açalım. Partinin lideri Vangjel Dule oy sayımının sonlarına kadar seçim barajını geçmiş değildi. Bu da Arnavutluk’taki Yunan azınlığın partilerine olan alakasızlığını gösteriyor. İHPB, 20 yıldan fazladır ülkedeki Yunan azınlığın savunucusu, hatta siyasi temsilcisi haline gelmişti.

Peki 25 Haziran’da sandıktan çıkan tablo Arnavutluk ve Arnavutlar için ne ifade ediyor? Bu yeni manzara şimdiye kadar takip edilen politikaların onaylanlaması mı yoksa halkın verdiği bir değişim mesajı mı? Seçimini neticesine dair varılabilecek en basit hüküm, Arnavut solunun son dört yılda ülkede uyguladığı politika ve reformların tasdik edilmesi yönünde olacaktır.

Jeopolitik planda noktainazara alınacak husus ise SP ve lideri Başbakan Rama’nın Avrupa Birliği ve Balkan devletleriyle ile olan münasebetlerde ülkenin ulusal çıkarlarını ön plana alan bir tavır takınmış olmasıdır.

Son seçimlerin sağlıklı şekilde gerçekleştirebilmiş olması Arnavutluk’un AB’ye adaylık müzakerelerine başlama ihtimalini fazlasıyla gerçekçi kılıyor. Zira AB, seçimlerin serbest, adil ve güvenilir olmasını ve adalet reformunu üyelik için nihai şart olarak sunmuştu. Arnavut halkı da toprak, sağlık, eğitim ve en mühimi adalet alanında yaptığı reformlardan ötürü SP’ye oy verdi.

Bölgesinde kurduğu diplomatik münasebetlere de değinmek gerekirse, Başbakan Rama 2013’te Türkiye ile stratejik ortaklık anlaşmasını imzalamıştı. O tarihten beridir de iki ülke arasındaki ekonomik, siyasi ve askerl ortaklık iyi bir seviyede seyrediyor.

İkinci Rama hükümetinde de Arnavutluk ve Türkiye ilişkilerinin daha ileri bir seviyeye taşınması bekleniyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, Arnavut Top Channel Televizyonu’na verdiği mülakatta buna işaret etti: “Türkiye olarak siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel, her alanda elimizden gelen desteği Arnavutluk’a vermekte kararlıyız. Çünkü Arnavutluk’u biz bir defa Balkanlar’da çok önemli bir dayanışma unsuru olarak görüyoruz. İstikrarı sağlama noktasında önemli bir ülke olarak görüyoruz. Çünkü Balkanlar’ın istikrarı önemli ve Balkanlar’ın toprak bütünlüğüne saygı duyulmasının özellikle yanındayız.”  

Belki de Edi Rama’nın başbakanlığında Arnavutluk ile Yunanistan ilişkilerinin şu ana kadar ki en düşük seviyesinde seyretmesinin, Türkiye’nin bu desteği ve stratejik ortaklığıdır.

Arnavutluk’un son dört yılda Makedonya ile olan münasebetinde ise Tiran’ın Makedonya’daki menfaatlerinin korunmasına dair verdiği öncelik belirleyici oldu.

 

Read Previous

Macaristan hükümetinden TİKA Başkanı Çam’a liyakat nişanı

Read Next

Butel 1’de cinayet

1,139 Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *